17 Ocak 2006 22:00
Meclis Şemdinli Komisyonu
'Mutkili Ali' iddialarını dinledi
Meclis Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu dün AKP Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun'u dinledi. Torun, Şemdinli'deki bombalamanın sanığı olarak halen tutuklu bulunan Astsubay Ali Kaya'nın bölgede "Mutkili Ali" lakabıyla birçok suça karıştığını söylemiş ve komisyonun kendisini dinlemesini istemişti.
Meclis Şemdinli Komisyonu, AKP'li Musa Sıvacıoğlu başkanlığında dün bir kez daha toplandı. Komisyon üyeleri toplantıda, AKP Diyarbakır Milletvekili, Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Cavit Torun'u dinledi. Komisyon'un kendisini dinlemesini isteyen Torun, Ali Kaya hakkında ciddi iddialar bulunduğunu ifade etmişti.
Gazetecilerin görüntü almasının ardından basına kapalı olarak yapılan toplantıda Torun'un bölgeye ilişkin bilgileri ve Ali Kaya hakkındaki iddiaları soruldu. Toplantı sırasında, Torun'un Mutkili Ali'ye ilişkin, internet siteleri ve Diyarbakır Söz gazetesinde çıkan iddialarının fotokopilerinin komisyon üyelerinin önünde olması da dikkat çekti.
'Sahte doküman' iddiası Torun, Astsubay Başçavuş Ali Kaya'nın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde "Mutkili Ali" lakabıyla bilindiğini, 1998'de Diyarbakır'da görev yaptığı esnada, Diyarbakır Söz gazetesinin sahibi ve yöneticilerine yönelik sahte dökümanlar düzenlediğini iddia etmişti. Diyarbakır'dan sonra Gaziantep'e, oradan da Hakkari'ye tayin olan Astsubay Ali Kaya'nın, bölgedeki görevinin 15 yılı geçtiği söyleniyor. Daha önce Söz TV'de açıklama yapan Torun; "Hakkari Şemdinli'ye giden iki görevlinin biri Özcan, diğeri Mutkili Ali olarak bilinen Ali Kaya, bu iki kişinin görevli oldukları ifade ediliyor. Nerden gelmişler? Bolu Komando Dağ Tugayı"ndan gelmişler. Bu tugay aynı zamanda bu bölgenin değişik yerlerinde önemli faaliyetler yapan bir kuruluş. Kulp'ta meydana gelen ve 11 kişinin ölümüyle neticelenen, bir toplu katliamdan söz ediliyordu. Bu olayla ilgili PKK'nın kendi çatışmasından doğduğu, birileri de bu Şemdin Sakık'a karşı devletin Kulp'ta Şenyayla'da süpürme harekatı sırasında sebebiyet vermiş olduğu şeklinde açıklama vardı. Bu olayla ilgili komisyon adına ben Kulp'a gittim, inceleme ve tanıklarla görüşme sonrasında, iki ayrı olayın olduğunu ortaya çıkardım" demişti.
'Bolu Tugayı araştırılsın' Torun, "94 yılından itibaren Bolu Komando Dağ Tugayı'nın bu bölgede yapmış oldukları eylemler ve o birlik içerisinde görev alan kişilerin bugüne kadar yapmış oldukları faaliyetler. Birebir araştırılıp incelenerek ortaya koyulduğu takdirde biz bazı şeylere ulaşabiliriz" diyerek, 1994 yılındaki olayların araştırılmasını istemişti. Mutkili Ali tarafından, Diyarbakır Söz gazetesi sahibi ve ailesi hakkında sahte belgeler düzenlendiğini ve Söz Ailesi'nin DGM'de yargılandığını, kendisinin de avukatları olduğunu anlatan Torun, "O tarihte birtakım belgeler düzenlemişti. Belgeler sanıyorum Söz Ailesi'nin elinde bulunuyor. Bu belgelerde de Söz Ailesi'nin kimi mensuplarının Kulp'ta örgüt mensuplarına 350-450 bin dolar civarında bir para vermiş oldukları ifade ediliyordu. O belge üzerine ailenin birçok genci birçok mensubu burada DGM'de yargılandılar. Ben de avukatlıklarını yaptım. Ve biz belgenin sahte olduğunu, belgenin örgüt hiyerarşisi içinde düzenlenen bir belge olmadığını bütün delilleriyle ortaya koyduk. Mahkeme de zannediyorum o zaman 4 No'lu DGM idi. Vermiş olduğu karar ile belgenin sahte olduğunu bu belgeyle herhangi bir yardım yapılmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Ve sonuç itibariyle de o insanlar beraat ettiler, tabi ki haklı olarak beraat ettiler" diye konuştu. O gün bu olayların araştırılması halinde, bugün Şemdinli gibi olayların olmayacağını belirten Torun, "Ben biraz önce birtakım açıklamalarda bulundum. Dedim ki, devlet o zaman yani ta işin başından beri, 1990'lı yıllara giderek, hadiseyi bütün yönleriyle araştırıp ortaya koyarsa, hadiseler çorap söküğü gibi ortaya çıkar" dediğini de anlattı.
