21 Eylül 2018 00:19

‘Ticaret savaşları’nda yeni dönem

‘Ticaret savaşları’nda yeni dönem

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Eylül 2008’de Lehman Brothers’in iflasının başlangıç kabul edildiği İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük ekonomik krizin üzerinden tam 10 yıl geçti. Krizin yarattığı ekonomik ve politik sarsıntılar halen etkisini güçlü şekilde sürdürmeye devam ederken dünya yeni bir ‘ticaret savaşı’na doğru hızla ilerliyor.

ABD Başkanı Donald Trump’un seçilmesinden sonra başlattığı iç pazarı koruma (Protektionismus) politikası çerçevesinde geçtiğimiz pazartesi Çin’e karşı yeni gümrük vergileri kararlarını ilan etti. 24 Eylül’de yürürlüğe girecek karar gereğince Çin’den gelecek 200 milyar dolar değerindeki mallardan yüzde 10 gümrük vergisi alınacak. Bu oran yılbaşından itibaren yüzde 25’e çıkarılacak.

ABD’nin Çin’e karşı verdiği (2017’de 376 milyar dolar) ticaret açığını kapatma, ABD tekellerini koruma altına alma, devletin gümrüklerden daha fazla gelir elde etmesi ve iç pazarın ABD tekelleri tarafından rakipsiz kullanılmasına yönelik bu politikanın daha sonra hangi sonuçlara yol açacağı henüz tam olarak kestirilemiyor. Ancak, genel olarak malların eskisine göre daha pahalılaşacağı, halkın cebinden daha fazla paranın çıkacağı, yoksullaşmanın artacağı bugünden görülüyor.

Trump daha önce de başta Çin ve AB olmak üzere pek çok ülkeden getirilen çelik (yüzde 25) ve alüminyuma (yüzde 10) gümrük vergisi koymuştu. Süddeusche Zeitung’un yazdığına göre, ABD’de üretilen çelik ve alüminyum fiyatları, gümrük vergilerinin konulmasından sonra yüzde 30 arttı. Şimdi daha fazla kâr eden çelik ve alüminyum tekelleri, işçilere daha fazla ücret ödemeye ise yanaşmıyor.

Keza, ABD tekelleri Çin’de yaptıkları üretimde ham madde ve emek değeri düşük olduğu için malları ucuza iç piyasada satılabiliyordu. Önümüzdeki dönemde bu imkan pek çok sektörde ortadan kalkacak ve ABD tekelleri Çin’den getirdikleri malları daha pahalıya satacak. Etkilenecek sektörlerin başında bilgisayar ve elektronik geliyor. Dünya tekeli Apple, 5 Eylül’de Trump yönetimine beş sayfalık bir mektup göndererek, Çin’e konulacak gümrük vergileri konusunda uyarılarda bulundu. Apple’nin Çin’de ürettiği ürünlerin çoğu gümrük vergisi kapsamının dışında. Ancak bir sonraki dalgada Apple gibi tekellerin de bundan etkilenmesi bekleniyor.

Bunun ucuz emek gücü nedeniyle yurt dışında üretim yapan ABD tekellerini sarsacağı; talepte bir daralmanın olacağı anlamına geliyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, halkın azımsanmayacak bir bölümü şimdilik Çin’e diş gösterdiği için Trump’a destek vermeye devam ediyor. Ancak, gümrük vergilerinin halkın yaygın kullandığı elbise, bilgisayar, mobilya gibi mallara yansıması durumunda tablonun değişebileceği tahmin ediliyor. Sendikalar da şimdilik içeride üretim artacağı için gümrük vergileri kararlarına destek veriyor.

Çin, şimdilik 60 milyar dolar değerindeki mala gümrük vergisi koymakla karşılık verdi. Ticaret savaşından kazançlı çıkmanın hesaplarını yapan Çin, Almanya ile araba gümrük vergisini kısa bir süre önce yüzde 25’ten yüzde 15’e düşürmüştü. ABD otomobilleri bu kapsamın dışında tutuldu. Bu nedenle temmuz ayından beri ABD’den Çin’e satılan araç sayısı yüzde 40 azaldı. Bunlar arasında Alman tekellerinin ABD’de ürettiği arabalar da bulunuyor.

Ayrıca yakın gelecekte (2022) yabancı yatırımcılara şart koşulan Çinli bir devlet şirketiyle ortaklık prensibini de bitiriyor. Başka bir değişle isteyen yabancı yatırımcı, tek basına Çin’e fabrika açabilecek, yatırım yapabilecek. Alman BASF tekeli Güney Çin’de 10 milyar avroluk yatırımda bulunmaya başladı. Otomobil tekelleri de benzer yönteme başvuracak. ABD tekellerinin ise vergilerden kurtulmak için üretimlerini Vietnam ve Bangladeş’e kaydıracakları muhtemel senaryolar arasında.

Trump’un çelik ve alüminyumla başlattığı gümrük vergileri, pazartesi günü kapsam genişlediği için yeni bir aşama anlamına geliyor. Ve öyle görünüyor ki, bütün bunlar ABD ekonomisi için olumlu sonuçlara yol açmadığı takdirde yeni vergiler de gelecek.

Alman basınında yapılan bazı yorumlarda bu politikanın sadece Trump’tan kaynaklandığı, dolayısıyla 2020’de seçilmemesi durumunda her şeyin normalleşeceği ileri sürülüyor. Halbuki, olanlar Trump ile sınırlı değil. ABD artık yükselen değil gerileyen emperyalist güç ve onun tekelleri de artık eskisi gibi her alanda rekabet edemiyor. Bu nedenle ticaret savaşlarında ABD’nin hedefinde asıl olarak pazar paylaşım mücadelesi verdiği Almanya ve Çin bulunuyor. Gelişmeler, her iki ülkenin ekonomik çıkarlar temelinde ABD’ye karşı birlikte hareket etme eğilimini güçlendiriyor.

Ekonomik kriz döneminde devletin tekelleri kurtarmasıyla başlayan “korumacılık” gelinen aşamada pazar korumasına kadar ulaşmış durumda. Bu demektir ki, kapitalizm koşullarında bolca övgüsü yapılan “piyasa pazarı düzenler” ilkesi boş bir söylemden ibarettir. Piyasa pazarı düzenleyemediği için devletlerin kendi sermayelerini korumak için güçlü şekilde devreye girdiği bir dönemden geçiyoruz. Her alanda emperyalistler arasında pazar paylaşım mücadelesinin sertleşeceği, bunun yeni savaşları tetikleme olasılığı giderek daha fazla güç kazandığı ise açıktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...