11 Kasım 2016 01:00

Trump kazandı, medya kaybetti

Trump kazandı, medya kaybetti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD seçimlerini Donald Trump’ın kazandığının açıklanmasından beri, sadece Amerika’da değil, tüm dünyada büyük bir şaşkınlık yaşanıyor.
Nasıl oldu da seçim kampanyası boyunca neredeyse bütün büyük Amerikan medyasının dalga geçtiği, karikatürleştirdiği, her fırsatta aşağıladığı bu adam ABD başkanı seçilir?
Nasıl olur da tüm araştırma şirketlerinin anket sonuçları kesinlikle Trump kaybedecek, Clinton kazanacak demiş olmasına rağmen bu sonuç çıkar?
Yanıt basit: Büyük medya da, etkili araştırma şirketleri de yanıldı. Seçim sonuçlarını yanlış tahmin ettiler ve seçim öncesinde kamuyu yanlış bilgilendirdiler.
Şimdi Beyaz Saray’a yerleşecek olan yeni ABD başkanının medyayla nasıl ilişkiler kuracağı çok merak ediliyor.
Donald Trump, seçimler öncesi bir yandan büyük ticari medya kuruluşlarına kampanya yayınlarıyla yüklü reklam gelirleri kazandırırken, bir yandan da aynı medya kurumlarının içeriklerinde çoğunlukla negatif bir çerçevelemeyle yer almıştı. Kampanyalar sırasında mütemadiyen Trump’ı küçük düşürücü videoları yayımladılar. Onun cinsiyetçi ve ırkçı konuşmalarının ses kayıtlarını paylaştılar. Onu bir tür palyaço gibi resmeden görüntüleriyle kamuya aktardılar. Aynı medya, şimdi kara kara bundan sonra ne yapacağını düşünüyor. Seçilmiş ABD başkanı hâlâ ırkçı bir palyaço olarak mı çerçevelenecek? Hâlâ onun her hareketiyle alay etmeye ve buradan reyting sağlayıp yüklü reklam gelirleri kazanmaya devam edilebilir mi? Sanırım Trump’ın Oval Ofis’te çalışmaya başlamasından sonra büyük Amerikan medyası kendisine yeni bir bakış açısı geliştirmek zorunda kalacak.
 Trump, seçim kampanyası boyunca CNN’den New York Times’a, Washington Post’tan Amazon’a, NBC’den Time Warner’a kadar neredeyse tüm büyük medya kuruluşlarıyla kavga etti. Onları vergi kaçırmakla, antitröst yasalara uymamakla suçladı ve dava etmekle tehdit etti. Bu medya kurumları ise Trump’ı küçük düşüren videoları ve haberleri yayınlamaya devam etti. Bütün büyük araştırma şirketlerinin anket sonuçları Hillary Clinton kazanacak derken, Trump gibi bir şaklabandan mı korkacaklardı? Neticede, Robert de Niro bile bu serserinin suratına okkalı bir yumruk atmak istediğini açık açık sosyal medyada paylaşmamış mıydı?
Ama biz sonuca bakalım. Tabloid basının şöhret, zenginlik, eğlence, aldatmalar ve skandallarla dolu dünyasından çıkıp gelmiş olan bu adam artık resmen ABD başkanı ve ciddi Amerikan basın geleneğinin neferleri de bunu kabul etmek zorunda.
Amerikan basını neden yanıldı? Bu sonucun geleceğini nasıl oldu da önceden okuyamadı?
Yine Amerikan basınında yapılan tartışmalardan okuduğum kadarıyla bunun için birkaç neden sayılıyor:
* Amerikalı seçmenin “Trump gibi” bir adaya oy verebileceği ihtimalini yok saydılar. Büyük basın sadece Trump’ın seçilebilme ihtimalini yok saymadı, ama aynı zamanda Clinton’ın seçilme ihtimalinin de çok yüksek olduğuna inandı.
* Amerikan basını seçmenin kurulu düzene tepkisini doğru okuyamadı ve sokaktaki insana yeterince mikrofon tutmadı; onların düşüncelerini zaten bildiğini var saydı.
* Sosyal medyada paylaşılan yanlış bilgiler büyük medyanın da yanılmasında büyük rol oynadı. Trump aleyhine yürütülen ve özellikle sosyal medyada yer bulan kara propaganda kampanyaları ters tepti. Her gün medyada yayımlanan farklı bir içerikle küçük düşürülen adam, halkın sempatisini kazandı. Bu nedenle, seçim kampanyası sırasında çok izlenen bazı blogların veya sosyal medya hesaplarının seçim ertesinde kapanma kararı aldığı bile yazılıyor.
* Sonuçları doğru tahmin edemeyen anketçilere güvendiler.
* Kısacası, gazeteciler halkın tepkisini ve seçmen psikolojisini doğru okuyamadılar. Kötü gazetecilik yaptılar. Olanı değil, olmasını istediklerini haber yaptılar.
* Trump kazandı, anketçiler ve medya kaybetti.
Peki şimdi ne olacak? Seçim kampanyası sırasında temel hak ve özgürlükler, özellikle de basın ve ifade özgürlüğü konusunda çok negatif mesajlar vermiş ve büyük medya kuruluşlarının neredeyse hepsiyle kanlı bıçaklı olmuş bir ABD başkanı göreve geliyor. Bundan böyle Trump’ın medyayla ilişkilerinin nasıl kurulacağı ve büyük Amerikan basınının hem iktisadi hem de siyasi geleceğinin nasıl şekilleneceği bir merak konusu. Ama şu bir gerçek ki, Amerikan medyası, aldığı bu büyük darbenin şaşkınlığından kurtulduktan sonra Beyaz Saray’la ilişkiler ve halka daha yakın habercilik yapma konusunda değişim geçirmek zorunda. Bu değişimin ne şekilde olacağını merakla izleyeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa