21 Şubat 2006 23:00
DİHA baskı altında
Tunceli Alay Komutanı Namık Dursun hakkında "dolandırıcılık" suçlamasıyla yapılan suç duyurusunu haberleştiren Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri Rüştü Demirkaya, hakim karşısına çıktı. Demirkaya hakkında, TCK'nın 482 ve 273. maddelerinde yer alan "Basın yoluyla hakaret etmek" iddiasıyla açılan dava, Tunceli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, Demirkaya'nın savunmasını hazırlaması için ileri bir tarihe ertelendi.
Duruşmaya, Albay Namık Dursun'un kendisini dolandırdığını öne sürdüğü için hakkında dava açılan Musa Kılıç ve tanık sıfatıyla Tunceli Barosu avukatlarından Hüseyin Aygün de katıldı. Duruşma, Demirkaya'nın savunmasını avukat ile birlikte yapması isteği üzerine 28 Mart 2006 tarihine ertelendi.
Komplo kınandı Öte yandan, DİHA Mersin büro muhabirleri Evrim Dengiz ve Nesrin Yazar'ın polisin komplosu sonucu tutuklanması protesto edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyen DİHA çalışanları, Dengiz ve Yazar'ın haber izlemeye giderken içinde bulundukları araçta "molotof kokteyli bulunduğu" iddiasıyla gözaltına alındıklarını ve ardından tutuklandıklarını hatırlattı. Basın toplantısında DİHA çalışanları adına konuşan Müjde Arslan, "Çalışma arkadaşlarımız Evrim Dengiz ve Nesrin Yazar'ın tutuklanması ile haber alma ve basın özgürlüğü bir kez daha ihlal edildi. Muhabirlerimizin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi. DİHA avukatı Özcan Kılıç ise Nesrin Yazar'ın bir süreden beri Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi Müdürü tarafından tehdit edildiğini; ayrıca Şemdinli'deki muhabirlerinin de Şemdinli olaylarından sonra tehditlere maruz kaldığını söyledi. Basın toplantısına katılan İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin, benzer komplolarla her zaman karşılaştıklarını belirtti.
Gizlilik kararı Ülkede Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İrfan Uçar da, soruşturmaya yürüten savcılığın "gizlilik" kararı aldırdığını hatırlatarak, bu durumun endişeleri artırdığını ifade etti.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Bir devrin hikayesi -3-
Sırada özele devir var; DUR DİYELİM! HAZIRLAYAN: Onur Bakır SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini değerlendiren TTB, SES, Yol-İş, TİED ve Dev Sağlık-İş yöneticileri, devirden SSK, SSK'lılar ve sağlık çalışanlarının zarar gördüğüne dikkat çekti. İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan ise SSK'nın eczanelere ödemeleri geciktirmesi nedeniyle eczacıların zor durumda olduğunu kaydetti. Sağlık Bakanlığı'na devredilen hastanelerin şimdi de İl Özel İdareleri'ne devredileceğine, oradan da özel sektöre açılacağına işaret eden sendika ve kitle örgütü yöneticileri, "Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine dur diyelim" çağrısını yaptılar. SSK hastaneleri ile birlikte SSK bünyesinde görev yapan sağlık çalışanları da Sağlık Bakanlığı'na devredildi. TTB, SES ve Dev Sağlık-İş yöneticileri devrin ardından sağlık çalışanlarının hak kaybına uğradığını belirtirken, SSK Yönetim Kurulu'nda yer alan Yol-İş ve TİED başkanları ise, SSK'dan hizmet alan işçi ve işçi emeklilerin mağdur olduğunu söylediler. Sağlık Bakanlığı bünyesindeki hastanelerin il özel idarelerine devredilmek, ardından da özel sektöre açılmak istendiğine dikkat çeken kitle örgütü ve sendika yöneticileri, "Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine dur diyelim" çağrısını yaptılar.
