Ayhan AYDOĞAN
Ankara
Ankara’nın Polatlı ilçesinin ekonomik saç ayakları ORS (Ortadoğu Rulman Sanayi) işçisi- tarım işçileri ve bu işçilerin ürettiklerinin tüketildiği çeşitli esnaf ve emlak sektörü üzerinde yükselmektedir. ORS’nin önemini niceliksel olarak da vurgulamak gerekirse 70 bin kişilik Polatlı merkez nüfusunun 2 bini ORS’de çalışıyor. Yani işçilerin ailelerini ve yakın akrabalarını da ekleyince Polatlı’da çalacağınız her üç-beş kapıdan birisinin ORS fabrikasıyla direk ekonomik bağlantılı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ayrıca ORS’nin tüm Türkiye’de otomobilinden buzdolabına, traktöründen, çamaşır makinesine motorlu aletler için gerekli olan rulman üreten iki imalatçıdan biri olduğu göz önüne alınırsa fabrikanın sadece Polatlı için değil memleket genelinde de tahmin edildiğinden çok daha büyük önem taşıdığı bir gerçek. Peki, bu fabrika metal direnişi sırasında nasıl bir tutum aldı? Bu özgünlüklerini direnişe nasıl taşıdı?
ORS fabrikasının işçileri de ülkenin büyük bir kısmını saran metal fırtınasıyla yelkenini doldurup direnişe çıkanlardan oldu.
KAZA NAMAZI KILMAKTAN...
Bu süreçte ORS işçilerinin önlerine koydukları ilk hedef Türk Metal Sendikasını fabrikadan çıkartmak oldu. Bu hedeflerine daha kendi komitelerini dahi oluşturmadan tahmin ettiklerinden de kısa sürede ulaştılar. Toplam üç gün içerisinde beyaz yakalı hariç 1680 Türk Metal üyesi bulunan fabrikada sadece 60 işçi kaldı. Türk Metal’e olan öfkenin sebepleri diğer fabrikalardan olduğundan farklı değil. Ama konuştuğumuz cami hocası olan ORS işçisi durumu kendi farklılığından “Türk Metal’in para çaldığını hepimiz biliyoruz. Bu onların günahı ama bir diğer sorun çaldıkları paralarla pavyona gidip içki alemlerinde bizim aidatlarımızı ezmeleri. Benim inancıma göre biz aidat veren işçiler de bu günaha ortak olmuş durumdayız, sırf bu yüzden kaza namazı kılmaktan imanım gevredi, çoluğumun çocuğumun suratını göremez oldum” diyerek anlatıyor.
TEMSİLCİLERİNİ SEÇTİLER
Türk Metal’i büyük oranda tasfiye ettikten sonra ORS işçilerinin önlerine koydukları diğer bir şey ise bu otorite boşluğunun nasıl doldurulacağıydı ve bunu da sekiz bölümlü fabrikadan, bölümlerde çalışan işçi sayısına göre temsilci seçerek ve bu temsilcilerden altı kişilik yürütme komitesi çıkartmakla çözdüler. Hiçbir temsilci atama usulü seçilmedi. Bir pazar günü kiralanan düğün salonunda 1200 kişinin katıldığı bir seçimle 26 asil, 26 yedek bölüm temsilcileri ve 6 asil, 6 yedek sözcü komitesi seçtiler. Tüm temsilciler için memnun kalınmadıkları halde bir sonraki seçimi beklemeden geri çağırma ilkesini koydular.
SAKIZ ÇİĞNEYEN GENÇ İŞÇİ
İşe başladıktan sonra ise kalan Türk Metal temsilcilerine baskı uygulayıp onların artık bu fabrikada bir otorite olmadıklarını, fabrika komitesinin artık belirleyici olduğunu göstermeye başladılar. Burada da ilginç metotlar izlediklerini söyleyebiliriz. Örnekleyecek olursak, işçiler aralarından genç olan arkadaşlarından birinin ağzına sakız verip yılların Türk Metal temsilcisinin yanına gitmelerini söyler. Çocuk ağzında sakız el cepte umursamazca adamın yanına giderken Türk Metal temsilcisi ‘yerine geç’ emir kipinin daha argo biçimlerini başlar sıralamaya, çocuk geçmedikçe temsilci iyice sinirlenir. Çocuk yanına geldiğinde artık çocuğun üzerine yürüme noktasına gelmişken, işçilerin kendi seçtiği sözcülerden birisi gelir ve çocuğa yerine geçmesini söyler. Çocuk ağzındaki sakızı çıkartıp yerine geçince tüm fabrikada alkış kıyamet kopar. Türk Metal temsilcileri bu olaydan sonra artık sadece işlerine güçlerine bakar hale gelirler.
