24 Aralık 2009 00:00
Ölüme mahkum edilen bir halkın öyküsü
GÜNÜN YAZILARI
GAZETECİ-Yazar Recep Genel, Tanrının Çorbasını İçmiştik isimli kitabında Çerkeslerin pek bilinmeyen asimilasyon hikayesini gün yüzüne çıkarıyor. Tarihsel argümanların da yer aldığı kitapta Yazar Genel, Türkiyede adeta yok sayılan ve birkaç kalıplaşmış önyargı dışında haklarında hiçbir şey bilinmeyen Çerkeslerin, Türkiye halkları ve birbirleriyle ilişkilerini sürükleyici bir dille anlatıyor. 4 yıl kitabı yayınlamak için yayınevi arayan Yazar Genel, Kürt mücadelesinin diğer halklara yansıması ile kitabını yayınlayabildiğini belirtti.
1864 Büyük Çerkes Sürgünü ile Kafkasyayı terk edip Anadoluya yerleşen ve Cumhuriyetin kurulmasının ardından diğer kültürler gibi okulları, gazeteleri, dernekleri kapatılan, dilleri yasaklanan, isimleri-soy isimleri değiştirilerek Türkleştirilen; bazen Kafkas Türkleri, bazen Moskof tohumu olarak adlandırılan Anadolunun kadim halklarında Çerkeslerin bilinmeyen asimilasyon hikayesi, Tanrının Çorbasını İçmiştik kitabı ile gün yüzüne çıkarıldı. Kendisi de bir Çerkes olan Recep Genelin ikinci romanı Tanrının Çorbasını İçmiştik, İthaki Yayınevi tarafından yayımlandı. Yazar Genel, 1930lu yıllarda Kayseride başlayıp İstanbula uzanan bir öykü ekseninde Cumhuriyetin ilk Türkçe Konuş Vatandaş kampanyaları ile de desteklenerek sürdürülen asimilasyon politikalarını eleştirirken, Çerkeslerin, Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların gözünden imha politikalarını sorguluyor. Genelin kitabında yer alan anlatımlar, özellikle Çerkesler hakkında hiçbir şey bilmeyen ama Kürt sorunu çerçevesinde Türk olmayanlara Türkiyede nelerin reva görüldüğünü az çok bilen biri için bile hayret verici, bir o kadar da üzücü. Nedeni sadece Çerkeslerin yaşadıklarından dolayı değil, bu konuda bu kadar cahil kalmaktan, cahil bırakılmanın duvarlarını yıkamamaktan.
ÇERKES NÜFUS DEĞİŞMEDİ
Kitabın asıl kahramanı Mahirbiyin dedesi olduğunu belirten Yazar Recep Genel, Mahirbiy, Ürdüne savaşmaya gider ve orada kalır. Evlenir, çoluk çocuk sahibi olur. Ancak topraklarını özleyerek Ammandaki ailesini bırakır ve Uzunyaylaya döner. Bıraktığı ailesi sürekli içinde bir yara olarak kalırken, Ürdüne de dönemez. Aslında dedem Mahirbiyin şahsında anlatılan trajedi, Çerkes halkının halen süren bölünmüşlüğünün, sürgünlüğünün trajedisidir diyor.
Kitaptaki anlatımın doğruluğunun, göç zamanı ve günümüz Türkiyesinde yaşayan Çerkes nüfusu karşılaştırılarak da görülebileceğini belirten Genel, 145 yıl önce de şimdi de Türkiyede bu halkın sayısı 3-4 milyon olarak tespit ediliyor. Yani sayı hiç değişmemiş. Çünkü bu halklar her savaşta, her çatışmada ölmüştür, öldürülmüştür. Kalanı da asimile edilmiştir ve dolayısıyla nüfusu hiç artmamıştır dedi. Türkiye tarafından diğer azınlıklar gibi Çerkeslerin de kullanıldığını dile getiren Genel, Çerkesler bugün bulundukları topraklara gelirken de kullanılmıştır. Samsundan Ürdüne kadar Kürtler ile Türkler, Ermeniler ile Kürtler ve Türkler arasına bir koridor oluşturacak şekilde yerleştirilmişlerdir. Balkanlarda da çatışmaların, savaşların olduğu bölgelere yerleştirilmişler ve örneğin Bulgarlara karşı kullanılmışlardır. Bu nedenle Bulgarlar bu süreçten sonra yapılan anlaşmada orada bulunan hiçbir güç için değil ama Çerkeslerin o bölgeden mecburi göçle uzaklaştırılmalarını şart koşmuşlardır diye kaydetti. Türkiye tarihinde Çerkeslere yer yok tespitinde bulunan Genel, kitabı yazma nedenini ise kendi halkının tarihini gündeme getirmek ve bundan sonra yapılacak araştırmalara ışık tutmak olarak dile getirdi.
KÜRT MÜCADELESİ YOL GÖSTERİCİ OLDU
Kitabın 70 yıllık inkar politikasını göstermesi açısından da somut bir kanıt olduğunun altını çizen Genel, yayınlanmasına denk geldiği dönemde yürütülen Kürt sorunu ile ilgili tartışmaların, kitabın yayınlanmasına bir vesile olduğunu belirtti. Uzun bir uğraş sonucu hazırladığı kitabı ancak 4 yıl sonra yayınlayabildiğine de dikkat çeken Genel, Kürt halkının 30 yıllık fiili mücadelesi sonucunda benim ve Çerkes halkının kazanımı şimdilik bu kitaptır ama devamının geleceği umudunu taşıyorum. Sonuçta Kürt halkı etnik mücadelenin sivri ucudur, diğer halklara ve azınlıklara da yol gösterici olmuştur dedi. (İstanbul/DİHA)
Güneş Ünsal
Evrensel'i Takip Et