'Bu yükü devlet bile sırtlayamaz'
Fikret Barın (Yol-İş Genel Başkanı, SSK Yönetim Kurulu üyesi): SSK'nın artan maliyetleri yalnızca SSK'ya değil devlete de ek yük getirdi. Maliyetler öyle bir boyuta vardı ki ilaç ödemeleri ile hastane faturalarının ödenmesinde devlet dahi zorlanıyor. Devirden önce sıfır parayla sağlık hizmeti alan SSK'lılar artık ceplerinden para veriyorlar. Özel sektörden hizmet alan SSK'lılar da para ödüyor. Örneğin 50 YTL'lik bir hizmetin biz 15-16 YTL'sini ödüyoruz, sigortalı 35 YTL'yi cebinden ödemek zorunda kalıyor. Eskiden yüzde 60 indirimle ilaç alıyorduk, artık ancak yüzde 3 indirimle ilaç alabiliyoruz. Yurtdışı maliyetlerimiz de iki üç kat arttı. Devlet açısından çok büyük sıkıntı var, bu maliyeti devlet de karşılayamaz. Görünen köy kılavuz istemez. Özelleştirmeye, özel sektöre devre doğru gidiliyor. Eski SSK hastaneleri il özel idarelerine, oradan da özel sektöre devredilecek. Paran kadar sağlık dönemi başlayacak. Konfederasyonlar, Emek Platformu, bir an önce bu işin muhasebesini yapıp karar almalı.
'Toplumsal mücadeleyi yükselteceğiz'
Köksal Aydın: (SES Genel Başkanı) Devrin öncesinde sağlığın piyasalaştırmak istendiğini, emekçilerin hak kayıplarına uğrayacağını, sorunların çözülmeyeceğini hatta artacağını söylemiştik. Aradan geçen 1 yıllık süre bizi haklı çıkardı, hükümetin iddialarının doğru olmadığını gösterdi. Kuyruklar azalmadı, SSK'lıların sorunları çözülmedi, birçok hizmet paralı hale geldi. Sağlık piyasalaştırılıyor, toplumsal bir yıkım yaşanıyor. SSK'daki sağlık emekçileri de bu yıkımdan etkilendi. Emekçilerin ekonomik ve özlük haklarında gerileme var, çalışma koşulları kötüleşti. SSK'nın hizmet ve ilaç maliyetleri arttı. Borçların silinmesi de bunun göstergesi. Son 1 yılda SSK'nın kaynakları yağmalandı. Piyasanın kuralsız, kâr güdümlü uygulamaları SSK'yı kuşattı. Sağlık sorunu toplumun gündeminde. Halkın öfkesini umuda dönüştürmek emek örgütlerinin ve demokrasi güçlerinin sorumluluğundadır. Genel Sağlık Sigortası Meclis gündeminde, hastanelerin adım adım özelleştirilmesi sürüyor. Süreç henüz tamamlanmadı. TTB ve diğer emek güçleriyle birlikte, devrin sonuçlarının görüldüğü yerden başlayarak toplumsal mücadeleyi yükseltmeyi önümüze görev olarak koyuyoruz.
'Taşeronlaştırma tahribat yarattı'
Halis Doğan (Dev Sağlık-İş Genel Başkanı) Devirden bu yana ne hizmet alanların, ne de çalışanların beklentileri karşılanmadı. Halk nezdinde büyük medya guruplarının desteği ile girişilen kampanyalar, sadece SSK'nın tasfiyesi ile sonuçlandı. Bir kısmı geçmişten beri geldiği için kronik hal almakla beraber; iş güvencesinden yoksun kalma, eksik kadro nedeniyle artan iş yükü, düşük ücret ve sosyal haklar, döner sermaye, performans ve fazla çalışma ücretlerinin düzenli ödenememesi gibi sorunlar, servis ve kreş sorunları, sözleşmeli çalışanların işyeri hekimliğinin olmaması, sendikal faaliyette yaşanan sorunlar, sürgün ve idari baskılar devam etmektedir. Taşeronlaştırmanın yarattığı tahribat ise herkesin gözü önünde cereyan etmekte, uygulama esir pazarından ihale ile adeta insan teminine dönüşmüştür. İşsizler ordusu içinden düşük ücretle, iş güvencesinden ve sosyal haklardan, İş Yasası'nın diğer hükümlerinden yoksun çalışmayı kabul edenler işe alınmaktadır.
