16 Eylül 2015 15:26

Böyle gidecek demek değil bu işler

Akp'nin burjuva devleti savaş istiyor. Bütün pisliklerini böyle gizleyebileceğini, insanları ölümler üzerinden gerici politikaya kanalize edebileceğini düşünüyor. Davutoğlu'nun ekranlara çıkıp anket sonuçlarından bahsetmesi bu planın en iğrenç dille itirafı

Paylaş

Hilmi Mıynat
Denizli

“Tanrı Dağı kadar Türktü bunlar
 Hira Dağı kadar müslüman.”
Ve de kanlı bıçaklı düşman

Sokaklarda çatışmaları körükleyen bir elinde pala, bir elinde benzin, yangından yangına koşan, ortak atadan gelmiş olma utancını bizlere yaşatan 'sözde' insanlar kime düşman? Öfkeli kalabalık mı? Üzgün vatandaşlar mı?
Öfkeli veya üzgün olduklarını da sanmıyorum. Yani bir şeye öfkelenmiş ya da üzülmüşsem ben, gider öfkeme sebep olan kaynağa tepki gösterir; beni üzen olaylar zinciri her neyse bitmesini bir daha tekrarlanmamasını dilerim. Bu yakıp yıkan barbar kitle asker ölümlerine mi öfkeli? Ölümlerin son bulması için her iki tarafın da silah bırakması gerekirken bu sözüm ona vatanseverler, iç savaş isteyenlerin, kargaşa ve ölüm, çok ölüm, daha çok ölüm isteyenlerin değirmenine su taşıyorlar.
MAŞA MAŞA İÇİNDE MAŞA KİMİN ELİNDE?
Kitap yakmayı kendine görev edinen güruh yüzyıllar öncesinde Mısır kütüphanelerinden aldıkları bayrağı Nazi Almanyası Opera Meydanı'na, IŞİD eliyle Musul Halk Kütüphanesine ve nitekim oradan da Kırşehir'e büyük bir özveriyle taşıdı. Evet! Neye düşman oldukları sorusuna bir cevap daha bulmuş olduk. Sadece kitap yakmakla sınırlı kalmıyorlar da üstelik. Tarihte ne vakit emir gelse bir yerlerden yakılanların insanlar olduğunu da gördük bu topraklarda. 80 öncesi bunlara ABD uşağı denirdi ya şimdi uşağının uşağı olmuşlar. Maşa maşa içinde maşa kimin elinde?
BİR BAŞKA OCAK
Hopa Ülkü Ocakları başkanı HDP'ye yapılan saldırının, Rize'den otobüsle gelen AKP'lilerce yapıldığını ve engel olamadığını belirterek istifa ettiğini açıkladı. Muhtemelen istifa etmemiş olsaydı da ihraç edilirdi. MHP'nin savaş tezkeresine, kanlı operasyonlara duyduğu açlık hissini göz önünde bulunduracak olursak. Birkaç hafta öncesinde sel felaketi yaşamış Artvin'e servislerle taşınanlar, ölen 8 kişinin hesabını sormak için HES şirketlerinin kapısına dayanmış mıdır sizce?  
TABUTLAR KÜRSÜ DEĞİLDİR
"Açılım açılım diyordunuz. Hani açılımdı? Hani analar ağlamayacaktı? N'oldu analar niye ağlıyor?" diye soruyor evladını yitirenler. Yakıp yıkanların ise bu soruyu cevaplamak gibi bir derdi yok. savaşın çözümü barıştı ve barış sağlanacaktı, öyle olmalıydı. Fakat ümidin düşmanları girdi devreye, akarsuyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanları… Ve onlar bir kürsü olarak kullandılar tabutları. Çanak yalayıcılarını sokağa salmayı da ihmal etmediler ve elbette sistemin ırkçı, gerici, bölücü politikalarına yedeklenmiş azınlıklarını da…
GARGAMEL'İN MAVİ ÜNİFORMALI AZMANLARI VE BİZ
Gezi'de milyonlarla sokaktaydık. Genç, yaşlı Türk, Kürt, Alevi, Ermeni ötekileştirilen herkes… BDP bayrağıyla Türk bayrağı el ele direniyordu Gargamel'in mavi üniformalı 'Azman'larına karşı. Çünkü ne Türkiye bayrağından rahatsızdı BDP genci, ne de BDP'den rahatsız Türk genci. O fotoğraf bir dönüm noktasıydı Türkiye siyasetinin.
Gargameller içinse korkutucu, hatta dehşet verici. Nitekim o korku onları bu noktaya getirdi. Daha da yolları var dibe ulaşmaya. Birleşerek büyüdük büyüdükçe güçlendik Gezi'de. Lice'den Taksim'e, Kızılay'a, İzmir'e… Soma faciasını yaşadık, ardından Ermenek… Özgecan davası halen sürüyor ve suçunu inkâr eden sanık; "Özgecan Aslan'ı hiç görmedim, dünya ahiret bacım olsun" diyerek ülkedeki çığrından çıkmışlığı itiraf ediyor bir nevi.
İYİYİ DE KÖTÜYÜ DE HATIRLA!
Şimdi bunları niye hatırlıyorum tek tek? Ne alakası var konuyla? Hafızamız çok zayıf maalesef, iyiyi de kötüyü de çok çabuk unutuyoruz. Son 30 yılda doğudaki savaşta 30 binden fazla insan öldü ve hiçbirinin adı geçmiyor haberlerde. Ben çocukken asker cenazelerinin isimleri sayılırdı artık o da yok. Sayı veriliyor sadece. O kadar sıradanlaştı mı ölümler? Sarayın şımarığı bugün başkanlık istiyor; yarın başka bir şey isteyecek. Bizler sürekli onun istekleri doğrultusunda mı sürükleneceğiz ölümlerden ölümlere? Bugün kurşunlarla ölüyoruz yarın belki açlıktan. Biz sokakta birbirimizi mi yemeliyiz bu durumda yoksa birleşip geçmişte olduğu gibi, saraya mı yürümeliyiz el ele, omuz omuza?
AKP'nin burjuva devleti savaş istiyor. Bütün pisliklerini böyle gizleyebileceğini, insanları ölümler üzerinden gerici politikaya kanalize edebileceğini düşünüyor. Davutoğlu'nun ekranlara çıkıp anket sonuçlarından bahsetmesi bu planın en iğrenç dille itirafı. Cemal Süreya Ne diyordu? "Bu, böyle gidecek demek değil bu işler/Biz şimdi yan yana geliyor ve çoğalıyoruz/Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını/İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.” Saray'ın savaşında soytarı olmak isteyenlere bir cevabımız olmalı. Tayyip gider, problem değil de bu pisliği biz yine birlikte temizlemek zorunda kalacağız. Yeni bir düzen inşa ederken birbirimizle iki kelam edecek yüzümüz olsun. Ne yapıyorsak da birlikte yapalım. Ama önce barışı yapalım.


FANTASTİK KOMEDİ TADINDA POLİTİKA
Saray demişken; saray da komik ha! Masal gibi! Ülkenin hali de fantastik komediyi andırıyor çoğu vakit. Dizilerin geçmişte kullandığı konak, eski HDP binaları basılıyor. Nazi Almanyası'ndan meşhur bir hikâye var "Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı" şeklinde biter. Her savaşı anlatır aslında. Taraf olmayan bertaraf olur diyordu ya uzun adam. Savaşın her iki tarafı da bertaraf olur.

ÖNCEKİ HABER

Fuentes'in Meksikomedyası

SONRAKİ HABER

Hem de tarım işçisiyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...