17 Ağustos 2015 11:43

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Hafta sonunda Almanya Federal Savunma Bakanlığı’nın, Türkiye’ye konuşlandırılan Patriot savunma sisteminin yıl sonuna kadar geri çekileceğini açıklaması hem Türkiye’de hem de Almanya’da geniş tartışmalara neden oldu. Almanya’dan sonra ABD’nin de Türkiye’deki Patriot savunma sistemini geri çekeceğini açıklaması tartışmaları teknik düzeyden çıkarıp politik içerik kazandırdı. Belirtmek gerekiyor ki; Türkiye’nin Suriye’den hava saldırısı olacağı gerekçesiyle NATO’dan istediği koruma çerçevesinde Hollanda da bir grup askerle Patriot savunma sistemi göndermişti. Ancak Hollanda, daha önce askerlerini geri çekmiş, görevi İspanya’ya devretmişti. ABD ve Almanya’nın son açıklamalarıyla NATO’nun “Patriot misyonu” böylece noktalanmış olacak.

BİR ‘SİYASİ MİSYON’UN SONU

Türkiye’nin NATO’dan Suriye’den hava saldırısı olacağını ileri sürmesi, ardından NATO’nun bölgeye Patriot savunma sistemi göndermesi elbette siyasi bir desteği ifade ediyordu. O dönem birincil hedef olarak Suriye’deki Esad rejiminin devrilmesi, yerine Batı yanlısı bir rejimin kurulması ilan edilmişti. Bu hedefi gerçekleştirmenin merkez ülkesi olarak Türkiye görüldüğü için “sembolik bir destek için” Patriotların gönderilmesine karar verilmişti. Zira, zaten içeride zor durumda olan Suriye rejiminin bir de Türkiye’ye füze göndermesi pek de mümkün değildi.

Bu gerçek şimdi Alman basını tarafından da yüksek sesle ifade ediliyor. Frankfurter Rundschau Gazetesi’nde bugün yer alan yorum yazısında şöyle deniliyordu: “Bu siyasi bir misyondu. Türkiye’nin Suriye’den gelecek füze saldırılarına hedef olabileceği zaten başından beri tartışmalıydı. NATO buna rağmen Alman füze savunma sistemlerini gönderdi. Zor partner Türkiye’nin bölgedeki istikrarı daha da bozmaması için gönlünün alınması gerekiyordu. Ama Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacaklarını kestirebilmek kolay değil. Bu nedenle Patriotların zamanında geri çekilmesi iyidir. Ama siyasi olarak bu misyon bir işe yaramadı. Türk yönetimi ittifakın çıkarlarıyla değil sadece kendi sözde çıkarlarıyla ilgileniyor.”

Yine bugün Süddeutsche Zeitung’da Christoph Hickmann tarafından kaleme alınan “Bir rötarlı son” başlıklı yorum yazısında da “misyonun başından itibaren sembolik” olduğuna işaret edildikten sonra, “Almanya için misyonun maliyeti zaten çok yüksekti. Sadece Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu çok küçük bir uzmanlar grubu gönderilmişti. Ancak buna rağmen Suriye’den bir saldırının olmayacağı bilindiği için gönderilen askerlerin ailelerine neden Türkiye’de konuşlandırıldıklarını açıklamakta zorlanılıyordu. Türkiye’nin sözde İslam Devleti’ne karşı stratejiye bağlanmasında ortaya çıkan zorluklar, Türkiye’nin Kürtlere yönelik müdahalesi de sonuncu halka oldu. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda misyonu bitirmek için yeterli sayıda neden vardı” denildi.  

Bu elbette, Patriotları sembolik destek amacıyla Türkiye’ye gönderenlerle Türkiye’nin önceliklerinin yer değiştirmesi konusunda yaşanan görüş farklılığından başka bir şey değil. ABD, Almanya ve diğer Batılı ülkeler, değişen koşullarda öncelikli hedefi IŞİD olarak görürken Türkiye halen Esad’ın devrilmesinde ısrar ediyordu. Uzun tartışmalar ve uyarıların ardından bu görüş farklılığı giderilmediği için bir uyarı olarak Patriotların geri çekilmesi gündeme gelmiş oldu.

‘TEHLİKEDE ÖNCELİK IŞİD’

En son Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen de “Bu savaşla sarsılan bölgede artık başka bir tehlike dikkat çekiyor. O da terör örgütü IŞİD’dir” açıklamasında bulundu.

Demek ki, bölgedeki asıl tehlike konusunda Türkiye ile Almanya arasında görüş ayrılığı açık olarak ortaya çıkmış ve bir mesaj olarak Patriotların geri çekilmesine karar verilmişti. Elbette, bu sadece “soyut bir görüş farklılığı” değil. Çünkü, geçen hafta gazetemizde de yayımlanan gizli belgeden de anlaşıldığı gibi, Alman istihbaratı çoktandır Türkiye’nin İslamcı terör örgütlerini silahlandırdığı bilgisine sahipti. El altından yapılan uyarılara rağmen Türkiye’nin bu politikasında net bir dönüşe girmemesi, öncelikli olarak “sembolik desteğin” çekilmesine yol açmıştır. Türkiye’nin İslamcı terör örgütlerine desteğini çekmemesi durumunda ileride başka mesajların gündeme gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

Alman basınında yer alan bazı yorumlarda bu sembolik desteğin çekilmesine gerekçe olarak PKK’ye yönelik hava saldırıları gösteriliyor. Ancak, dünden bu güne yaşanan gelişmelere bakıldığında Almanya’nın Kürtlere karşı savaşta hep Türkiye’nin yanında yer aldığı görülüyor. Almanya’nın, Irak Kürdistanı’ndaki Kürtlerle yakın ilişkiler kurduğu, Peşmergeleri eğittiği biliniyor. Bu nedenle, Irak Kürdistanı’ndaki yönetime yönelik bir saldırıya sert tepki göstermesi beklenebilir bir durumdur. Ancak, PKK’ye yönelik saldırılara karşı böyle bir tutum içine girmesi bugünkü koşullarda söz konusu değil. Çünkü, Almanya’nın kendisi halen içeride PKK’ye karşı ciddi güvenlik önlemleri içinde. PKK yasağının kaldırılması, terör örgütleri listesinden çıkarılması yönündeki talepleri sürekli geri çeviriyor. Bu nedenle, asıl çelişki Kürtlere yönelik saldırılardan çok IŞİD’e karşı neler yapılacağı konusunda yaşanıyor.

Evrensel'i Takip Et