'Gidişata el koyacağız'
Haluk Başçıl (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi) Devirden sonra SSK'lılar, hem Sağlık Bakanlığı bünyesindeki diğer hastanelere hem de özel hastanelere gitmekten hoşnutluk duydular. Ancak zaman içinde memnuniyetleri giderek azaldı. Özel hastanelerdeki fiyat farkları, Başbakan'ın deyişi ile "kaz gibi yolunmaları" nedeniyle büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. SSK'lılar beklentileri karşılanmadığı için yeniden kendi hastanelerini kullanmaya başladı. Hekimlerin eskiye göre iş yoğunluğunda çok büyük artış var. Bunun nedeni hasta sayısındaki bir artış değil, devirle birlikte kırtasiyecilik işlemlerinin artması. Hekimler daha az hastaya bakıyorlar ama kırtasiyecilik işleri nedeniyle eskisinden daha çok yoruluyorlar. Devrin maliyeti bir sır gibi saklanıyor. Eğer ilaç ve sağlık hizmetinde iyileşme olmuş, maliyetler azalmış olsaydı, Sağlık Bakanı her yerde röportaj yapıyor olurdu, rakamlar havada uçuşurdu. Sırada il özel idarelerine, oradan da belediyeler, vakıflar ve özel sektöre devir var. Sağlık bir hak olmaktan çıkarılıp, alınıp satılır bir meta haline gelecek, hem çalışanlar, hem toplum mağdur olacak. TTB olarak bu gidişata el koyacağız, dur diyeceğiz.
'Geriye dönüş yaşanıyor'
Kazım Ergün (Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Başkanı, SSK Yönetim Kurulu Üyesi) Birçok SSK'lı önce bu işin kendileri için çok faydalı olacağını düşünmedi dersek yalan söylemiş oluruz. Ancak gelinen noktada bizlere yansıyan en önemli gelişme hastalarımızın yeniden eski adıyla SSK hastanesi olan sağlık kuruluşlarına akın ettiği ve buralarda ciddi kuyruklar oluşmaya başladığıdır. Buna somut bir örnek vermek gerekirse; devir öncesinde derneğimize sabah saatlerinde gelen üyelerimiz buradan sağlık hizmet aracımız ve sağlık personellerimiz tarafından SSK hastanelerine götürülür ve muayene ve tedavileri yaptırılır, ilaçları alınır sonra da evlerine bırakılırlardı. Uygulama başladıktan sonra bu hizmetimize talebin bitme noktasına gelmesi nedeniyle biz de bu hizmetimize son vermeye karar vermiştik. Ancak bugün hastalarımızın yeniden derneğimize akın ettiklerine ve eski SSK hastanelerine gitmek için sağlık personelimizden yardım istediklerine şahit olmaktayız. Adeta bir geriye dönüş yaşanmaktadır.
'Eczacıların milyarlarca lira alacağı var'
Zafer Kaplan (İstanbul Eczacılar Odası Başkanı) Uygulama 1 yılını doldurdu. Görünen o ki hastaların ilaç noktasında bir memnuniyetleri var. Ancak SSK'nın serbest eczanelere ödemeleri bazen 90 günü buluyor, eczacıların milyarlarca lira alacakları var. Bir ekonomik kriz olması durumunda eczacılar batabilir. Sistemdeki eksiklikler yüzünden reçeteler girilemiyor, ödemeler yapılamıyor, büyük bir sıkıntı yaşanıyor. İlaç tüketiminde 2 milyar doların üzerinde bir artış gerçekleşti. Aşağı indirmenin yolu olarak eczacının meslek hakkını küçültmek gösteriliyor. Türkiye'de üretilen ilaç hangi mantıkla Avrupa fiyatlarıyla değerlendiriliyor, ilaçların maliyetleri niye bu kadar yüksek, hiç sorgulanmıyor. Pazarın yüzde 65'i alternatifsiz ilaçlarla doldu. İlaçların fiyatlarının belirlenmesinde zaaf var, burada tasarruf yapılması, sorunun kaynağında tedbir alınması gerekiyor.
Türk-İş Raporu: SSK'lılar sorunlarla boğuşuyorPolikliniklerde büyük yığılmalar oluyor, hastalar çok uzun süre poliklinik önlerinde beklemek, bazıları ise muayene olmadan dönmek zorunda kalıyor.
