26 Mart 2015 13:57

Yemen yine bölünme yolunda...

Türkiye’yi de etkilemek üzere bölgedeki Amerikan pozisyonu, bu harekatla ilginç bir görüntü almıştır. ABD, nükleer görüşmelerle bağlı olarak tutumunu yumuşattığı İran’la Irak’ta IŞİD’e karşı aynı saftadır.

Paylaş

Mustafa YALÇINER

Kuzey’in İran destekli Şii Husilerine dayanan Ensarullah Hareketi, bir yıldır atak halindeydi ve eylülden bu yana hem başkent Sana dahil Yemen’i hem de yönetimi ele geçirmekteydi.
En son Kızıldeniz kıyısındaki ülkenin üçüncü büyük kenti Taiz’i ve “Güney’in başkenti” Aden’in “kapısı” Lahiç’i aldılar. “Kapı” olmasının yanında, Lahiç hemen yakında eskiden Amerikalıların üslendikleri el Anad askeri üssüne ev sahipliği yapıyordu ve o da ele geçirildi. Ele geçirilenlerin arasında istifa edip ardından istifasını geri alarak üslendiği Aden’den Husilere karşı savaş açan Eski/Yeni Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’nin Savunma Bakanı Mahmud el Subeyhi de vardı. Subeyhi, Hadi’nin istifasının ardından Husilerin kontrolünde kurulan “Güvenlik Konseyi”nde yer almış, sonra istifasını geri alan Hadi’yle birlikte yeniden karşı safa geçmişti. İki gün önce yardımcısıyla birlikte ele geçirildiği Lahiz’ten Sana’ya götürüldü.
Gelişmeler, Körfez ülkelerinin başvurusuyla BM Güvenlik Konseyine götürülmüş ve burada Yemen’e müdahale konusu görüşülmüş, ancak sonuç alınamamıştı. İlerleyen Husilerin arkasında İran, onun da arkasında Rusya bulunuyordu ve bu ülke de BMGK üyesiydi. Bu nedenle, tıpkı Suriye’ye müdahale gibi, Yemen’e müdahale de kilitlenip sonuçsuz kaldı.
BM hareketsiz kalmıştı, ancak bu onun aşılamayacağı anlamına gelmiyordu. Saddam Irak’ına yönelik harekatta olduğu gibi, Yemen “harekatı” da BM kararı olmadan başladı. Amerika lojistik, istihbari ve siyasal-stratejik destek veriyor; Suudiler koordinasyonunda, Muhtemel ABD’ye benzer bir pozisyon almış olan Türkiye ve İsrail’i de katarsak, aralarında Mısır’ın da olduğu -10’u Arap- 12 ülke saldırıyordu.
Çarşamba akşamından başlayarak perşembe sabahına kadar 150 Suudi ve 5’er, 10’ar diğer ülke uçağı Sana dahil Husilerin kontrolündeki mevzileri bombaladılar ve ardından askeri harekat başlattılar.
Türkiye’yi de etkilemek üzere bölgedeki Amerikan pozisyonu, bu harekatla ilginç bir görüntü almıştır. ABD, nükleer görüşmelerle bağlı olarak tutumunu yumuşattığı İran’la Irak’ta IŞİD’e karşı aynı saftadır. Tikrit, Ramadi ve Felluce’de koordineli operasyon düzenlemektedirler. Yemen’deyse karşı saflardadırlar. Bu, bir ölçüde, Husiler ve onları destekleyen Eski Başkan Abdullah Salih, karşıda yeni Başkan Hadi, Müslüman Kardeş İslahat Hareketi, Güney’in bağımsızlıkçılarıyla el-Kaideyle Yemen’in Suriye’den de kaotik iç savaşıyla bağlantılıdır. Bir ölçüde de Suudiler-Mısır-Türkiye Sünniciliğiyle İran Şiiliğinin karşı karşıya oluşu koşullarının kaçınılmazlığıdır.
Peki, işin sonu nereye varır? Bölünme, Suriye’den daha fazlası olan bir “kader”dir ki, “halk demokrasi”li Güney ve “Cumhuriyet” Kuzeyiyle geçmişi, üstelik daha da kuzeydeki Ukrayna’nın ortaya koymakta olduğu örneği de vardır. Ne İran’la Suudiler-Mısır-Türkiye açısından yakın bir kapışma beklenebilir ne de ABD ile Rusya arasında.

ÖNCEKİ HABER

Hüsnü Mahalli: Sıra Türkiye'ye gelecek

SONRAKİ HABER

İşçiye karşı, AKP'li belediyenin avukatı CHP!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...