30 Ocak 2015 01:11

‘Sandığı değil sokağı önemsiyoruz’

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ile seçimleri konuştuk. Halkevleri’nin neden Birleşik Haziran Hareketi içerisinde yer almadığını da anlatan Ersoy, önceliklerinin sandık değil sokak olduğunu ifade etti.

Paylaş

Faruk AYYILDIZ

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ile seçimleri konuştuk. Halkevleri’nin neden Birleşik Haziran Hareketi içerisinde yer almadığını da anlatan Ersoy, önceliklerinin sandık değil sokak olduğunu ifade etti.

Halkevleri, Türkiye’nin nasıl bir ortamda seçime gittiğini düşünüyor? 
Sermaye çıkarları doğrultusunda kentleri, doğayı ve emeği neoliberal stratejiyle yağmaya tabi tutan; bunun siyasal karşılığı olarak gerici, faşist bir rejimi kurumsallaştıran ve Ortadoğu’da emperyalizmin yeniden sömürgeleştirme savaşına aktif taşeronluk hevesinden vazgeçmeyen bir AKP iktidarı var. Bahsedilen siyasetlerin tamamında ciddi krizlerle karşı karşıya kalan iktidar, toplumun tüm kesimlerinin geleceğini tehdit eden bir kriz yönetimi siyaseti izliyor. 

Dış politikadaki iflas herkesin malumu; ekonomide büyüme masalları yerini durgunluğa, işsizlik artışına bırakıyor; “çözüm süreci” oyalaması artık çatışma gerçeğinin üstünü örtmede işe yaramıyor. 
İşte bu koşullar Erdoğan’ı ve avanesini kimi zaman akıl dışı argümanlarla İslamcı, Osmanlıcı, mezhepçi bir propaganda eşliğinde faşizme sarılmaya zorluyor.

İktidarları ellerinden gittiklerinde her şeyin tepetaklak olacağının en çok onlar farkında. Bir yanda “Yeni Türkiye” hayalleri var, diğer yanda halka karşı işlenmiş suçlarla dolu bir sicil, savaş suçları, yolsuzluk, hırsızlık ve katliam dosyaları onları bekliyor.

Öte yandan Haziran isyanında kanıtlandığı üzere, halkın direnme eğilimleri oldukça güçlenmiş ve halkı siyasetin öznesi kılan bir başka siyaset yapma yolu olarak sokak kendisini ispat etmiştir. AKP iktidarının yenilgiyi tattığı sokak, iktidarın krizini gerici bir krizden devrimci bir krize dönüştürebilecek temel müdahale kanalıdır.

SİYASİ ÖNCELİĞİMİZ SANDIK DEĞİL

Halkevleri olarak seçimlere dair bir rota belirlediniz mi?
Biz, seçim sürecinde AKP’nin yağma, talan ve sömürü siyasetini, kadın düşmanı politikalarını, gerici politikalarını tersine çevirmek hedefiyle hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu aynı zamanda seçim sonrası oluşacak tabloda sokağın güçlendirilmesi açısından önemlidir.  Halkevleri olarak siyasi önceliğimiz hiçbir zaman sandık eksenli politikalar olmamıştır. Seçim dönemlerini ve bu dönemlerde çıkan olanakları halkın hakları mücadelesinin geliştirilmesi ve büyütülmesi önceliğiyle değerlendiririz. Seçimler, halkta sandık yoluyla sorunlarının çözülebileceği beklentisini arttırıyor. Bu seçimde de benzer bir duygu hakim olacak; bizim en temel yaklaşımımız temsil siyasetinin yetersizliğinin ve halkı edilgenleştirmesinin önüne geçebileceğini düşündüğümüz hak mücadelelerini ve halkın doğrudan eylemini seçenek olarak gündemde tutmaktır.
Sandık tavrımıza dair yetkili kurullarımızda değerlendirdikten sonra karar vereceğiz.

‘BİRLİKTELİĞE HAZİRAN DEYİNCE ÖNCÜ OLUNMUYOR’

Halkevleri’nin Birleşik Haziran Hareketi içerisinde olmaması da tartışılıyor,  Halkevleri neden BHH içerisinde değil? 
Halkevleri olarak solun birliğini, birlikte mücadelesini çok önemsediğimizi söylemeye bile gerek yok aslında. Sadece yakın tarihe bakarak bile Halkevlerinin bu konuda aldığı inisiyatifler görülebilir; 2010 referandumunda EMEP, ÖDP, TKP ile 2013 ilkbaharında “Kürt sorununda toplumsal ve demokratik çözüm” başlığında batıdaki toplumsal muhalefet güçleriyle bir araya gelişimizde, 2009 ve 2014 yerel seçimlerinde ortak adaylar çıkartılmasında… Bu birkaç örnekten de görülebileceği gibi bizler açısından solun birlikteliği halkın ortak çıkarlarını sağlamayı hedefliyorsa değerlidir. Solcuları basitçe bir araya getirmek, yan yana oturtmak halkın dertlerini çözmek için yeterli olmuyor. Devrimcilerin halkın çıkarından başka bir çıkarı olmamalıdır. 

Bununla birlikte sol birlikler gerek oluşumunda, gerek bileşiminde gerekse de hedeflerinde bazı hassasiyetleri, bazı temel etik prensipleri barındırmak zorundadır. Türkiye sol tarihi birleşmelerden çok parçalanmaların, ayrışmaların tarihidir, aynı zamanda. 

Özgürlük ve Dayanışma Partisinin “Türkiye’de genel siyasal süreç ve muhalefet” üzerine tartışmak üzere solun çeşitli kesimlerinden kişiler ve aydınların çağrılı olduğu toplantıya katıldık ve bizim için önemli olan mücadele anlayışını, tarzını ve etik prensipleri dile getirdik. Neoliberalizme karşı halkın hak mücadelelerini örgütlemeyi temel hat olarak önümüze koymamız gerektiğini ancak bu şekilde isyanla olumlu bir etkileşim içine girebileceğini, asıl birliğin bu dönemin mücadele dinamiklerini birleştirecek devrimci politik çizginin sokakta üretilmesi yoluyla sağlanacağını söyledik. Ayrıca halk hareketlerinin önüne hedef olarak sandığın konulmasını asla doğru bulmuyoruz. Kurulan birlikteliğin adına ‘Haziran’ eklenerek isyanın temsilcisi olunamıyor ne yazık ki. 

Bizler sosyalistlerin gerçek birliğinin (masa başından ziyade) mücadele içinde gerçekleşeceğine inanan bir tarihsel mirastan geliyoruz. O tarihsel miras; “Devrimcilerin birliği devrimci eylemin birliğinden geçer” diyor. Bu nedenle mücadele içinde birliğe, birlikte mücadeleye evet diyoruz. 

SEÇİMLERİN SONRASINI KAPSAYAN MÜCADELE PROGRAMI

HDP, BHH, CHP ve diğer güçleri de kapsayacak bir ittifak cephesi çağrıları da var. Siz bu çağrılara dair neler düşünüyorsunuz? Siz bunu mümkün görüyor musunuz? Ek olarak CHP olmasa dahi HDP - BHH ittifakı da tartışılan konular arasında. Siz ne düşünüyorsunuz?
Kurulacak şey gerçekte bir demokrasi cephesi olacaksa yani demokratik bir mücadele programı olacaksa, olumsuz bakmamız mümkün değil. Ancak sanırım bu formülasyonlardan kasıt seçimlere ortak listelerle girilmesi ki böylesi bir cephe ile bir seçim ittifakı kategorik olarak farklı. Bahsi geçen aktörlerin siyasi yapıları ve programları alternatif bir iktidar mücadelesi verilmesini olanaksız kılıyor. Ancak buna rağmen parlamentoda AKP’yi sayısal olarak geriletme amacıyla oluşturulabilecek bir zemin mevcut. Kabul etmek gerekir ki yüzde 10 barajının sürmesi bu ittifak projelerini tetikleyen en önemli etken. 

CHP’nin neoliberalizm ve sağa açılma konularında durumu en hafif deyimle “iç açıcı değil”. Ayrıca solu seçimlerde çeşitli kombinasyonlarla bir araya getiren kısa vadeli hamlelerin AKP’yi yenilgiye uğratması mümkün görünmüyor. Yine bir seçim atlatacağız ve sonuçlar iktidar değişimi getirmeyecek. AKP’nin görece sandıkta geriletilmesi gibi sonuçları olabilir. Yapılması gerekenin solun seçimlerin sonrasını kapsayan bir mücadele programını da ortak gündem yapmasıdır. Çünkü seçimlerden hemen sonra kentlerin, doğanın ve emeğin yağmasında AKP atak yapacak ve bizim buna karşı halkın direnme olanaklarını yaratmamız/güçlendirmemiz gerekiyor. 

ÖNCEKİ HABER

Benim umudum HDK ve BHH birlikteliği

SONRAKİ HABER

Hollanda'da silahlı saldırgan stüdyo bastı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...