'Neden dur denilmedi?' 'Mutkili Ali'nin senelerdir hukuksuzluğu devam ettirdiğini belirten Torun, "Kulp'ta bunu yapıyor, Şemdinli'de şunu yapıyor, peki bu kadar senedir bu adamın hukuksuzluğuna neden birileri dur demiyor? Dur denilmezse o zaman bu bir organizasyondur, bu büyük bir organizasyondur ve bu organizasyon bir şekilde devletin birtakım kademelerine çöreklenmiş olabilir" diyerek, Mutkili Ali'nin korunduğunu iddia etmişti.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


İzmir'de bir 'toplu sürgün' öyküsü Özer Akdemir Torbalı Anadolu Lisesi'nde görev yapan Eğitim Sen üyesi 6 öğretmen il ve ilçe içinde çeşitli yerlere sürgün edildiler. Sendika, olayı "toplu sürgün" olarak nitelerken, sürgünleri AKP Hükümeti'nin kadrolaşma harekatının bir yansıması olarak değerlendirdi. Okula atandığı günden itibaren özellikle Eğitim Sen'li öğretmenlere yönelik baskı yaptığı, sendikalı öğretmenleri okuldan uzaklaştırabilmek için sahte evraklarla düşük sicil notu düzenlediği mahkeme tutanaklarına geçen okul müdürü, olayların ayyuka çıkmasının ardından açılan soruşturma sonucu bir başka ilçedeki Anadolu Lisesi'ne yine müdür olarak atanırken, müdürün bu haksız uygulamalarını şikayet eden 8 öğretmenden 6'sı ise asıl cezalandırılan konumuna düştüler.
'Görevli müdür'ün görevi Kış ortasında çeşitli yerlere sürgün gönderilen öğretmenler ve Eğitim Sen, "toplu sürgün" boyutuna gelen olayın bundan 20 ay önce Torbalı Anadolu Lisesi'ne "görevli müdür" olarak Yakup Atasever'in atanması ile başladığını dile getiriyorlar. Sürgün edilen öğretmenler Müdür Atasever'in göreve başlar başlamaz Eğitim Sen üyesi öğretmelere yönelik haksız uygulamalara da başladığını dile getirerek, müdürün göreve başlamasından altı ay sonra Turan Horzum ve Nuran Koyuncu adlı iki sendikalı öğretmenin tayinlerinin başka bir liseye çıkarıldığını aktarıyorlar. Bu iki öğretmen başka bir okula atanmaları ile ilgili mahkemeye yaptıkları itiraz sonrasında yeniden eski okullarına dönerler ama, daha okula geldikleri ilk gün Müdür Atasever'in sözlü ve fiziki saldırısına uğrarlar. Müdür Atasever, mahkeme tutanaklarına yansıyan ifadelere göre okula mahkeme kararıyla geri dönen Turan Horzum adlı öğretmeni makamına çağırarak burada, "ulan şerefsiz, adi adam. Hangi yüzle bu okula geri döndün" diye hakaretler eşliğinde öğretmeni darp eder. Darp ve hakaretle yetinmeyen müdür, ayrıca öğretmene "yarın akşama kadar tayin dilekçesi vermezsen başına geleceklerden sen sorumlusun" diye ölümle tehditler de savurur. Öğretmen Horzum maruz kaldığı bu saldırı ve tehdit üzerine, aldığı 10 günlük raporu ile savcılığa başvurarak müdür hakkında suç duyurusunda bulunur. Savcılık Müdür Atasever'in Bursa'da görev yaptığı sırada bir başka öğretmene yönelik hakaretleri nedeniyle aldığı para cezasına da dikkat çekerek müdür hakkında "müessir fiil, sövme ve tehdit" suçlamalarıyla dava açar. Bu dava Atasever'in özellikle sendikalı öğretmenlere yönelik icraatlarına bir engel yaratmaz.
