6 Nisan 2003 21:00
Kitabın tapusu exlibris
Türkiye'de yeni tanınmaya başlayan bir sanat dalı olan exlibris, şimdi de Adana'da Taşmekan'da açılan bir sergi ile gündemde. Çukurova Üniversitesi Öğretim Görevilisi Ali Doğan'ın exlibris ve özgün baskıresim sergisi, son 10 yıldır bilinen bu sanat dalını izleyici ile buluşturuyor.
Exlibris, matbaanın henüz icat edilmediği dönemde ortaya çıkmış. Orijinal el yazması kitapların iç kapaklarına yapılan exlibrisler, kısa süre içinde kitaplar kadar önemli olmaya başlamış. Küçük boyutlu grafik çalışmalar olan exlibriste amaç, kitabın sahibini tanıtmak. Kitabın kartviziti, bir başka deyişle tapusudur. Kitabı ödünç alan kişiyi, kitabı geri getirmesi konusunda uyarır. Sözcük olarak, " ...'nın kitabı", "...'nın kütüphanesinden" anlamına gelir.
Exlibris, bir sanat dalı olarak da sanatçının kendini ifade edebileceği, işlevsel ama estetik değerler taşıyan küçük, sanatsal nesnelerdir. Taşmekan'daki exlibris sergisini açan Ali Doğan ile exlibris ve Türkiye'deki yeri üzerine görüştük.
Exlibrisin tarihi çok eski olmasına karşın, Türkiye'de fazla bilinmemesinin nedeni nedir?
Exlibris, Türkiye'de tam anlamıyla son 10 yıldan beri biliniyor. Ama araştırdığımızda Milli Kütüphane'de bulunan birkaç kitapta veya bazı kişisel kitaplıklarda exlibrise rastlamak mümkün. Exlibrisin günümüzde yaygınlaşmasının nedenlerinden biri, bu işe en çok emeği geçen kişilerin başında gelen Ankara Exlibris Derneği Başkanı Hasip Pektaş'ın çabalarıdır. Bende, sayın Hasip Pektaş ile tanıştıkdan sonra exlibris sanatına ilgim arttı ve çalışmaya başladım.
Sorunuza dönersek, Türkiye'de zaten sanata olan ilgi az, özellikle plastik sanatlara olan ilgi yok denecek kadar az. Ama basının tanıtımını yaptığı bir film ya da çok satan bir kitap, büyük ilgi toplayabiliyor. Ama yazılı ve görsel basının tanıtımını, duyurusunu yapmadığı sanat dallarına, özellikle plastik sanatlara izleyici açısından da ilgi çok az oluyor.
Exlibris ile ilgili kaç dernek var? Ne gibi çalışmalar yapıyorlar?
Ülkemizde exlibris ile ilgili olarak en ciddi çalışmaları Ankara Exlibris Derneği yapıyor. Bir de İstanbul Exlibris Akademisi var. Bu dernekler, exlibris ve özgün baskıresim alanlarında çeşitli yarışmalar, sergiler, söyleşiler gibi etkinlikler düzenliyorlar. Az öncede söylediğim gibi, çok az bilinen exlibrisi Türkiye'de tanıtmaya, yaygılaştırmaya çalışıyorlar. Örneğin, Ankara Exlibris Derneği dünyanın en geniş katılımlı uluslararası exlibris yarışmalarından birini gerçekleştirmek üzere. Exlibris, özellikle Avrupa'da bilinen bir sanat. Bu alanda birçok sergi ve yarışma düzenleniyor. Böylece birçok ülkeden farklı sanatçıların exlibris çalışmalarını bir katalogda görebiliyorsunuz.
Serginizde özellikle göz imgesinin ağırlıkta olduğunu gözlemliyoruz. Bunun özel bir anlamı var mı?
İnsan yüzlerini çok önemsiyorum. Buradaki sergide daha çok yüzler ve gözler öne çıkıyor. Bir çalışmada birden fazla göz imgesinin bulunması, bir başka deyişle birim tekrarının anlamını belki de şöyle açıklayabiliriz. Sağır bir çağda yaşıyoruz. Belki bir şeyi birden çok kez söylemek gerekiyor. Dikkat edersiniz gözlerde farklı ifadeler var. Hepsi bir şeyleri ifade ediyor. Bir öğrencim bana çizdiğim gözlerle ilgili bir şey söylemişti. Çalışmalarınızdaki gözlerde "Doğulu" insanların gözlerindeki ifadeyi görüyorum diye.
Sürekli farklı konularda resimler yapmıyorum. Genelde dizi resimler çalışıyorum. Bugüne kadar "İzler", "Kurşuna Dizilenler" ve "Gören Göz İçin" adlı dizi resimleri gerçekleştirdim. Benim yaşamımda "Gören Göz İçin" resimlerinin önemi çok büyük.
Exlibrisin yaşayan kişilerin adına yapıldığını söylediniz. Oysa Nâzım Hikmet exlibrisleri de serginizde yer alıyor.
Normalde exlibris mutlaka yaşayan birileri için hazırlanır. Eğer hayatta olmayan biri için yapılacaksa, o isimle birlikte yaşayan birinin isminin de çalışmada olması gerekir. Geçen yıl bildiğiniz gibi UNESCO tarafından Nâzım Hikmet Yılı ilan edilmişti. Bu nedenle İstanbul'da "Nâzım Hikmet 1902-2002" adlı uluslararası bir exlibris yarışması düzenlendi. Yani bir anlamda Nâzım'ın yüzüncü yılı anısına. Ben de Nâzım Hikmet için üç tane exlibris hazırladım. Nâzım Hikmet için hazırladığım exlibrislerden "Mavi Gözlü Dev" adlı şiirinden esinlenerek yapmış olduğum çalışma üçüncülük ödülüne değer görüldü.
Serginizde de savaşı anlatan bir özgün baskıresim görüyoruz. Sanatçının yaşadığı dönemdeki gelişmeleri eserlerinde işlemesi gerekir mi?
Söz konusu çalışma, İspanyol bir ressam olan Francisco De Goya'nın iç savaşı anlatan "Kurşuna Dizilenler" adlı yapıtında uyarlama bir gravür. Francisco De Goya bir saray ressamıdır. Francisco De Goya sürekli kraliyet ailesinin resimlerini yapmıştır. Saray tarafından da çok beğenilen birisidir. Aynı zamanda da iç savaş sırasında yurtsever İspanyolların, işgalci Fransızlar tarafından öldürülüşünü anlatan resimler yapmıştır.
Günümüzde Goya'yı, saray resimlerinden çok savaşın acımasızlığını anlatan "Kurşuna Dizilenler" adlı yapıtıyla tanırız. Burada, tanık sanatçı modeli üzerinde durmak gerekir. Ben sanatçının yaşadığı çağdan sorumlu olduğunu düşünüyorum. Amerikanın haksız işgali ve saldırısıyla savaşın acımasızlığını bir kez daha yüreklerimizde hissettik. Burada, Irak halkına özgürlük getirme vaadiyle Amerikanın başlattığı petrol savaşını, Amerika'yı, İngiltere'yi ve destekçilerini kınıyorum.
Evrensel'i Takip Et