Laboratuvar hizmetleri yetersiz kaldığından hastaların tetkiklerini yaptırmaları bir haftayı geçiyor, ileri tetkiklerde çok ileri tarihlere gün veriliyor.
Bazı branşlarda ameliyatlar için de aylar sonrasına, ağız ve diş sağlığına ilişkin tedaviler için altı ayı aşan sürelere gün veriliyor. Sevklerde büyük sıkıntılar yaşanıyor.
Protez, ortez ve iyileştirme araçları çoğu hastanece hastalara aldırıldığından, gücü yetmeyen hastaların tedavileri aksıyor.
Bazı hastaneler ameliyatta kullanılacak ilaç ve tıbbi malzemeleri de hasta sahiplerine aldırdığından, özellikle acil vakalarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Bıçak parası uygulaması devam ediyor, ücretini ödeyemeyen hastalar rehin tutuluyor, hasta refakatçilerinden ücret alınıyor.
-BİTTİ-
Komplo kınandı Öte yandan, DİHA Mersin büro muhabirleri Evrim Dengiz ve Nesrin Yazar'ın polisin komplosu sonucu tutuklanması protesto edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyen DİHA çalışanları, Dengiz ve Yazar'ın haber izlemeye giderken içinde bulundukları araçta "molotof kokteyli bulunduğu" iddiasıyla gözaltına alındıklarını ve ardından tutuklandıklarını hatırlattı. Basın toplantısında DİHA çalışanları adına konuşan Müjde Arslan, "Çalışma arkadaşlarımız Evrim Dengiz ve Nesrin Yazar'ın tutuklanması ile haber alma ve basın özgürlüğü bir kez daha ihlal edildi. Muhabirlerimizin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi. DİHA avukatı Özcan Kılıç ise Nesrin Yazar'ın bir süreden beri Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi Müdürü tarafından tehdit edildiğini; ayrıca Şemdinli'deki muhabirlerinin de Şemdinli olaylarından sonra tehditlere maruz kaldığını söyledi. Basın toplantısına katılan İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin, benzer komplolarla her zaman karşılaştıklarını belirtti.
Gizlilik kararı Ülkede Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İrfan Uçar da, soruşturmaya yürüten savcılığın "gizlilik" kararı aldırdığını hatırlatarak, bu durumun endişeleri artırdığını ifade etti.
src=/resim/b1.gif width=5>



Bir devrin hikayesi -3-
Sırada özele devir var; DUR DİYELİM! HAZIRLAYAN: Onur Bakır SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini değerlendiren TTB, SES, Yol-İş, TİED ve Dev Sağlık-İş yöneticileri, devirden SSK, SSK'lılar ve sağlık çalışanlarının zarar gördüğüne dikkat çekti. İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan ise SSK'nın eczanelere ödemeleri geciktirmesi nedeniyle eczacıların zor durumda olduğunu kaydetti. Sağlık Bakanlığı'na devredilen hastanelerin şimdi de İl Özel İdareleri'ne devredileceğine, oradan da özel sektöre açılacağına işaret eden sendika ve kitle örgütü yöneticileri, "Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine dur diyelim" çağrısını yaptılar. SSK hastaneleri ile birlikte SSK bünyesinde görev yapan sağlık çalışanları da Sağlık Bakanlığı'na devredildi. TTB, SES ve Dev Sağlık-İş yöneticileri devrin ardından sağlık çalışanlarının hak kaybına uğradığını belirtirken, SSK Yönetim Kurulu'nda yer alan Yol-İş ve TİED başkanları ise, SSK'dan hizmet alan işçi ve işçi emeklilerin mağdur olduğunu söylediler. Sağlık Bakanlığı bünyesindeki hastanelerin il özel idarelerine devredilmek, ardından da özel sektöre açılmak istendiğine dikkat çeken kitle örgütü ve sendika yöneticileri, "Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine dur diyelim" çağrısını yaptılar.
