26 Nisan 2018 23:13

Cumhuriyet davası açık bir öç alma davasıdır

Cumhuriyet davası açık bir öç alma davasıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük siyasi entrika davası olan Cumhuriyet gazetesi yargılamasında karar açıklandı. AKP iktidarının halktan aldığı gücü açık bir şekilde kötüye kullandığının haberini yapan Cumhuriyet gazetesinin 13 çalışanına terörizm suçlamasıyla çeşitli hapis cezaları verildi.

Cumhuriyet davası, son derece politik, son derece absürt ve bir o kadar da açık seçik bir öç alma davasıydı. Mahkemelerin emirle ceza yağdırdığı, muhalif gazeteci ve habercilerin artık AKP döneminde bir standart olduğu gibi terörizmle ilişkilendirildiği bir dava. Tayyip Erdoğan’ın böyle hoşuna gitmeyen haberleri yapan gazetecileri istediği gibi yargılatma, onlara istediği suçu atma, o suçlardan hüküm giydirme gibi bir lükse sahip olması onu politik olarak güçlü kılmıyor; tam tersine, ona diktatör diyenleri haklı çıkartıyor ve Türkiye’nin artık demokratik bir ülke olmadığı yolundaki görüşleri haklı kılıyor.

Türkiye, uzun bir süredir demokratik bir ülke değil. Türkiye’de insanlar en basit demokratik haklarını bile kullanamıyor. Türkiye, iktidara açıkça muhalif olan herkesin istisnasız terörist ilan edildiği bir ülke. Başta, Meclisteki HDP’nin seçilmiş tüm yöneticileri hapsedilmiş ve Meclisteki tek gerçek muhalefet olan bu parti marja itilmiş durumda. Bu başlı başına bir şizofreni. Bu yetmezmiş gibi, hiç bitmeyen bir olağanüstü hal bahanesiyle muhalif gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, yazarlar, öğrenciler, memurlar, işçiler, öğretmenler hedefte. Hepsi hakikati kamunun gözüne sokan, insan hakkını ve adil hukukun üstünlüğünü savunan, doğru bilginin kötülüğü yenmesi gerektiğine inanan insanlar. İktidar hepsini hapse tıkmak, hepsini terörist ilan etmek istiyor. Düşman hukuku anlayışıyla gerçekleşen parodi gibi yargılamalarda muhalifler sindirilmeye çalışılıyor.

“Sur’da, Cizre’de çok kötü şeyler yaşanıyor, çocuklar ölüyor, bu kötülükler son bulmalı” dediği için yeni doğmuş bebeğiyle hapse yollanan Ayşe Öğretmen davası nasıl bir öç alma davasıysa ve o ceza nasıl cinnet getirmiş bir kafanın kabullenebileceği bir cezaysa, Cumhuriyet davası da o derece kindarlıkla örülmüş bir dava. Sadece bir lideri mutlu etmek için tüm muhaliflere açıkça meydan okuyan, satılmış bir adalet sisteminin ucubeliğine tanıklık ediyoruz. Hepimizin içi yanıyor. Hepimiz öfkeliyiz. Hepimiz ortada çok büyük bir yanlışlık olduğunun farkındayız. Ve mutlaka bu gidişe dur demek için bir şeyler yapmak zorundayız.

Türkiye son derece antidemokratik koşulların ortasında sözde demokratik bir erken seçime gidiyor. Seçim kararını veren Tayyip Erdoğan. Kendi koyduğu seçim kanunları çerçevesinde seçimleri istediği zamanda ve istediği şekilde uygulatan da Erdoğan. O tabii yine seçilmek ve yarattığı bu antidemokratik yaşam koşullarını daha geniş yetkilerle donanarak devam ettirmek istiyor. Ülkede muhalif medya bırakmadıklarından, iktidar güdümlü medyadan erken seçim nedeni olarak duyduğumuz şey şu: Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle iç ve dış düşmanlarla daha güçlü mücadele için acil seçim gerekiyormuş. Dış basında yazılanlar ise bambaşka. Türkiye ekonomisinin tükendiği, ülkede enflasyonun baş edilemez bir şekilde yükseldiği, Türk parasının değerinin yerlerde süründüğü, memleketin en büyük şirketlerinin bile devlet bankalarından borç ister hale geldiği,  liderin de bu baş aşağı gidişin çok yakında ciddi bir çakılmaya neden olacağını gördüğü gibi şeyler anlatılıyor. Dış basında yazılan olumsuz haberlere hapis cezası getiremeyen iktidarın deli gücü, ülke sınırları içinde korkmadan, kaçmadan yazıp çizen gazetecilere geçiyor. Lakin onlar da bu saçma sapan cezalarla susturulacakmış gibi durmuyorlar.

Nitekim tam da erken seçim öncesinde halk bu yanlışlarla işlevsiz öç politikalarını görüyor ve bence bu kötülükler artık sadece muhaliflerin değil, AKP seçmeninin de tahammül sınırlarını aşıyor. Bir ülke muhaliflere karşı girişilen toplu öç alma davalarıyla ve karşıt görüşte olan herkesi hapse tıkma histerisiyle yönetilemez. Halk, ekonomik baskılarla politik buhran arasında sıkışmış, umutsuz bir şekilde yeni bir lider arıyor. Maalesef koskoca ülkede, Selahattin Demirtaş hariç, alternatif olarak sunulan isimler herkeste bıkkınlık yaratmış eski, yıpranmış yüzler. Yine de, kimsenin kirli ittifaklar üzerine kurulu koltuğunu sonsuza kadar koruyamayacağını biliyoruz; sürprizlere hazırlıklı olmak lazım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...