12 Kasım 2020 23:20

Korona aşısı: Halktan alınanı halka satma meselesi

Koronavirüs test sonucunu gösteren tüp

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Hafta başında kononavirüs aşısı konusunda Almanya’dan dünyaya yayılan haberler milyonlarca insanı umutlandırdı.
Nasıl umutlandırmasın ki…
Yaklaşık bir yıldır insanlığı kapana kıstıran koronavirüsü yenecek bir aşının bulunması, hayatın en azından eskisi gibi normalleşmesi ve sosyalleşmesi, milyonlarca insanın birincil dileği haline gelmişti. Yüzde 90 başarı şansı tanınan “BNT162B2” adı verilen aşının bulunması, bilim cephesinden önemli bir başarıyı ifade ediyor. En azından şimdiki veriler o yönde.

Bu başarının altında yıllar önce Almanya’ya göç eden, Mainz’deki Biontech Şirketinin yöneticileri Uğur Şahin ve Özlem Türeci’in imzasının olması, özellikle Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri gururlandı. Sonuçta hayat hikayeleri ve yaşadıkları Türkiye kökenli göçmenlere pek de yabancı değil.

Sadece Almanya’daki Türkiye kökenliler değil, son birkaç gündür başka kesimler de bir şekilde Şahin ve Türeci ile kendilerini ilişkilendirme çabası içinde.

Türkiye kökenliler aşıyı “bizden birileri”, Türkler “bir Türk”, Aleviler “bir Alevi”, ırkçılara karşı Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu savunanlar “bir göçmen”, Almanlar “Alman bilim insanları” ya da “Alman firması” buldu diyor.

Uğur Şahin’in İskenderun’da doğduğu ev bulunup, hemşehrileriyle röportajlar yapıldı. Haklı olarak gurur duyduklarını söylediler.

Şahin’in Köln’deki hemşehrileri de gururlu. Yerel Express gazetesi mezun olduğu Erich Käster Lisesindeki arkadaşlarını bularak konuşturdu. “Korona dahisi bu okuldan çıktı” diye manşet attı. Babasının Ford fabrikasında işçilik yaptığını yazdı. Fabrikada örgütlü sendika, emekli babasının izini bulmaya çalışıyor.

Koronavirüs aşısının bulunması, giriş kapısı Çin’in Vuhan kentinde olan, dünyanın dört bir kıtasını labirent gibi birleştiren tünelin ucundaki ışığın Almanya’nın Mainz kentinde olduğunu ifade ediyor. Bir yıldır umutsuzluğa düşen insanlığın yeniden ayağa kalkıp “Daha adil ve güzel bir dünya kurmak mümkün” demesinin de ifadesi.

Peki bu nasıl olacak?

Son birkaç gündür Alman ve dünya basınında yer alan haber ve yorumlara bakılırsa herkesin tünelden çıkışı aynı zamanda olmayacak. Üstelik yüz binlerce insanın tünelden çıkmadan hayatını kaybetmeye devam etmesi de söz konusu.

Denilebilir ki; aşıyı bulmak ne kadar önemliyse aşıyı kısa zamanda dünyanın dört bir yanına hızlı bir şekilde dağıtıp, acil ihtiyacı olanlara ulaştırmak da o kadar önemli. Eğer bu yapılamayacaksa, önemi ve anlamı ileri sürüldüğü kadar büyük olmayacak.

Bunun olabilmesi için ise koronavirüs aşısından aşırı kâr hedeflemeyen, özellikle ilaç sanayisinde yeni sermaye birikiminin önüne geçecek bir anlayış, sistem gerekiyor. Herkese kolay, hızlı ve ucuz şekilde aşıya ulaşma olanağı sağlanmalı.

Bugüne kadar yapılan açıklamalar ve röportajlara bakılırsa üretim asıl olarak Biontech ve ABD’li ortağı Pfizer tarafından gerçekleştirilecek. Bir aşı dozunun yaklaşık 20 dolardan satılacağı ifade ediliyor. En önemlisi de zengin ülkeler parayı basıp ilk üretimden ısmarlamaya başladılar. AB, iki gün önce 300 milyon aşı dozunu satın almak için anlaşma imzaladı. Bunun 100 milyonunun Almanya tarafından alınacağı ilan edildi. Yoksulların ve yoksul ülkelerin aşıya ulaşması birkaç yılı alabilir. Bu da aşı bulunduğu halde insanların koronavirüsten ölmeye devam edeceği anlamına geliyor.

Bunun asıl nedeni içinde yaşadığımız kapitalist sistemdeki aşırı kâr ve rekabet hırsı. Bilimsel gelişmelere dahi kâr-zarar marjı üzerinden yaklaşıldığı için, sürekli “Nasıl daha fazla kâr edilebilir” yaklaşımı esas alınıyor. Bu nedenle aşıyı bulan şirketlerin borsa değeri kısa sürede 20 milyar dolara ulaştı.

Halbuki; aşının patent hakkı sadece geliştirende olmamalı; ortak bir anlaşmayla kâr marjı düşük tutularak, bütün ilaç fabrikaları tarafından üretilmesinin önünün açılması durumunda koronavirüsten ölenlerin sayısı hızlı şekilde düşürülebilir.

Bugün aşıyı bulan ve üretecek firmaların, devletler tarafından halktan alınan vergilerle özel olarak desteklendikleri için bunun olması gerekiyor. Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından yapılan açıklamaya göre altı aşı çalışmasına devletler 12 milyar dolar ödedi. Biontech/Pfizer’a Almanya ve ABD toplam 2.5 milyar dolar verdi. Diğer aşı adayları AstraZeneca/Oxford Üniversitesi 1.7 milyar dolar, Johnson&Johnson/BiologicalE 1.5 milyar dolar, GlaxoSmithKline/Sanofi Pasteur 2.1 milyar dolar, Novavax/Serum Institute of India 2 milyar dolar ve Moderna/Lonza 2.48 milyar dolar aldı. (aerzte-ohne-grenzen.de)

Görüldüğü gibi halktan alınan vergilerle geliştirilme çalışması yürütülen aşı ya da aşılar şimdi halka parayla satılıp aşırı kâr elde edilmek isteniyor. Buna karşı yeni bir toplumsal bilinç ve harekete acil olarak ihtiyaç var.

Bu nedenle bugün pek çok kesimin gurur kaynağı olan Şahin ve Türeci’den beklenen, herkesin en hızlı ve ucuz şekilde aşıya ulaşmasını sağlamalarıdır. Bunu yapmadıkları takdirde idealist bilim insanları olarak çıktıkları yola, bilime yabancılaşan, sermaye sahibi şirket menajeri olarak devam edecekler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa