10 Şubat 2007 01:00

GÜNLÜK


“Sayın Sarpdere Bey kardeşim;
Kardeşim dediğim için bağışlayın.
Fikir ve yürek kardeşi demek istedim.
Derin devlet yokmuş da 1955’te 6-7 Eylül’de neden ordudan bir dostumuz gelerek evlerimizi boşaltmamız, şehri terk etmemiz gerektiğini bize söyledi acaba?
Ben çocuktum.
Orduda görevli bu dostumuz ordu personeli idi.
Üç tane çocuğunu annem büyüttü diyebilirim.
Aklımın yettiği kadarı ile çok genç evlenmişler.
Peş peşe olan çocuklarını büyütmede zorlandığı için her gün çocuklarını alıp bize gelirdi.
Mesai saatinden sonra da asker olan eşi gelir, çocuklarını alıp evlerine giderlerdi.
Evet, bu kimse bizim baltalarla öldürülmemizi istemediği için bu haberi bize bir mesai saati sonrası söyleyip yaşamamızı sağlamıştı.
Yediği ekmeği inkar etmediği için insanlık görevini icra etmiştir.
Bu kimse birkaç Ermeninin yaşamasını sağladı.
Ben simdi soruyorum:
Derin devlet yoktu da bu kimse nasıl bizi önceden uyarıp o gün şehir dışına çıkmamızı sağladı?”
Böyle soruyor, mektubu yazan Vera adlı Ermeni yurttaşımız.
***
6-7 Eylül olaylarını kısaca hatırlayalım.
Hatırlayalım ki milliyetçiliğinle “gurur duyanlar”, bir kez daha gurur duysunlar!
Ve ‘derin devlet de neymiş…
Birkaç lümpen çocuk duygulanmış…
Kahvede okey oynarken gaza gelmiş…
Gidip Hrant’ı vurmuş…
Hadi empati yapalım; onları da anlamaya çalışalım’ demeye devam etsinler!
İstanbul azınlıklardan temizlenecek, Türkleştirilecektir.
Kıbrıs meselesi üzerinden ortalık gerilir.
Azınlıklar hedef haline getirilir.
Altyapı hazırlanmış…
Ortam gazlanmıştır…
1955 yılının 6 Eylül günü, Türkiye radyolarında haber yayınlanır.
“Atatürk’ün Selanik’te evi bombalanmıştır!”
30 bin basan İstanbul Ekspres Gazetesi, 260 bin basıp ikinci baskıyı yapar.
O devirde 260 bin baskı, birkaç saatte olacak şey değildir.
Gazete ajitasyon yapılarak caddelerde, sokaklarda elden dağıtılır ve halk kışkırtılır.
Saldırı, yağma ekipleri önceden hazırlanmış, İstanbul’a başka yerlerden trenlerle, kamyonlar, otobüslerle örgütlenmiş guruplar taşınmıştır.
Yağmacıların ellerinde basılacak adresler bile vardır!
Azınlıkların işyerleri, evleri, kiliseler yağmalanır.
İstanbul temizlenmiştir!
Sonradan ortaya çıkmıştır ki Selanik’te bombayı atan, o zamanki derin devletin kadrolu elamandır!
İşte yukarıda mektubunu yayınladığımız Ermeni vatandaşımızın bahsettiği 6-7 Eylül olayları budur.
Derin devletin tarihi çok derinlerdedir!
Ve her zaman milliyetçilik lapasıyla beslenmiş “duygulu lümpenler”, bu derinliğin vurucu gücüdür.
Peki şimdi neresi, hangi kıyı bölgesi “Türkleştirilmektedir” denirse eğer;
Belli değil mi?..
Yücel Sarpdere

Evrensel'i Takip Et