28 Mart 2005 22:00
Rice düğmeye basmıştı
GÜNÜN YAZILARI
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın koltuğa oturur oturmaz hedef gösterdiği ülkelerde hükümet karşıtı hareketler başlatılıyor. IMF politikalarını kabul etmeyen Beyaz Rusya'da muhaliflerin sokağa dökülmesinin ardından Zimbabve'de de hükümet karşıtı kampaya başlatıldı.
Afrika ülkesi Zimbabve'de seçimler öncesinde Orta Asya ülkelerinde gerçekleştirilen darbeler öncesinde yapılan türde haberler yapılmaya başlandı. ABD ve İngiliz gazeteleri de seçimleri şimdiden hileli ilan ederek Devlet Başkanı Robert Mugabe'nin devrilmesi gerektiğini belirttiler.
ABD Dışişleri Bakanı Rice, bakanlığa atanmasının ardından yaptığı ilk açıklamada Küba, Beyaz Rusya, Birmanya, Kuzey Kore ve İran'ın yanı sıra Zimbabve'yi de "yakın ABD dikkati gerektiren tiranlık merkezleri" olarak saymıştı. Mugabe hükümeti, özellikle yoksullara toprak dağıtmasından dolayı İngiliz ve Amerikan yönetiminin tepkisini çekiyor.
Ayaklanma çağrısı Muhalif isimlerden Başpiskopos Pius Ncube seçimlerden sonra Mugabe'nin ülkeden kovulmasını beklediklerini belirtti. Ncube "Umuyorum ki seçimlerin ardından halk sokaklara dökülerek başkanı kovacaktır" diyerek Ukrayna'daki ayaklanmanın kendileri için örnek olacağını söyledi. Ncube 'şiddet yanlısı olmadıklarını' sadece barışçıl eylemlere katılacaklarını da ileri sürerek hükümetin muhalif Demokratik Değişim Hareketi üyelerine yapılan gıda yardımını kestiğini de iddia etti. Demokratik Değişim Hareketi liderlerinden Morgan Tsvangirai da ülkenin yeni bir vizyona ihtiyacı olduğunu söyleyerek kendilerinin tüm sorunları çözme kapasitesine sahip olduklarını iddia etti. Tsvangirai pazar günü yapılan bir eylemde yaptığı konuşmada da "Sandığa gidin ve iş için, ekmek için oy verin sandığa gidin ve geleceğinizi seçin" dedi.
Batı basınından kampanya ABD ve İngiliz gazetelerinde de hükümet karşıtı haberler yapılıyor. İngiliz gazetesi The Guardian "Seçimlerin sonuçları ne olacak" başlığı ile verdiği haberinde, "Eğer ülkede olumlu gelişmeler görmek istiyorsak, Mugabe'nin partisi alaşağı olmalı" diye yazdı. Zimbabve'de yapılan 2000 genel seçimleri ve 2002 başkanlık seçimlerinin "çekişmeli" geçtiğini hatırlatan The Zim Observer gazetesi ise seçimleri, "Ülkedeki muhafeletin başını çeken Demokratik Değişim Hareketi (MDC), seçim çalışmalarının merkezine zorbalık ve baskıyı alarak, halkın isteklerine yakınlaşmayı başardı. Bu yüzden ülkenin Batılı devletler tarafından izole edildiğini söyleyen MDC, bu seçimlerde büyük oy oranına sahip olacaktır" şeklinde değerlendirdi. Amerika'da yayımlanan New York Times ise Zimbabve'deki seçimleri, "Toprakların tekrardan dağıtılması kime yarayacak?" başlığı ile vererek toprakların halka dağıtılmasından duyulan rahatsızlığı ifade etti.
Financial Times en sertleri Mugabe hükümetine en sert ve açık eleştiriyi yönelten İngiliz patronlarının sesi Financial Times oldu. Gazete seçimleri şimdiden hileli ilan ederek "Kimse Zimbabve'de yapılacak seçimlerin 'adil ya da temiz' olacağı iddialarına kanmasın" diye yazdı. Seçimlerin Batı ile ilişkiler açısından son derece kritik olduğunun belitildiği başyazıda Zimbabve'yi, Küba ve Kuzey Kore ile 'despotizmin' kaleleri arasında sayan Amerika gibi zengin ülkeler açısından Zimbabve'nin, Afrika'nın 'kötü yönetimlere' karşı durma konusundaki isteğinin denendiği yer olacağı yorumu da yapıldı.
Ayaklanma çağrısı Muhalif isimlerden Başpiskopos Pius Ncube seçimlerden sonra Mugabe'nin ülkeden kovulmasını beklediklerini belirtti. Ncube "Umuyorum ki seçimlerin ardından halk sokaklara dökülerek başkanı kovacaktır" diyerek Ukrayna'daki ayaklanmanın kendileri için örnek olacağını söyledi. Ncube 'şiddet yanlısı olmadıklarını' sadece barışçıl eylemlere katılacaklarını da ileri sürerek hükümetin muhalif Demokratik Değişim Hareketi üyelerine yapılan gıda yardımını kestiğini de iddia etti. Demokratik Değişim Hareketi liderlerinden Morgan Tsvangirai da ülkenin yeni bir vizyona ihtiyacı olduğunu söyleyerek kendilerinin tüm sorunları çözme kapasitesine sahip olduklarını iddia etti. Tsvangirai pazar günü yapılan bir eylemde yaptığı konuşmada da "Sandığa gidin ve iş için, ekmek için oy verin sandığa gidin ve geleceğinizi seçin" dedi.
Batı basınından kampanya ABD ve İngiliz gazetelerinde de hükümet karşıtı haberler yapılıyor. İngiliz gazetesi The Guardian "Seçimlerin sonuçları ne olacak" başlığı ile verdiği haberinde, "Eğer ülkede olumlu gelişmeler görmek istiyorsak, Mugabe'nin partisi alaşağı olmalı" diye yazdı. Zimbabve'de yapılan 2000 genel seçimleri ve 2002 başkanlık seçimlerinin "çekişmeli" geçtiğini hatırlatan The Zim Observer gazetesi ise seçimleri, "Ülkedeki muhafeletin başını çeken Demokratik Değişim Hareketi (MDC), seçim çalışmalarının merkezine zorbalık ve baskıyı alarak, halkın isteklerine yakınlaşmayı başardı. Bu yüzden ülkenin Batılı devletler tarafından izole edildiğini söyleyen MDC, bu seçimlerde büyük oy oranına sahip olacaktır" şeklinde değerlendirdi. Amerika'da yayımlanan New York Times ise Zimbabve'deki seçimleri, "Toprakların tekrardan dağıtılması kime yarayacak?" başlığı ile vererek toprakların halka dağıtılmasından duyulan rahatsızlığı ifade etti.
Financial Times en sertleri Mugabe hükümetine en sert ve açık eleştiriyi yönelten İngiliz patronlarının sesi Financial Times oldu. Gazete seçimleri şimdiden hileli ilan ederek "Kimse Zimbabve'de yapılacak seçimlerin 'adil ya da temiz' olacağı iddialarına kanmasın" diye yazdı. Seçimlerin Batı ile ilişkiler açısından son derece kritik olduğunun belitildiği başyazıda Zimbabve'yi, Küba ve Kuzey Kore ile 'despotizmin' kaleleri arasında sayan Amerika gibi zengin ülkeler açısından Zimbabve'nin, Afrika'nın 'kötü yönetimlere' karşı durma konusundaki isteğinin denendiği yer olacağı yorumu da yapıldı.
Evrensel'i Takip Et