10 Mayıs 2015 05:02

Arkamızda karanlık, önümüz aydınlık

Paylaş

Erdal İMREK

Mel Gibson’un meşhur Braveheart (Cesur Yürek) filminde bir sahne vardı. Unutulmaz. İşgalci İngilizlerin devasa ordusuna karşı savaşmak üzere bir araya gelen İskoçlar, William Wallace’ın at üstünde “Burada zorbalığa meydan okuyan ülkemin büyük ordusunu görüyorum” sözlerini sarf ettiği etkileyici konuşmadan sonra cesaretini toplar ve savaşmaya karar verir. Bir süre sonra ön sıradaki İskoçlar arkalarını dönüp, eteklerini kaldırarak görkemli İngiliz ordusuna popolarını gösterir. Koskaca İngiliz Krallığı’nı temsil eden komutanın yüzün aldığı ifade görülmeye değerdir. 

İşte Tayyip Erdoğan’ın Mardin, Ahmet Davutoğlu’nun Muş ve Bitlis ziyaretlerinde halk onlara arkasını dönüp protesto edince, o sahne geldi aklıma. Bizim Cumhurbaşkanının namı ‘Uzun’dur, bilinir. Bakınız çok enteresan; İskoç toprakalarını 1280’de işgal eden ve bahsettiğimiz o sahnede İskoçların poposunu açıp, işgalciyle dalga geçmesine sebep zulmün mimarı Kral Edward’dır. Namı diğer; Uzun Bacaklı Edward. Neyse bunlar hep enteresan şeyler işte. 

DEVLETİN PARTİSİNE ‘SIRT DÖNME’ MESELESİ

Kürt bölgesinde AKP’ye protesto yeni bir şey değil elbet. Cumhuriyet kuruldu kurulalı her bir hükümete canıyla, kanıyla direnen, en son cumhuriyetin bu hükümetini masaya oturtan Kürtler, öncesi bir yana çözüm sürecinden bu yana da AKP’yi protesto etti, ediyor. Ama bu devlet erkanı geçerken, ‘sırt dönme’ meselesi çok konuşuldu. Konuşulsun. AKP adına seçim çalışması sürdüren, elindeki makasla oradan oraya koşturup kurdele kesen Tayyip Erdoğan, 12 yılının en sönük mitinglerini gerçekleştiriyor bu sırt dönmeli protestolar eşliğinde. Kürt illerinde düşüşe geçtiğini bilmeyen yok. AKP’nin (Cumhurbaşkanının mitingleri de bu kapsamda) Siirt, Batman, Diyarbakır, Mardin’de yaptığı sönük, hiç kimsede heyecan yaratmayan, dağın taşın polisle doldurulduğu mitinglerdeki bu ‘sırt dönmeler’ AKP’nin ‘devletin partisi’ olarak iyiden iyiye kodlandığına, dışlanmaya başlandığına dair göstergeler. Kimi sırtını dönüyor, kimi artık o mitinge gitmiyor. Sadece sırt dönme eylemi değil, Kürtlerin bu sıra bir diğer popüler eylemi de sokağa AKP’li aday girince alarmları çaldırıp “hırsız var” diye bağırmak.

O GÖRDÜĞÜN SADECE ZATEN HİÇ AKP’Lİ OLMAMIŞ KÜRDÜN SIRTI DEĞİL!