Sicil için sahte evrak Müdür Atasever istemediği 9 öğretmeni okuldan uzaklaştırabilmek için sicil notlarını düşük gösterir. Notları 60'ta tutulan öğretmenler iptal için Bölge İdare Mahkemesi'ne dava açınca, Atasever'in bir başka usulsüzlüğü daha ortaya çıkar. Müdür istemediği öğretmenlere düşük sicil notu verebilmek için sahte evrak düzenlemiştir. Düşük sicil notu verilen öğretmenlerin derslerine girmediği halde girmiş gibi belge hazırlayıp, hayali "ders teftiş raporu" düzenleyen müdürün bu usulsüzlüğü İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü tarafından hazırlanan ön inceleme raporu ile de ortaya konunca Torbalı Kaymakamlığı müdür hakkında "soruşturma izni" verir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen iki müfettişin iki ay boyunca yaptığı soruşturmanın sonucunda Müdür Atasever Kiraz Anadolu Lisesi'ne yine müdür olarak atanır. Müdür hakkında şikayetçi olan 8 sendikalı öğretmenden 6'sı ise İzmir'in çeşitli ilçelerindeki düz liselere sürgün edilirler. Eğitim Sen üyesi 6 öğretmen önümüzdeki günlerde sürgün kararnamelerinin kendilerine tebliğ edilmesi ile yeni bir yaşama başlayacaklar. Eğitim Sen, kış ortasında, evlerinden, ailelerinden, yıllardır emek verdikleri okullarından ayrılmak durumunda bırakılan, ortalama 17 yıllık eğitimcilik yaşamları bulunan öğretmenlere uygulanan bu sürgünlerin siyasi iktidarın kendi yandaşlarına yer açma çalışması olduğunu düşünüyor. Bölge İdare Mahkemesi'ne sürgünlerin durdurulması için itirazda bulunacak olan öğretmenler, bugün Sendika Genel Başkanı Alaattin Dinçer'in de katılımıyla Torbalı'da bir basın açıklaması yapacaklar.
SÜRGÜN EDİLEN ÖĞRETMENLER
Turan Horzum: Seferihisar
Bilgin İçme: Karaburun
Adnan Sertcan: Kiraz
Birgül Nalbantoğlu: Foça
Ali Rıza Hüsünbeyi: Torbalı
Nuran Koyuncu: Ayrancılar
'Sahte doküman' iddiası Torun, Astsubay Başçavuş Ali Kaya'nın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde "Mutkili Ali" lakabıyla bilindiğini, 1998'de Diyarbakır'da görev yaptığı esnada, Diyarbakır Söz gazetesinin sahibi ve yöneticilerine yönelik sahte dökümanlar düzenlediğini iddia etmişti. Diyarbakır'dan sonra Gaziantep'e, oradan da Hakkari'ye tayin olan Astsubay Ali Kaya'nın, bölgedeki görevinin 15 yılı geçtiği söyleniyor. Daha önce Söz TV'de açıklama yapan Torun; "Hakkari Şemdinli'ye giden iki görevlinin biri Özcan, diğeri Mutkili Ali olarak bilinen Ali Kaya, bu iki kişinin görevli oldukları ifade ediliyor. Nerden gelmişler? Bolu Komando Dağ Tugayı"ndan gelmişler. Bu tugay aynı zamanda bu bölgenin değişik yerlerinde önemli faaliyetler yapan bir kuruluş. Kulp'ta meydana gelen ve 11 kişinin ölümüyle neticelenen, bir toplu katliamdan söz ediliyordu. Bu olayla ilgili PKK'nın kendi çatışmasından doğduğu, birileri de bu Şemdin Sakık'a karşı devletin Kulp'ta Şenyayla'da süpürme harekatı sırasında sebebiyet vermiş olduğu şeklinde açıklama vardı. Bu olayla ilgili komisyon adına ben Kulp'a gittim, inceleme ve tanıklarla görüşme sonrasında, iki ayrı olayın olduğunu ortaya çıkardım" demişti.
