11 Nisan 2020 00:57

Münferit bir hediye, sistematik kaza

Akar Tekstil işçileri fabrika önünde beklerken

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Bir kadın “Şu anda çok mağdur durumdayım” diyor, “Çocuklarıma kahvaltı ettiremedim. Devletimiz bu duruma bir el koysun. Şu anda çocuklarım aç kalmasınlar diye dilenmekten geliyorum. Kal diyorsunuz ama mecburuz gitmeye. Çoluk çocuğumuz var, açız yani aç, aç...” Sosyal medyada paylaşılan bu videoya ‘geber’ diye yorum yapan İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından görevinden alındı.

Bir densizlik karşısında yakınma ve tepkiler artmışsa üst düzey bürokratların lafını ya da adamını geri çekerek durumu münferitleştirmesi zaten bir alışkanlık haline geldi. Üst bürokrat altındakinin ya da birbirlerinin açığını kapatarak, dil sürçmelerini telafi ederek gidiyorlar. Zincir gibi bir birine eklenmiş kazaların olmamasını sağlayan bir temel ilkenin yokluğunun da, adaletsizliğin yol açtığı tahribatın da üstü örtülüyor. Adına sosyal politika dediğimiz temel ilke, yerini, bir seferlik lütfa, sürpriz hediyelere, arızi desteklere, ikramiyelere, yardım paketlerine bıraktığından günü kurtarmaya odaklı bir idarei maslahatçılık salgınla mücadelenin de rengini veriyor. Bu lütfun önünde eğilmemişseniz kadir bilmezsiniz, geberebilirsiniz! Bunu diyen bürokratın açığı da lütfu gibi, bir kazadan ibaret kalmaya devam eder nasıl olsa.

Salgında yapılacakların bir listesi önceden çıkarıldığı için değil, talep artınca dağıtılmaya başlanan maske paketlerinin üzerinde cumhurbaşkanlığı ‘hediyesi’ yazması da bu kafanın ürünü. Hediye; münferit desteğin, sistemsiz ‘iyiliğin’, olsa da olur olmasa da olur ihsanın resmi adı. ‘Devletimiz’le ilişkinin etkin unsurunun yurttaşlar olabileceği, emekçilerin talep edebileceği, haklarını mücadeleyle kazanabileceklerini ima etmeyen bir adlandırma bu. Sadece, emekçilerin ancak lütfa maruz kalabileceği mesajını yayabilir.

Hayatın makamın münferit lütfuna sığdırıldığı yerde bir yoksula ‘geber’ diyen yerel bürokrat ile Soma’da işçi yakını tekmeleyen bürokrat gibisi de ‘hediyeler’i imal eden donanımın yan ürünü olarak ortaya çıkar. Görünüşte tek seferlik, sistemsiz, münferit! Hep bir kaza hali. Gerçekte ise kazanın sürekliliğidir söz konusu olan.

İstanbul Sosyal Politikalar Yardımcısı kişisinin “geber” sözünü böylesine kolay savurabilmesi, kendisi gibi görev adamlarını besleyen bir sistemin koşullarıyla alakalı. Yoksulların gebermesini aklından geçirmek, bunu birilerinin uluorta telaffuz etmesi tek seferlikler sisteminin şanındandır. Düzen fabrikada birkaç kişinin enfekte olmasından sonra, bu koşullarda çalışmak istemeyen işçileri, tuttuğu adamlarla sopayla dövdüren Çiğli Akar Tekstil işletmesi sahibinin eylemiyle, sosyal lütuf bekçisinin sözü arasındaki tutarlılık sayesinde yürüyor, bu belli. Öyleyse bu söz bir dil sürçmesi değil, sistemli tekrar eden kazalardan oluşan tutarlı bir pratik.

 “Ha senin lafınla evde kalarak açlıktan ölmüşüz ya da virüsten. Ama beni bu virüs öldürmez, senin düzenin öldürür” diyen tır şoförü de bu tutarlılığı ulu orta açık ettiği için gözaltına alınmadı mı? Emekçilere devlet desteğinin kanuna bağlanmadığı, bürokrat ve patron şiddetini yasaklayan bir maddenin bulunmadığı bir lütuf düzenini eleştirmenin faturası gayet sistematik bir biçimde tahsil edilir. Sistematik olan tek şey işte bu faturadır, gerisi hep münferit.

Fakat ikisi birbiriyle tutarlıdır; biri varsa diğeri vardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...