8 Mart 2003 22:00
Islaksan yağmurdan niye korkasın ki?..
Tarihte birçok uygarlığa başkentlik yapan, Binbir Gece Masalları'na kaynaklık eden Bağdat'ın görkemli günlerine yönelik söylenen eski bir söz, "Bağdatlılar öldüklerinde, bu, bir cenneti bırakıp diğerine gitmek gibidir" der. Irak'ın başkenti olan Bağdat'ın bu günlerde, iki savaş ve yıllardır süren ambargodan sonra pek az "cennete" benzediği ve en kötü günlerin de önünde olabileceği biliniyor.
Bağdat'ta halkla yapılan bire bir görüşmelerde "geçmişin yaralarının Arap kaderciliğinin arkasına iyi gizlendiğinin" görüldüğü, ancak bu durumun "5 milyonluk bu kentin, savaş durumunda alacağı büyük yaranın gizlenmesine olanak sağlayamayacağına" dikkat çekiliyor.
Bugünlerde Bağdat'ta en sık söylenen sözün "Eğer, zaten ıslaksanız, yağmurdan neden korkacaksınız?" olduğu belirtilirken, AP'nin Bağdat'tan geçtiği haberde, Bağdatlıların, çoğu Iraklı gibi dışarıdan insanlarla endişelerini ve olası savaşa ilişkin kaygılarını paylaşmakta çekingen olduğu kaydedildi. Haberde, Bağdatlıların konuşmaya başladıklarında da genellikle, biraz gururla, askeri çatışmaların, ambargoların yol açtığı yoksulluk, karneyle gıda alımı ve sıkıntısı ile yetersiz hizmetler gibi sorunlarla nasıl baş etmeye çalıştıklarını anlattıkları belirtildi.
Bağdat, 1980-1988 arası 8 yıl süren İran-Irak savaşından sonra 1991'deki Körfez Savaşı sırasında 6 hafta süren yoğun bombardımanda harap oldu. Irak yönetimin Körfez Savaşı'ndan sonra kenti yeniden inşa çalışmalarının ardından hâlâ, kentin gördüğü yıkımın bazı işaretleri duruyor.
Uygarlıkların başkenti Bağdat'ın bulunduğu bölgede tarihte birçok uygarlığın başkenti kuruldu. Akad kralı Şarrukin'in (Sargon) MÖ 3. binyıl ortalarında kurduğu ilk başkent Agade'nin, modern Bağdat kenti çevresinde yer aldığı sanılıyor. I. Selevkos'un (MÖ 312-281) Dicle kenarında kurduğu başkentin de Bağdat'ın 30 kilometre güneydoğusunda yer aldığı biliniyor. Bağdat, sonradan modern Bağdat'a dönüşecek ilk başkent olarak da Abbasi döneminde İS 762'de kuruldu. Osmanlılar, kenti 1534'te aldıktan sonra 1623'teki İran şahının geçici işgalinin ardından 1638'de kente yeniden döndüler. İran bu durumu Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) ile tanıdı. İngiliz kuvvetlerince 1917'de işgal edilen Bağdat, 1921'de kurulan bağımsız Irak krallığının başkenti oldu. Bu durum da Türkiye tarafından Lozan Antlaşması (1923) ile resmen tanındı. Bağdat, krallığın askeri darbeyle 1958'de yıkılmasından sonra kurulan Irak Cumhuriyeti'nin başkenti oldu. Kent, Dicle'nin iki yakası ile Fırat'ın doğu yakasındaki engebesiz taşkın ovaları içine alıyor. Bağdat'ın toprağının çok büyük bölümü sulama alanında. Modern Bağdat, her türlü mimari ürünün sergilendiği kente dönüşürken, İkinci Dünya Savaşı ertesinde de büyük artış gösteren petrol gelirlerinin etkisini gördü ve sanayi birimlerinin çoğu burada kuruldu. Iraklı ressam İssam El İzavi, Bağdat'ı anlatırken, "Burası, rüyalar kenti, sadece bina yığını değil. Yeşillikle ve hurma ağaçlarıyla dolu, geçmişin ve modernliğin harmanlandığı bir kent" ifadelerini kullanıyor.
Uygarlıkların başkenti Bağdat'ın bulunduğu bölgede tarihte birçok uygarlığın başkenti kuruldu. Akad kralı Şarrukin'in (Sargon) MÖ 3. binyıl ortalarında kurduğu ilk başkent Agade'nin, modern Bağdat kenti çevresinde yer aldığı sanılıyor. I. Selevkos'un (MÖ 312-281) Dicle kenarında kurduğu başkentin de Bağdat'ın 30 kilometre güneydoğusunda yer aldığı biliniyor. Bağdat, sonradan modern Bağdat'a dönüşecek ilk başkent olarak da Abbasi döneminde İS 762'de kuruldu. Osmanlılar, kenti 1534'te aldıktan sonra 1623'teki İran şahının geçici işgalinin ardından 1638'de kente yeniden döndüler. İran bu durumu Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) ile tanıdı. İngiliz kuvvetlerince 1917'de işgal edilen Bağdat, 1921'de kurulan bağımsız Irak krallığının başkenti oldu. Bu durum da Türkiye tarafından Lozan Antlaşması (1923) ile resmen tanındı. Bağdat, krallığın askeri darbeyle 1958'de yıkılmasından sonra kurulan Irak Cumhuriyeti'nin başkenti oldu. Kent, Dicle'nin iki yakası ile Fırat'ın doğu yakasındaki engebesiz taşkın ovaları içine alıyor. Bağdat'ın toprağının çok büyük bölümü sulama alanında. Modern Bağdat, her türlü mimari ürünün sergilendiği kente dönüşürken, İkinci Dünya Savaşı ertesinde de büyük artış gösteren petrol gelirlerinin etkisini gördü ve sanayi birimlerinin çoğu burada kuruldu. Iraklı ressam İssam El İzavi, Bağdat'ı anlatırken, "Burası, rüyalar kenti, sadece bina yığını değil. Yeşillikle ve hurma ağaçlarıyla dolu, geçmişin ve modernliğin harmanlandığı bir kent" ifadelerini kullanıyor.
Evrensel'i Takip Et