En değerli, en sağlam akademisyenlerimiz
Fotoğraf: Envato
Geçen haftanın en önemli olayı neydi” diye sorulsa ne söylerdiniz?
Bunu bilmeyecek ne var? Geçen hafta yayımlanan 686 sayılı son Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden 330 akademisyen daha ihraç edildi, böylece üniversitelerden atılan hocaların sayısı dört bin sekiz yüzü aştı.
Geçen hafta görevden uzaklaştırılan 330 akademisyenin arasında, tanınmış hocalarımızdan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Kurşunlayıp öldürseler daha az etkilerdi” dedi; Türkiye’nin ilk nöropsikoloğu, 81 yaşındaki Prof. Öget Öktem Tanör ise barış bildirisini imzaladıktan sonra “KHK ile ihraç edilir miyim?” diye düşündüğünü, ama bu fikri komik bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Mine Gencel Bek ise “Biat kültürünü değiştirmek gerek” diyerek sağlam kişiliğini bir kez daha ortaya koydu.
İhraçların başka iki ilginç sonucu ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden, ayrıca Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden (eskiden “Hariciye” denirdi) uzaklaştırılan hocalar dolayısıyla bu iki Bölüm’ün hocasız kalıp kapanır duruma düşmesiydi.
Atılan üniversite hocalarıyla ilgili ayrıntıları basınımız verdiği için, konunun bu yönü üzerinde durmaya gerek görmüyorum. Bence daha önemli olan, uzaklaştırma olaylarından sonra, yerinde kalan öteki arkadaşların onlarla nasıl bir dayanışma gösterdiği ve göstereceğidir.
Bana sorarsanız, insancıl yönüyle öne çıkan tutarlı bir tepki, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi. Sayın Gül, KHK ile akademisyenlerin ihraç edilmesini üzüntüyle karşıladığını belirterek, “Özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici ve çok vicdan yaralayıcıdır” diye konuştu.
Abdullah Gül, OHAL kapsamında çıkarılan 686 sayılı KHK ile akademisyenlerin ihraç edilmesine yönelik bir soru üzerine, “Doğrusu bunu üzüntüyle beyan etmek isterim: Çünkü hem vicdanla hem de çok adaletle bağdaşmayan birçok durumlar görüyorum bu Kanun Hükmünde Kararnamelerle ve görevine son verilenlerle ilgili…” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben hatırlıyorum: 12 Eylül’de güvenlik soruşturmaları vardı. Üniversitede hocaydım. Güvenlik soruşturmasından dolayı üniversiteden ayrılıp yurtdışına gitmek durumunda kaldım. 28 Şubat’ta olanları herkes bilir. Dolayısıyla bu tip vicdanlara ters gelen konularda hep prensipli, ilkeli durmak gerekir. Bunları çok rahatsız edici görüyorum. Ümit ederim ki bunlar süratle düzeltilir.”
“BİR KERE DE GÜZEL BİR ŞEY YAZIN!” diyen okurlarım için bir not: Yurtdışında sanatıyla adını duyuran müzikçilerimizden biriyle ilgili güzel bir haber: Kontrbas sanatçımız Burak Marlalı, Avrupa’nın en köklü ve değerli orkestralarından biri olan Leipzig Gewandhaus Orkestrası’na solo kontrbasçı olarak atandı. Marlalı kardeşimizi kutluyor, onunla övünç duyuyoruz.
- Veda yazısı 01 Nisan 2019 19:40
- İki konu bir de sav söz 11 Mart 2019 20:05
- Atabaş'ın ardından 04 Mart 2019 19:30
- Ceyhun Atuf Kansu 25 Şubat 2019 23:10
- Fenerbahçe’nin Hâl-i Pür Melâli 19 Şubat 2019 01:19
- Beyin Göçü 12 Şubat 2019 00:33
- ‘Selim Ağbi’yi hatırlarken 05 Şubat 2019 00:00
- İstanbul Müzik Festivali 21 Ocak 2019 23:40
- Fiyatlar yasayla düşer mi? 08 Ocak 2019 00:24
- Ankara’da yeni bir dönem mi? 01 Ocak 2019 00:34
- Erdal Erzincan'la halk müziğimiz üzerine (2) 25 Aralık 2018 00:05
- Erdal Erzincan’la halk müziğimiz üzerine (1) 18 Aralık 2018 02:47