DİRENİŞ SONUÇ VERDİ
ORS işçi komitesi fabrikada fiili otorite olduktan sonra işverenle bir görüşme talep eder. İşveren görüşmeyi kabul eder ve görüşmede tekrar seçim yapılmasını ister. İşçi komitesi bunu kabul eder ve patronun 1 haftalık oyalama sarmalına girerler. Oylamanın yapılacağı gün ise patron işçilerin kendi seçtiği temsilcilerden birine sen aday olamazsın deyip, yönetim kadrosu olarak seçimin tekniğini belirlemeye kalkınca, fabrika komitesi ani bir kararla şalteri indirir. İçeride 600 işçi varken direniş başlar yarım saat içerisinde de diğer 1000 kişi fabrika bahçesine yığılır. Direniş başlar başlamaz Polatlı ahalisinden erzak yardımı yağmaya başlamıştır. Her şey ORS işçisinin lehinedir. ORS işçisi patronun normal çalışma temposundayken söylediği “Bir dakika bile durmaya zamanımız yok” lafının direniş zamanı için de geçerli olacağını düşünür. Sınıfsal olarak kaybetme ihtimalleri olduğunda iktisadi olarak kaybetmeyi göze alabildiklerini hesaplayamazlar ve hemen daha direnişin ilk saatlerinde netice almayı umarlar. Patron görüşmeyi reddedince de moral bozukluğu başlar. İkinci günün sabahı işveren elli kişilik bir işten çıkarma listesi hazırlattığını işçilere yayar. Komite bu durumdan hiç etkilenmemesine rağmen diğer işçilerin geri adım atabilecekleri ihtimali düşünülüp bölünerek girmektense en yakıcı talepler üzerinden patronu masaya çağırıp kalan talepleri sonraya bırakma kararı alır. İkinci günün akşamında masaya oturdukları zaman işverenle fabrika komitesini tanımak, seçilme biçimine hiçbir şekilde müdahale ettirmemek, Türk Metal’in fabrikadan çıkması ve temsilcilik odasındaki Türk Metal’cileri oradan kaldırmak konusunda mutabakata varıp içeri girerler.
BANT KOMİTELERİ
İçeri girdiklerinde önlerine koydukları ilk şey ise seçtikleri temsilci ve sözcülerin bu tarz bir savaş anında fabrikanın tamamını kontrol etme konusunda niceliksel olarak yetmediği ve yeteri kadar tabana yayılmadıkları olur ve buna istinaden her temsilcinin kendi bölümdeki bantlarda ufak bant komiteleri kurmasını kararlaştırırlar.
İşçilerin fark ettiği diğer bir şey de ilk gün yardımlarına koşan esnafın söylemlerinin iş uzamaya başlayınca, kendilerin de ekonomik sıkıntıya gireceklerinden dolayı, değiştiğinin ‘Bitirin de hadi herkes işine gücüne baksın’ baskısına döndüğü olur. İşçiler direnişin ilk günlerinde ilçenin ekonomik taşıyanı olma avantajının, iş uzayınca dezavantaja dönebileceğini fark ederler. En doğru hamlelerinin komiteyle diğer işçiler arasında irade açısı oluşmaya başlayınca kendilerine göre değil, bölünmemek için gerideki yığınları düşünüp hızlıca sonuç almalarının olduğunu belirlerler.
Hiçbir direniş deneyimi olmadan, oluşturdukları komiteyle daha toplantı yapma fırsatı bile bulamadan grev kararı alan ORS işçilerinin grevi, Türk Metal ve işverenle girdikleri bu savaşı bu derece ilerden yürütebilmeleri dışarıdan şans gibi gözükse de onlar diğer direnişlerden çok şey öğrendiklerini, en çok da yenilgi olarak gördükleri direnişlerin hatalarından ders çıkardıklarını söylüyor. Bu da bize gösteriyor ki işçi sınıfı bir mücadelede yaptığı hataları eğer geniş işçi yığınlarına aktarabiliyorsa, kaybederken bile kazanan sınıf olabilir. ORS işçisinin yaptığı en önemli şey de son süreçteki hataları iyi gözlemleyip, diğer fabrika işçileriyle irtibata geçip neler yapmamaları gerektiğini iyi kavramaları oldu.
Evrensel'i Takip Et