'Bolu Tugayı araştırılsın' Torun, "94 yılından itibaren Bolu Komando Dağ Tugayı'nın bu bölgede yapmış oldukları eylemler ve o birlik içerisinde görev alan kişilerin bugüne kadar yapmış oldukları faaliyetler. Birebir araştırılıp incelenerek ortaya koyulduğu takdirde biz bazı şeylere ulaşabiliriz" diyerek, 1994 yılındaki olayların araştırılmasını istemişti. Mutkili Ali tarafından, Diyarbakır Söz gazetesi sahibi ve ailesi hakkında sahte belgeler düzenlendiğini ve Söz Ailesi'nin DGM'de yargılandığını, kendisinin de avukatları olduğunu anlatan Torun, "O tarihte birtakım belgeler düzenlemişti. Belgeler sanıyorum Söz Ailesi'nin elinde bulunuyor. Bu belgelerde de Söz Ailesi'nin kimi mensuplarının Kulp'ta örgüt mensuplarına 350-450 bin dolar civarında bir para vermiş oldukları ifade ediliyordu. O belge üzerine ailenin birçok genci birçok mensubu burada DGM'de yargılandılar. Ben de avukatlıklarını yaptım. Ve biz belgenin sahte olduğunu, belgenin örgüt hiyerarşisi içinde düzenlenen bir belge olmadığını bütün delilleriyle ortaya koyduk. Mahkeme de zannediyorum o zaman 4 No'lu DGM idi. Vermiş olduğu karar ile belgenin sahte olduğunu bu belgeyle herhangi bir yardım yapılmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Ve sonuç itibariyle de o insanlar beraat ettiler, tabi ki haklı olarak beraat ettiler" diye konuştu. O gün bu olayların araştırılması halinde, bugün Şemdinli gibi olayların olmayacağını belirten Torun, "Ben biraz önce birtakım açıklamalarda bulundum. Dedim ki, devlet o zaman yani ta işin başından beri, 1990'lı yıllara giderek, hadiseyi bütün yönleriyle araştırıp ortaya koyarsa, hadiseler çorap söküğü gibi ortaya çıkar" dediğini de anlattı.
'Neden dur denilmedi?' 'Mutkili Ali'nin senelerdir hukuksuzluğu devam ettirdiğini belirten Torun, "Kulp'ta bunu yapıyor, Şemdinli'de şunu yapıyor, peki bu kadar senedir bu adamın hukuksuzluğuna neden birileri dur demiyor? Dur denilmezse o zaman bu bir organizasyondur, bu büyük bir organizasyondur ve bu organizasyon bir şekilde devletin birtakım kademelerine çöreklenmiş olabilir" diyerek, Mutkili Ali'nin korunduğunu iddia etmişti.
src=/resim/b1.gif width=5>



İzmir'de bir 'toplu sürgün' öyküsü Özer Akdemir Torbalı Anadolu Lisesi'nde görev yapan Eğitim Sen üyesi 6 öğretmen il ve ilçe içinde çeşitli yerlere sürgün edildiler. Sendika, olayı "toplu sürgün" olarak nitelerken, sürgünleri AKP Hükümeti'nin kadrolaşma harekatının bir yansıması olarak değerlendirdi. Okula atandığı günden itibaren özellikle Eğitim Sen'li öğretmenlere yönelik baskı yaptığı, sendikalı öğretmenleri okuldan uzaklaştırabilmek için sahte evraklarla düşük sicil notu düzenlediği mahkeme tutanaklarına geçen okul müdürü, olayların ayyuka çıkmasının ardından açılan soruşturma sonucu bir başka ilçedeki Anadolu Lisesi'ne yine müdür olarak atanırken, müdürün bu haksız uygulamalarını şikayet eden 8 öğretmenden 6'sı ise asıl cezalandırılan konumuna düştüler.
