20 Eylül 2008 00:00
EKONOMİK PERSPEKTİF
2007 yazında ABDde konut piyasaları kredi sisteminin çöküşüyle başlayan ve giderek tüm kapitalist dünyaya yayılan kriz, gelinen aşamada mali piyasaları aşıp büyüme ve istihdam üzerinde kalıcı yıkımlar yaratacak boyuta dayanmıştır. Merkez Bankaları aracılığıyla kurtarılan bankaların ve sigorta kurumlarının faturası ise emekçilere kesilecektir. Yavaşlayan büyüme hızı; geniş halk kesimleri açısından, işsizlik, yoksulluk ve daha ağır çalışma koşulları anlamına geliyor. Kapitalist ekonomik sistemin yarattığı krizin faturasını ödememek ancak birleşik bir mücadele ve o birleşik mücadeleyi olanaklı kılacak politikalarla mümkündür.
Peki, emekçilerin programında hangi talepler olmalıdır?
İşçi ve emekçi yığınlar açısından, krizin faturasını ödememek için nasıl bir program? sorusuna yanıt bulmak için öncelikle emekçiler adına ortaya atılan mevcut talepleri gözden geçirmek yararlı olacak.
Bundan önceki yazımda, çıkarları farklı olsa da, sermayenin öz örgütleri ile emek örgütlerinin kimi zaman ortak dile dönüşen politikaları olduğundan bahsetmiştim. Buna örnek olarak Emek Platformu Programı ve Mustafa Sönmezin krize karşı sosyal dayanışma programı önerisini örnek göstermiştim. Bu iki örneğin eleştirisi üzerinden, işçi ve emekçilerin gerçek taleplerinin neler olması gerektiğine ulaşmaya çalışalım.
Öncelikle Emek Platformu Programına bakalım. Programın geneli, emekçilerin acil taleplerinden çok, sermaye için krizden çıkış yolları önerisinin ötesine geçmiyor.
2001 yılında, yine kriz koşullarında hazırlanan programın ilk alt başlığı, Mali Sisteme ve Sermaye Hareketlerine Yönelik Kısa Vadede Uygulanması Gereken Politikalar ismini taşıyor. Bu başlıkta yer alan taleplerden bazıları şöyle;
- Yaşanılan krizin ana nedenlerinden biri olan kısa vadeli yabancı sermaye girişleri ve çıkışları, vergi ve para politikası araçlarıyla kontrol altına alınmalı ve bu doğrultuda 32 sayılı kararname yeniden düzenlenmelidir.
- Türkiyenin kısa vadeli dış borçları uzun vadeye yayılmalıdır.
- Merkez Bankasının döviz kuru ve faiz hadlerini birbirinden bağımsız iktisat politikası araçları olarak kullanma olanağı yeniden oluşturulmalıdır.
- Yurtiçi borç stokunun mali sisteme ve giderek tüm reel ekonomiye olan yükünü azaltmak için Hazine, Merkez Bankası ve bankacılık kesimi arasında borcun vadesini uzun döneme yayan ve bu borcun reel faiz yükünü düşüren bir düzenleme yapılmalıdır.
Bu taleplerin ortak özelliği, kriz döneminde emekçilerin ortak çıkarlarına yönelik hiçbir içeriğe sahip olmamalarıdır. Bu taleplerle, kriz sermayenin krizi olmaktan çıkartılıp ulusal bir soruna soyutlanmış ve ekonomik sistemin sınıfsal kökeni görmezden gelinmiştir. Keynesyen para ve vergi politikalarını, ortaklaştırılan krize ilaç olarak sunan program, emekçilerin günlük acil çıkarlarına karşılık gelecek politikalar yerine adeta sermaye için müdahale araçları önermektedir. Buraya alıntıladığım ikinci maddede, borcun uzun vadeye yayılması önerilmektedir. Oysa işçi sınıfı ve emekçiler için önemli olan, yıllar içerisinde halkın geleceğini ipotek altına alan bu borçların nasıl yapılandırılacağı değil, neden ödenmemesi gerektiğinin anlaşılması ve anlatılmasıdır. Öte yandan Merkez Bankası bağımsızlığı önerisiyle, esasen ekonomik işleyiş ile politik sistemin sanki ayrı var oluşlar olduğu gibi bir görüntü sunulmaktadır. Bu söylemin ekonomiye politika karıştırmayın diyerek devlet ihale sistemi ve diğer araçlarla sermaye birikimine yön verenlerin söyleminden hiçbir farkı yoktur. Bağımsızlaştırılmış Merkez Bankası demek, toplumsal denetim ve toplumsal çıkarlardan kopartılmış ve sermayenin günlük taleplerine uygun adımları hesapsızca atan Merkez Bankası demektir. Günümüzde neo-liberal saldırganlığın en önemli araçlarından biri bağımsız(!) yani denetimsiz ve kuralsız ekonomik kurumlardır.
Önümüzdeki haftalardaki yazılarda, emekçiler için(!) geliştirilen programların eleştirisi ile devam edip, nihayetinde emekçiler için nasıl bir program olmalı? sorusuna cevap arayacağız. Bu noktada sizden gelecek öneri ve eleştiriler çok önemli.
Dostlukla
Sinan Alçın
Evrensel'i Takip Et