10 Mayıs 2015 04:25

Eriyorum gitgide, elveda her ümide…

Paylaş

Uğur BİRYOL

Pop çağının ateşi altında yanıp tutuşan ama niteliksiz eserlerin gün be gün rafları doldurup boşalttığı bir dönemde, gizli gizli baş tacı edilen ama gündelik hayatta burun kıvrılan, kel ölür sırma saçlı olur misali yerlere göklere de sığdırılamayan üstelik arabeskin postmodern hallerini dinleyiciye sunmak maharet ister ilaveten cesaret de…İşte grup bunu yapmaya gayret ediyor, üstelik de bunu en iyisi biziz, bizden iyisi yok havasında yapmıyor. Bu bir deneme, mahpuslarda duvara atılan çentikler gibi… Hayatın keşmekeşliğinin içerisinde var olma çabası gösteren kent insanının mücadelesinin bir tezahürü gibi…

HER ŞEY BİZE YABANCI...

Barbaros Akbulut’un sözlerini yazdığı Sessiz Ünsüzler’le başlıyor Gurbet: Kayıp ilanlarındaki çocuğun masumiyeti, idam sehpasında ölümü bekleyen mahkûmun çaresizliğiydi hayatımız…” Hakikaten de öyle, bu kadim toprakların çıkmaz sokaklarında ömrünü törpüleyen milyonlarca hatta milyarlarca insanı gibi debelenip durmaktan öte ne yapıyoruz ki… Kendimize çıkış yolları arayıp, yine bildiğimiz hayatın içinde eriyip, tükenmekten. Şarkılar bir nebze yoldaşımız oluyor bu uzun yolculukta, bir nebze soluk oluyor, sessizliğimize ses oluyor dağlarda…Akbulut’un dediği gibi Gurbet’te: “ Aşılmaz kara dağlar arkasındayım, hep yalnız kulların kollarındayım, sensiz günlerin en acı sonundayım,, ölmek istiyorum, kimin umurundayım…” Evet, belki de hepimiz kimsenin kimse de hepimizin umurunda değiliz. Yaptığımız hiçbir şeyin anlamı da yok. Çok mu karamsarız yoksa hayat için? Mutsuzlukta bir mutluluk yok mu ya da tam tersi? Doktorlar derdimize çare olamaz mı: “ Aşk yarasıdır bu ilaç kapatmaz, verdiğin teselli beni avutmaz, dermanı yardadır sende bulunmaz, boşuna benimle uğraşma doktor…” Doktorlar aşkın derdine derman olamaz belli ki, olmasın da. Belki de aşk böyle daha güzeldir, acısıyla. Bir dramdır artık çünkü yaşam: “ Gittin kal diyemedim, işte o gün de durdu kalbim…” O kader buraya gelsin mi peki? Gelirse dertler çözülür mü bilinmez ama belki aşkımızı bize geri verir… Sanki bir hiçiz gibi davranmasın hayat ama değiliz, o kadar da : “Çölde bir damla su arıyorum, bu muydu yaşamak bilmiyorum, gücüm yok kapılar kapandı, artık bu cezayı çekmiyorum…”
Böyle gider hayat gailesi; İstanbul Arabesque Project’in şarkıları damardan sözlerle, bazen geçmişe selam da yollayarak belli bir hattan ilerliyor. Beklentinizi yüksek tutmazsanız, melodik ritimlerin dünyasındaki sözlerin ahengiyle, kendi iç dünyanıza bir sorgulama yolculuğu yapabilirsiniz. Gurbet’i dinlerken Hümeyra’ya da bir selam vermeyi unutmayalım: “ Ne arzum ne emelim, yaralanmış bir elim, ben gurbette değilim, gurbet benim içimde…” 

ubiryol@gmail.com
Gurbet/İstanbul Arabesque Project/EMI

ÖNCEKİ HABER

#KampArmen

SONRAKİ HABER

20. yılında Cartel: 1 numara, en büyük!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...