'Bu yükü devlet bile sırtlayamaz'
Fikret Barın (Yol-İş Genel Başkanı, SSK Yönetim Kurulu üyesi): SSK'nın artan maliyetleri yalnızca SSK'ya değil devlete de ek yük getirdi. Maliyetler öyle bir boyuta vardı ki ilaç ödemeleri ile hastane faturalarının ödenmesinde devlet dahi zorlanıyor. Devirden önce sıfır parayla sağlık hizmeti alan SSK'lılar artık ceplerinden para veriyorlar. Özel sektörden hizmet alan SSK'lılar da para ödüyor. Örneğin 50 YTL'lik bir hizmetin biz 15-16 YTL'sini ödüyoruz, sigortalı 35 YTL'yi cebinden ödemek zorunda kalıyor. Eskiden yüzde 60 indirimle ilaç alıyorduk, artık ancak yüzde 3 indirimle ilaç alabiliyoruz. Yurtdışı maliyetlerimiz de iki üç kat arttı. Devlet açısından çok büyük sıkıntı var, bu maliyeti devlet de karşılayamaz. Görünen köy kılavuz istemez. Özelleştirmeye, özel sektöre devre doğru gidiliyor. Eski SSK hastaneleri il özel idarelerine, oradan da özel sektöre devredilecek. Paran kadar sağlık dönemi başlayacak. Konfederasyonlar, Emek Platformu, bir an önce bu işin muhasebesini yapıp karar almalı.
'Toplumsal mücadeleyi yükselteceğiz'
Köksal Aydın: (SES Genel Başkanı) Devrin öncesinde sağlığın piyasalaştırmak istendiğini, emekçilerin hak kayıplarına uğrayacağını, sorunların çözülmeyeceğini hatta artacağını söylemiştik. Aradan geçen 1 yıllık süre bizi haklı çıkardı, hükümetin iddialarının doğru olmadığını gösterdi. Kuyruklar azalmadı, SSK'lıların sorunları çözülmedi, birçok hizmet paralı hale geldi. Sağlık piyasalaştırılıyor, toplumsal bir yıkım yaşanıyor. SSK'daki sağlık emekçileri de bu yıkımdan etkilendi. Emekçilerin ekonomik ve özlük haklarında gerileme var, çalışma koşulları kötüleşti. SSK'nın hizmet ve ilaç maliyetleri arttı. Borçların silinmesi de bunun göstergesi. Son 1 yılda SSK'nın kaynakları yağmalandı. Piyasanın kuralsız, kâr güdümlü uygulamaları SSK'yı kuşattı. Sağlık sorunu toplumun gündeminde. Halkın öfkesini umuda dönüştürmek emek örgütlerinin ve demokrasi güçlerinin sorumluluğundadır. Genel Sağlık Sigortası Meclis gündeminde, hastanelerin adım adım özelleştirilmesi sürüyor. Süreç henüz tamamlanmadı. TTB ve diğer emek güçleriyle birlikte, devrin sonuçlarının görüldüğü yerden başlayarak toplumsal mücadeleyi yükseltmeyi önümüze görev olarak koyuyoruz.
'Taşeronlaştırma tahribat yarattı'
Halis Doğan (Dev Sağlık-İş Genel Başkanı) Devirden bu yana ne hizmet alanların, ne de çalışanların beklentileri karşılanmadı. Halk nezdinde büyük medya guruplarının desteği ile girişilen kampanyalar, sadece SSK'nın tasfiyesi ile sonuçlandı. Bir kısmı geçmişten beri geldiği için kronik hal almakla beraber; iş güvencesinden yoksun kalma, eksik kadro nedeniyle artan iş yükü, düşük ücret ve sosyal haklar, döner sermaye, performans ve fazla çalışma ücretlerinin düzenli ödenememesi gibi sorunlar, servis ve kreş sorunları, sözleşmeli çalışanların işyeri hekimliğinin olmaması, sendikal faaliyette yaşanan sorunlar, sürgün ve idari baskılar devam etmektedir. Taşeronlaştırmanın yarattığı tahribat ise herkesin gözü önünde cereyan etmekte, uygulama esir pazarından ihale ile adeta insan teminine dönüşmüştür. İşsizler ordusu içinden düşük ücretle, iş güvencesinden ve sosyal haklardan, İş Yasası'nın diğer hükümlerinden yoksun çalışmayı kabul edenler işe alınmaktadır.
