8 Ekim 2004 21:00
Doğu Konferansı Türkiye Buluşması başladı
GÜNÜN YAZILARI
ABD'nin Irak'ı işgal etmesi üzerine ilk olarak 3 Nisan 2003'te bir araya gelerek işgal karşıtı ve anti emperyalist bir Doğu Konferansı toplama çalışmaları başlatan gazateci, aydın ve yazarlar, Konferans'ın 'Türkiye Buluşması'nı İstanbul'da başlattılar. 100'den fazla aydının çağrıldığı Buluşma'nın ilk gününde Konferans'ın amacı ve hazırlık çalışmalarının nasıl olması gerektiği tartışıldı. "Doğu nedir?, Doğu'nun mevcut durumu nedir?, Doğu ne yapmalıdır? ve Doğu hangi araçlarla alternatif üretebilir? konularında oluşturulan çalışma gruplarının toplantılarının ardından yarın bir basın toplantısı ile Türkiye Buluşması Sonuç Bildirgesi kamuoyuna açıklanacak. Doğu Konferansı'nın ise 2005 Eylül ayında toplanması hedefleniyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ve AKP Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz'ün de açılışta birer konuşma yaptığı toplantıda Girişim adına söz alan Mehmet Bekaroğlu, Doğu Konferansı çalışmalarını özetledi. Yazar Nihat Genç'in "ABD bombalarının düştüğü her yer Doğu'dur" sözlerini aktaran Bekaroğlu, Doğu'nun maddi manevi tüm zenginliklerinin yağmalandığı ve yok edildiğini vurgulayarak "Bu tehdite bir şekilde dur denmesi gerekiyor" dedi. Bekaroğlu, Konferans ile bölgede ortak bir iletişim ağı oluşturmanın, yayıncılar, edebiyatçılar ve akademisyenler arasında ortak çalışmalar yapılmasının da kanallarının açılabileceğini belirtti. 'Doğu konferansı'nın amacı, gerçekleştirilen çalışmalar ve gezilerin değerlendirilmesi' başlıklı ilk oturumda söz alan gazeteci-yazar Aydın Çubukçu, "Doğu konferansı'nın İstanbul Buluşması'nın açılışını yaparken önemle altını çizmek gerektiğini düşündüğüm bir kavram var. Doğu Konferansı bir taraftır. Bölgedeki sorunların çözümünde, bölge insanının geleceğini düşünmekte ve bunlar için bir çözüm aramak çabasında Doğu Konferansı taraftır. Ezilen halkların tarafındadır. Bir uzlaştırma, bir barış arayışı değildir" dedi. Bölgede istikrar, düzen ve gelecek duygusuna sahip insanların rahatça yaşayabileceği bir düzeni kurabilmenin ise, ancak bölgeye müdahale eden bütün güçlerin "tası tarağı toplayıp gitmesi ile olabileceğini" ifade eden Çubukçu, "Dolayısıyla Ortadoğu'ya ya da büyük ezilenler coğrafyasına herhangi bir biçimde sızmak isteyen emperyalistlerle aynı zeminde olmak, onlarla uzlaşarak iş yapmaya çalışmak Doğu Konferansı'nın meşrebi olamaz. 'Biz olmadan bir şey yapamazsınız' diyen küstahlığı gösteren cüretkarlığı daha başından reddettik. Konferans çaışmaları başladığından itibaren değişik kuruluşlar Amerikalılar, Avrupalılar bizimle farklı ilişkilere girmeye çalıştılar. Bunları reddettik." dedi. Çubukçu şöyle devam etti: "Sınırlarımız son derece net olmalıdır. Emperyalistlerle, bölgedeki despotik yönetimlerle ve uluslararası şirketlerin temsilcileri, durumunda olan büyük sermaye çevreleri ile asla her hangi bir temasımız olamazdı. Bunları yeniden hatırlamakta yarar var. " "Burada sizlere görüşlerimizi bizden öğrenesiniz de hemen kabul edesiniz diye değil tartışmak için çağırdık. Bu yüzden tartışılan konularda bu kadar net tariflerimiz yok" diyen Ömer Laçiner ise konuşmasında konferans çalışmalarının sorunlarına dikkat çekti. Özellikle finans konusunda sorun yaşandığını söyleyen Laçiner, bir başka sorunun ise Mısırlı aydınların konferansta 'komünist' dahi olsa İsrailli kimseyi istememeleri olarak iletti. Laçiner, Türkiye Buluşması'nda bu sorunlara çözüm getirilmesi gerekliliğini vurguladı. Yıldız Ramazanoğlu'nun da konferans çalışmalarının başlangıcı olan gezilerden aktarımlarda bulunduğu ilk oturumun ardından yapılan serbest tartışma oturumunda ise konferansın içeriğine ve kavramlara ilişkin tartışmalara devam edildi.
Evrensel'i Takip Et