23 Mart 2017 01:00

Kılavuzu Demirören olan futbolun zirvesi

Kılavuzu Demirören olan futbolun zirvesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Malumunuz hafta başı Kulüpler Birliği Vakfının düzenlediği 2. Futbol Zirvesi toplandı. Geçen sene toplanan ilk zirvede olduğu gibi “Ülke futboluna değer katma ve marka değerini arttırma” gibi gösterişli bir başlıkla medyaya servis edildi.

Ancak bu seneki zirvenin geçen seneki zirveden önemli bir farkı vardı. Ocak 2016’da düzenlenen ilk zirveye katılım az olduğu gibi, medyanın ilgisi de sınırlı olmuştu.

Bu sene Cumhurbaşkanının zirveye katılacağının açıklanmasının etkisiyle olsa gerek, zirve rekor bir katılımla açıldı.

Zirvenin gösterişli başlığını bir kenara bırakırsak, memleket futbolunun iç içe girmiş sorunlarının ana başlıkları, futbolla biraz haşır neşir olan herkes tarafından biliniyor.

Çok anlatılan anekdot vardır ya, Napolyon muharebeyi kaybeden komutanını çağırır ve “Savaşı neden kaybettik?” diye sorar. Komutan, “100 küsur sebebi var efendim, her şeyden önce barutumuz bitmişti” diye sıralamaya başlayınca Napolyon komutanı durdurur ve “Gerisini saymana gerek yok” der…

Memleket futbolunun sorunlarını saymaya, biz de, aslında bu ülkenin futbolu liyakatsiz, bu işi bilmeyenlerin elinde ve yönetilmiyor diye başladığımızda gerisini saymaya gerek kalmıyor.

Ama biz yine de birkaç ironik noktaya dokunalım.

Tamam, Katarlılar eliyle memleket taraftarına bu ligi pazarlıyoruz ama bu ligi bizden başka seyreden yok ki? Üstelik memleket taraftarlarının büyük bölümü de yeni yapılan “modern” statlara rağmen, maçları seyretmeye gitmiyor. “Süper” diye kendi kendimize gazladığımız ligin 8 takımının seyirci ortalaması 2016-17 sezonunda 3 binin altında. Transfermarkt verilerine göre, üç büyüklerin ortalaması ise stat kapasitelerinin yarısından fazla değil.

Normal bir futbol federasyonu yönetimi ne yapar? Seyirci neden gelmiyor diye araştırır. Passolig uygulaması masaya yatırılır, bu uygulamayla birlikte düşen seyirci sayısı sorgulanır değil mi?

Bizimki ne yapıyor, gelmeyenler zaten istemediğimiz taraftarlardı diyip çıkıyor işin içinden.

“Makbul” taraftarların ise her hafta yaptıkları ortada…

Seyirci yok, peki futbol var mı?

Mesela şu andaki lig sıralaması, takımların gerçek maç performanslarının mı yoksa hakemlerin “lig mühendisliğinin” mi sonucu?

Bu son 2 sezon için hiç kimse hakem de insandır hata yapar klişesine sarılmasın. Ceza sahası içinde topa smaç vuran futbolcuyu görmeyen hakem de bırakın başka meslek seçsin. Hakemlerin oyun adaletine göre değil, siyasal rüzgarlara ve federasyon içindeki dengelere göre karar verdiğini memlekette söylemeyen kaldı mı? Federasyon ne yapıyor? Eğitimleri için çalışıyoruz falan filan geyiği altında hiç.

Alt yapılar sefalet durumda, kulüp takımlarında ve milli takımda oynayan yerli oyuncuların yüzde 95’i alt yapılarını Avrupa ülkelerinde almış olan oyuncular. Misal lider Beşiktaş’ta memleket altyapısından çıkmış tek yerli oyuncu Gökhan Gönül. Bunun ile ilgili bir çalışma var mı? Bilmiyoruz çünkü her şey “imparator” Fatih’e emanet. O da hamaset dışında bir şey anlatmıyor?

UEFA’nın finansal fairplay kriterleri çerçevesinde, kulüp takımlarına yakında Avrupa kupaları kapıları kapanacak. Federasyonun “Kulüpler Yasası” için çalışmalarından haber var mı? Yok.

Peki, zirvede ne oldu?

Sabah açılışa Cumhurbaşkanının, Aziz Yıldırım ve Dursun Özbek’e el sıkıştırması damga vurdu. Memleketin sözde spor medyasının en önemli gündemi oldu.

“Çocuklar ölmesin, barış” diyen Deniz Naki’ye, siyaset yaptığı gerekçesiyle 12 maç ceza veren, tribünlerde “İzmir Marşı” söyleyenlere siyaset yapmayın diye sözde ayar veren Federasyonun başkanı, Federasyon kuruluş yönetmeliğindeki tarafsızlık maddesini ayaklar altına alıp, derhal görevden alınması gereken referandum için “evet” propagandası içeren bir konuşma yaptı ki sorsan siyaset yapmıyordur.

Artık yersen. İşin seremoni bölümü bitip bilimsel tartışmaların başladığı öğleden sonra ise, sabah ki 3 bin katılımcıdan geriye 50-100 kişi kalmıştı.

Bu zirveden ne çıktı derseniz, kılavuzu Demirören başkanlığındaki federasyon olan memleket futbolunun sonunu hayırlı bir yerde bulmayı ummaktan başka hiçbir şey…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...