'Gidişata el koyacağız'
Haluk Başçıl (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi) Devirden sonra SSK'lılar, hem Sağlık Bakanlığı bünyesindeki diğer hastanelere hem de özel hastanelere gitmekten hoşnutluk duydular. Ancak zaman içinde memnuniyetleri giderek azaldı. Özel hastanelerdeki fiyat farkları, Başbakan'ın deyişi ile "kaz gibi yolunmaları" nedeniyle büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. SSK'lılar beklentileri karşılanmadığı için yeniden kendi hastanelerini kullanmaya başladı. Hekimlerin eskiye göre iş yoğunluğunda çok büyük artış var. Bunun nedeni hasta sayısındaki bir artış değil, devirle birlikte kırtasiyecilik işlemlerinin artması. Hekimler daha az hastaya bakıyorlar ama kırtasiyecilik işleri nedeniyle eskisinden daha çok yoruluyorlar. Devrin maliyeti bir sır gibi saklanıyor. Eğer ilaç ve sağlık hizmetinde iyileşme olmuş, maliyetler azalmış olsaydı, Sağlık Bakanı her yerde röportaj yapıyor olurdu, rakamlar havada uçuşurdu. Sırada il özel idarelerine, oradan da belediyeler, vakıflar ve özel sektöre devir var. Sağlık bir hak olmaktan çıkarılıp, alınıp satılır bir meta haline gelecek, hem çalışanlar, hem toplum mağdur olacak. TTB olarak bu gidişata el koyacağız, dur diyeceğiz.
'Geriye dönüş yaşanıyor'
Kazım Ergün (Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Başkanı, SSK Yönetim Kurulu Üyesi) Birçok SSK'lı önce bu işin kendileri için çok faydalı olacağını düşünmedi dersek yalan söylemiş oluruz. Ancak gelinen noktada bizlere yansıyan en önemli gelişme hastalarımızın yeniden eski adıyla SSK hastanesi olan sağlık kuruluşlarına akın ettiği ve buralarda ciddi kuyruklar oluşmaya başladığıdır. Buna somut bir örnek vermek gerekirse; devir öncesinde derneğimize sabah saatlerinde gelen üyelerimiz buradan sağlık hizmet aracımız ve sağlık personellerimiz tarafından SSK hastanelerine götürülür ve muayene ve tedavileri yaptırılır, ilaçları alınır sonra da evlerine bırakılırlardı. Uygulama başladıktan sonra bu hizmetimize talebin bitme noktasına gelmesi nedeniyle biz de bu hizmetimize son vermeye karar vermiştik. Ancak bugün hastalarımızın yeniden derneğimize akın ettiklerine ve eski SSK hastanelerine gitmek için sağlık personelimizden yardım istediklerine şahit olmaktayız. Adeta bir geriye dönüş yaşanmaktadır.
'Eczacıların milyarlarca lira alacağı var'
Zafer Kaplan (İstanbul Eczacılar Odası Başkanı) Uygulama 1 yılını doldurdu. Görünen o ki hastaların ilaç noktasında bir memnuniyetleri var. Ancak SSK'nın serbest eczanelere ödemeleri bazen 90 günü buluyor, eczacıların milyarlarca lira alacakları var. Bir ekonomik kriz olması durumunda eczacılar batabilir. Sistemdeki eksiklikler yüzünden reçeteler girilemiyor, ödemeler yapılamıyor, büyük bir sıkıntı yaşanıyor. İlaç tüketiminde 2 milyar doların üzerinde bir artış gerçekleşti. Aşağı indirmenin yolu olarak eczacının meslek hakkını küçültmek gösteriliyor. Türkiye'de üretilen ilaç hangi mantıkla Avrupa fiyatlarıyla değerlendiriliyor, ilaçların maliyetleri niye bu kadar yüksek, hiç sorgulanmıyor. Pazarın yüzde 65'i alternatifsiz ilaçlarla doldu. İlaçların fiyatlarının belirlenmesinde zaaf var, burada tasarruf yapılması, sorunun kaynağında tedbir alınması gerekiyor.
Türk-İş Raporu: SSK'lılar sorunlarla boğuşuyor
-BİTTİ-
Evrensel'i Takip Et