'Görevli müdür'ün görevi Kış ortasında çeşitli yerlere sürgün gönderilen öğretmenler ve Eğitim Sen, "toplu sürgün" boyutuna gelen olayın bundan 20 ay önce Torbalı Anadolu Lisesi'ne "görevli müdür" olarak Yakup Atasever'in atanması ile başladığını dile getiriyorlar. Sürgün edilen öğretmenler Müdür Atasever'in göreve başlar başlamaz Eğitim Sen üyesi öğretmelere yönelik haksız uygulamalara da başladığını dile getirerek, müdürün göreve başlamasından altı ay sonra Turan Horzum ve Nuran Koyuncu adlı iki sendikalı öğretmenin tayinlerinin başka bir liseye çıkarıldığını aktarıyorlar. Bu iki öğretmen başka bir okula atanmaları ile ilgili mahkemeye yaptıkları itiraz sonrasında yeniden eski okullarına dönerler ama, daha okula geldikleri ilk gün Müdür Atasever'in sözlü ve fiziki saldırısına uğrarlar. Müdür Atasever, mahkeme tutanaklarına yansıyan ifadelere göre okula mahkeme kararıyla geri dönen Turan Horzum adlı öğretmeni makamına çağırarak burada, "ulan şerefsiz, adi adam. Hangi yüzle bu okula geri döndün" diye hakaretler eşliğinde öğretmeni darp eder. Darp ve hakaretle yetinmeyen müdür, ayrıca öğretmene "yarın akşama kadar tayin dilekçesi vermezsen başına geleceklerden sen sorumlusun" diye ölümle tehditler de savurur. Öğretmen Horzum maruz kaldığı bu saldırı ve tehdit üzerine, aldığı 10 günlük raporu ile savcılığa başvurarak müdür hakkında suç duyurusunda bulunur. Savcılık Müdür Atasever'in Bursa'da görev yaptığı sırada bir başka öğretmene yönelik hakaretleri nedeniyle aldığı para cezasına da dikkat çekerek müdür hakkında "müessir fiil, sövme ve tehdit" suçlamalarıyla dava açar. Bu dava Atasever'in özellikle sendikalı öğretmenlere yönelik icraatlarına bir engel yaratmaz.
Sicil için sahte evrak Müdür Atasever istemediği 9 öğretmeni okuldan uzaklaştırabilmek için sicil notlarını düşük gösterir. Notları 60'ta tutulan öğretmenler iptal için Bölge İdare Mahkemesi'ne dava açınca, Atasever'in bir başka usulsüzlüğü daha ortaya çıkar. Müdür istemediği öğretmenlere düşük sicil notu verebilmek için sahte evrak düzenlemiştir. Düşük sicil notu verilen öğretmenlerin derslerine girmediği halde girmiş gibi belge hazırlayıp, hayali "ders teftiş raporu" düzenleyen müdürün bu usulsüzlüğü İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü tarafından hazırlanan ön inceleme raporu ile de ortaya konunca Torbalı Kaymakamlığı müdür hakkında "soruşturma izni" verir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen iki müfettişin iki ay boyunca yaptığı soruşturmanın sonucunda Müdür Atasever Kiraz Anadolu Lisesi'ne yine müdür olarak atanır. Müdür hakkında şikayetçi olan 8 sendikalı öğretmenden 6'sı ise İzmir'in çeşitli ilçelerindeki düz liselere sürgün edilirler. Eğitim Sen üyesi 6 öğretmen önümüzdeki günlerde sürgün kararnamelerinin kendilerine tebliğ edilmesi ile yeni bir yaşama başlayacaklar. Eğitim Sen, kış ortasında, evlerinden, ailelerinden, yıllardır emek verdikleri okullarından ayrılmak durumunda bırakılan, ortalama 17 yıllık eğitimcilik yaşamları bulunan öğretmenlere uygulanan bu sürgünlerin siyasi iktidarın kendi yandaşlarına yer açma çalışması olduğunu düşünüyor. Bölge İdare Mahkemesi'ne sürgünlerin durdurulması için itirazda bulunacak olan öğretmenler, bugün Sendika Genel Başkanı Alaattin Dinçer'in de katılımıyla Torbalı'da bir basın açıklaması yapacaklar.
SÜRGÜN EDİLEN ÖĞRETMENLER
Turan Horzum: Seferihisar
Bilgin İçme: Karaburun
Adnan Sertcan: Kiraz
Birgül Nalbantoğlu: Foça
Ali Rıza Hüsünbeyi: Torbalı
Nuran Koyuncu: Ayrancılar
Evrensel'i Takip Et