Çözüm sürecindeki tutumu, Kürt hareketine hakarete varan söylemleri, Kobanê sürecinde IŞİD’e verdiği açık destek, elinde patlayan ‘Kobanê düştü düşecek’ sözlerinden sonra zaten baş gösteren kopuştan sonra gelinen noktadır bu. ‘Kürt sorunu vardır ve benim de sorunumdur’ dedikten sonra Diyarbakır’da ciddi kalabalıklar toplayan Erdoğan, onca Kürdün yüzüne baka baka ‘Kürt sorunu yoktur’a yeniden sarılmasından sonra Kürtten kucak değil, sırt görüyor. Sadece hiçbir zaman AKP’li olmamış Kürdün sırtı değildir ama o gördüğü. Düne kadar ona inanan Kürdün de sırtıdır. Bu yüzden bunca kin, öfke. Öte yandan ne güzel manzaradır o; devletin partisi ve onun temsilcisi yoldan geçerken ona sırtını çevirenlerin, yüzünü döndüğü yerde ‘Yeni Yaşam’ diyen rengarenk HDP. 
Kürtlerin böyle sırt dönüp, ‘biz görmeden geç git’ dediği Tayyip Erdoğan, seçim kampanyası boyunca, ‘Diyaneti kapatacaklar, bunlar zerdüşt, bunların dinle işi yok, Kürt sorunu yok, başkanlık sistemi ne güzel şey...’ falan diyor. O tanıdık ayrımcı, kışkırtıcı dil. Başka inanç ve mezhepleri aşağılama, yuhalatma. Elinde Kur’an-ı Kerim sallayıp, tesisat açmalar falan. Yine o bildik tahammülsüzlüğüyle Batman’da kadro isteyen taşeron işçilere mesela; “Nankörlük yapmayın” diyor. Sırtını dönmesin de ne yapsın insan. 

‘AHMET DAVUTOĞLU OLAN BAŞBAKAN’ VAR BİR DE...

Tayyip Erdoğan bildiğimiz gibi. Memleketin hem muhtarı, hem başbakanı, hem cumhurbaşkanı olarak gezip duruyor, hiç susmuyor. Bu seçimde ama Selahattin Demirtaş’ın deyimiyle ‘Ahmet Davutoğlu olan başbakan’ da sahnede. ‘Hayııır’ duymak istediği yerde ‘Eveeet’ cevabı aldığı renksiz, sıkıcı, ruhsuz konuşmalarla örülü mitingler yapıyor. ‘Diyanete, İmam Hatip’e düşman bunlar’ diyor o da. Herkes iyi hatip olacak diye bir şey yok tabi. İşi işleri götürüp, Kürde Ermeni düşmanlığı propaganda ettiği Bitlis mitinginde, ‘Bitlis Ermeni zulmünden çok çekti’ diyor. ‘Derin Stratejiler’in yazarının konuşmaları pek derin değil. Öte yandan dayanaksız ve tutarsız. Davutoğlu’ya Bitlis ve Muş’ta sırtını dönenler bilir AKP’nin Kobanê’ye dair gerçek hislerini. Ama işte kalkıp, “Kobani’de dökülen her Kürt kanı, benim kanımdır” diyebiliyor. 

DEMİRTAŞ, ‘SİZ İKİNİZ BEN TEK’ DİYOR

İkisi de neredeyse bütün seçim çalışmasını sadece Kürt illerinde değil, batıda da Selahattin Demirtaş’a ve HDP’ye yüklenmek, ona cevap vermek üzerine kurmuş. Ama Selahattin Demirtaş da fena hani, her seferinde pişman ediyor ikisini de. Her iki ‘başbakanın da sinirlerine dokunan ‘Diyanet’ meselesinde ilk raunt, Diyanete milyonluk Mercedes için ‘iade edecğiz’ açıklaması yaptıran Demirtaş’ın. Davutoğlu, ‘Ona Selahattin demeyeceğim’ diyor, Selahattin Demirtaş, ‘3 gündür uyuyamıyoruz. Oysa biz bütün seçim stratejimizi Ahmet Davutoğlu’nun bana Selahattin demesi üzerine kurmuştuk’ diye memlekete eğlence çıkarıyor. ‘Başbakanın eleştirilerine ne diyorsunuz’ sorusuna, ‘Hangi Başbakan Davutoğlu olan mı’ diyerek kahkaha attırıyor cem i cümlemize. Halkın karanlığa sırt çevirip yüzünü döndüğü yer yani; keyifli, umutlu işte. 

Yazının başında bir sahnesini hatırlattığımız film vardı ya; İskoçların, ‘Uzun Bacaklı’ Edward’a karşı mücadelesi o filmde zaferle sonuçlanamadı. Ama kimse ‘Sonunda İngilizler, İskoçları yeniyor’ diye anlatmaz o filmi...

ÖNCEKİ HABER

Soma kötü huylu kapitalizmin işi miydi?

SONRAKİ HABER

Masum olan madencinin ekmek davası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...