05 Ocak 2017 00:40

Transferi bırakın, adaletli lig yaratın

Transferi bırakın, adaletli lig yaratın

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Süper ligde erken devre arası başladı.

Ocak ayının ikinci haftasında başlayacak ikinci devre maçlarına kadar takımlar tatile girdiler.

Medyanın spor sayfaları, geleneksel olarak ilk yarı değerlendirmeleri ve ara transfer haberleriyle kaplandı.

Özellikle lig sıralamasının ilk beş takımını mercek altına alan analizlerde, takımların eksikleri ve ara transferde takviye yapılması gereken bölgeler üzerine bol bol ahkam kesiliyor.

Transfer haberlerinde Shaktar’lı Taison’dan Sevilla’lı Kolodziejczak’a, Leverkusen’li Hilbert’ten Bayern Münih’li Badstuber’e kadar onlarca futbolcunun ismi havalarda uçuşuyor.

Öyle bir hava estiriliyor ki, takımlar bu eksikliklerini giderse, ligin ikinci yarısında çok kaliteli bir yarışma seyredeceğiz sanki.

Birkaç kalem dışında, tel tel dökülen memleket futbol sisteminin temel sorunlarını analiz eden bulmak ise neredeyse imkansız.

Her zamanki gibi ahalinin hafızasızlığına güvenen medyadaki algı yöneticileri, transfer “bombası” haberleriyle, futboldaki pespayeliğin üstünü örtmeye çalışıyor.

Futbolun bir hatalar oyunu olduğu klişesini hepimiz biliriz. Bunu hemen hakem de insandır o da hata yapar klişesi takip eder. Oysa memleket futbolunda hakemlerin geldiği noktayı bu basit “hata” klişeleriyle açıklayamayacağımızı kaç zamandır yazıyor, çiziyoruz.

Avrupa’nın bütün büyük liglerinde de hakemler hata yapar, her sene 2-3 tane büyük hata olur ve o liglerde bütün sezon bu 2-3 hata tartışılır. Memleket liginde ise her hafta 4-5 tane büyük “hata” yapılıyor ve ligin sıralamasını takımların oynadıkları oyun değil, hakemlerin kararları belirliyor.

Sadece ilk devrenin kapanış haftasını hatırlayalım. “Dünya hakemi” diye pazarlanan Cüneyt Çakır’ın Rize-Osmanlı maçında kalecinin elle müdahalesini penaltıyla cezalandırmasını hangi “hata” ile açıklayacağız?

Aynı Çakır’ın, ekim 2015’te, Kasımpaşa-Beşiktaş maçının son dakikasında Donk’un yerdeki pozisyonunda görmeden ama “hissederek” verdiği ve beraberliğin geldiği pozisyonu hatırlayalım. Çakır bu maçtan bir ay evvel ise gözünün önünde topa voleybol smacı vuran Denayer’i görmezden gelip, penaltı çalmamış ve Trabzon’un yenilmesinin baş aktörü olmuştu.

Şimdi sormak lazım bu mu “dünya hakemi”?

Eh en iyi hakem buysa, Hüseyin Göçek de nizami golü vermez, gözünün önünde rakip oyuncuyu iki yumrukla saf dışı bırakan Bruma’yı da Halis Özkahya atamaz.

Futbol yorumcularımızın geneli de üç maymunu oynayıp, transfer “asparagaslarının” peşinde koşar.

Yılın son günü Fenerbahçe yönetimi Türkiye Futbol Federasyonuna bir mektup ile başvurdu. Mektupta özetle özellikle Profesyonel Disiplin Kurulunun verdiği “çifte standart” kararlara dikkat çekiliyor ve Federasyon ile kurulda görevli hukukçuların büyük çoğunluğunun ya daha önce ya da halen Federasyon başkanının sahibi olduğu Demirören Holding bünyesinde çalıştığına işaret ediyordu.

Bu durumun adil bir lig yarışının önünde engel olduğunu söylemek abartı mı?

Eh medyanın da durumu farklı değil.

Aynı holding bünyesinde yayımlanan medya organlarında yazan çizen medya mensupları, TFF’nin dökülen yönetimini eleştirebilir mi?

Patronun futbola yönelik yaklaşımları eleştirilemediği için gelsin “transfer bombaları”.

Futbol seyircisi de “Ben Arfa geliyormuş, Ryan Babel gelmiş” diyerek avunsun.

Oysa milyon dolar verilerek alınacak bu futbolcular, memleket hakemlerinin sözde “adaletine” teslim edilecek.

Transferleri bırakın, memleket futbolunun sorunlarına bakın diyeceğim de, nafile çaba olduğunun farkındayım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...