02 Ağustos 2015 04:36

#BirKadınOlarak dumura uğratmak

Paylaş

Fulya ALİKOÇ

Diyorlar ki bilinçaltı kusuyorlar. Hayır efendim, kabul etmiyorum. Tam da sindirim sistemine dönmüş bilinçlerinde hazmı mümkün olmayanları ortaya döküyorlar; yani sırf organizmadan dışarı çıkıyor diye bunların bir zamanlar o organizmayı mekân tuttuğu unutulmamalı. Doğal ortamında hazırlıksız yakalanmış canlıların verdiği reflekse ne kadar bilinçaltına suçüstü muamelesi çekilebilirse bu da o kadar. Zorlamayalım yani. Aksi, bir porsiyon bilinçüstü demagoji yemek olur. Şöyle sorayım… Recep Tayyip Erdoğan’ın Soma’da kendisini protesto edene attığı tokat bir çeşit bilinçaltı mıdır? Ya da Yalçın Akdoğan’ın HDP’nin barajı geçmesine karşı “Çözüm sürecinin filmini çekerler” tahammülsüzlüğü? Peki ya Bülent Arınç’ın kendisi karşısında dimdik, yüksek sesle hesap sora(bile)n bir kadına “Bir kadın olarak sus!” çıkarması? Görünüşe aldanmayalım; bunların hiçbiri bilinçaltı kusmuğu değil, gayet sindirim sisteminin fıtratında olan şeyler.

YALANDAN BİR ABDESTLERİ VARDI, O BOZULUYOR

Hatırlayalım; Dolmabahçe’de zat-ı alilerini protesto ederken polis tekmesiyle bebeğini düşüren genç bir kadın ezberlerini nasıl bozmuştu? Nikahsızdı, hamileydi, ve üstüne üstlük bu haliyle de eyleme katılmıştı. Kafaları error üstüne error vermedi mi? Peki ya, kahraman tetikçilerinin vahşetinden korkmayıp panzere tırmanan kadın karşısında “Kadın mıdır kız mıdır?” merakı. Hani sanki bir takım tanımlanamayan varlıklar var ve hymen denilen bir şeyden aldıkları güçle direniyor, zannediyorlar. İşte, bilinç denen sırrına erilmezin kendine yanlış lokasyonlar seçtiği canlılar bunlar. Sırf lokasyonu yanlış diye “Bu da onların bilinci” demeyelim mi yani? Koalisyon görüşmesi diye gittiği HDP’de tokalaşma esnasında Davutoğlu’nun elinin Demirtaş’tan Figen Yüksekdağ’a giderken yaptığı sarkaç hareketinin biçareliği… İşte o ayrıntıda yosun tutmuş şeytan. Ah be Figen, sen de öyle bir tuttun, öyle bir dimdik durdun, öyle bir dosdoğru baktın ki sana bakamayan yüzüne… Öyle böyle bozulmadı abdest!

ARINÇ RELOADED

Eh yani şimdi… Sırf fırsat buldukça kirpikleri lebideryaya dönüyor diye, Bülent Arınç başka mı olacaktı? Ey okuyucu, başka boncukları yerinde buldun da bu boncuğu başka yerde mi arayacaksın? Bre gafil, sen “Elde var Ayten”i kadın mı sandın? O bir hanımefendi. İffeti kahkahasızlığıyla malum, zarafeti sükutuyla… Yeri geldiğinde 3 çocuk anası, yeri geldiğinde incik boncuk girişimcisi. Seçim dönemlerinin kapı kapı dolaşıp yoksul tespit edicisi, kriz zamanlarının politik meşrulaştırıcısı.
Ama kadın öyle mi ya! Kahkaha atanı da var, slogan atanı da. Yolsuzluğun hesabını soranı mı dersin, barışta ısrar edeni mi… Hatta hanımefendiliği yakıştırdıkları “Vatan sağ olsun demeyeceğim” diyenleri mi ararsın? Affedersin, milletvekili olanı, hadi onu da geçtik, milletvekili olup da konuşanı var a dostlar! Başka işi yokmuş gibi, meclisi, adeta bir kırıma dönüşen kadın cinayetlerine karşı acil önlem almaya çağıranlarına ne demeli? Kürtaj yasaklatmayanı bir yana, tövbe tövbe, “vajina” diyenler asıl havsalayı infilak ettirenler…
Yani, Arınçgiller diye tabir edebileceğimiz bu tür aslında tam olarak vajinanın kendisinden korkmaz. Ulu orta “vajina” diyen kadından korkar. Çünkü onların kutsal aileleri penis monologları üzerine kuruludur. Bu türün bilincine göre, hanımefendiler, gerek meclis disiplini gerek aile ahlakı olsun, dekoratif sınırları içerisinde kalmalı; kadınlar zaten hiç var olmamalıdır. Arınç’ın “Bir hanımefendi olarak sus!” diye sarf ettiği cümleyi “Bir kadın olarak sus!” şeklinde tekzip etmesi de bundandır. İlk yanılsamanın ardından zum yapan receptörler algılananın bir kadın olduğunun farkına varmıştır.

‘ARINÇ BANA SUS DE!’

İlk baştaki iddiadan dönüyormuş gibi olmasın ama… Bir takım hanımefendilerin bilinçaltını merak etmiyor, değilim. Bir zamanlar, su alan gemiden fellik fellik kaçanlara karşın, iktidarın savunulacak hiçbir yanı kalmadığı bir zamanda Hilal Kaplanvari bir balkon fantezisini anlamaya çalışmışlığım vardı bir süreliğine. 8 Haziran 2015 tarihinde bu illetten kurtulmuştum, çok şükür. Derken…“Car car konuşan kadına hanımefendi dedim” şeklindeki ikinci tekzibiyle bir sıvama operasyonuna girişen Arınç bile henüz kendini savunmaya geçmemişken, Cemile Bayraktar, “Arinc’i linc etmeye kalkanlarin kadin haklarina olan ilgisi, terore destek verenlere destek verip, insan haklarini ihlal ederken niye felçli” savunusuyla bir başka fantezi sorunsalı attı ortaya: “Arınç bana sus de!” fantezisi. Ama sıkıntı yok, Tansu Çiller gibi döpiyesli erkekleri gördü bu 90 nesli, başörtülü erkekleri de tarihte hak ettiği yere oturturuz, elbet.

ARINÇ’A SON SÖZ…

Sana gelince beyefendi(!) Şimdi, önce o elini bir indir, sonra bir kadın hayal et… Artık kahkaha atarken mi… “Vajina! Vajina! Vajina!” diye üzerine yürürken mi… “Vatan sağ olsun demeyeceğim!” diye feryat ederken mi… #SizeSavaşYaptırmayacağız derken mi olur? Orasını sana bırakıyorum. Ya da dur, sen hepsini bir arada hayal et. Ve düşün ki hepsi bir ağızdan bağırıyor:

KADINLAR ARTIK SUSMAYACAKLAR! SUSMAYACAKLAR! SUSMAYACAKLAR!

ÖNCEKİ HABER

Savaş, yeniden: Vadiler, otoyollar ve üstgeçitler

SONRAKİ HABER

IŞİD, el Kaide ve tanıdık bir savaş doktrini

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...