02 Kasım 2016 23:44

Mehmet Topal’ın penaltısı, Rasim Ozan'ın pirzolası…

Mehmet Topal’ın penaltısı, Rasim Ozan'ın pirzolası…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tarih 31 Ekim Pazartesi akşamı.
Yer Beyaz TV stüdyoları.
RTÜK’den torpilli, “Derin Futbol” adıyla yayımlanan sözde spor programının canlı yayını.
İzleyenleri hayretlere düşüren pespaye bir görüntü.
Stüdyoya mangal ile etler getiriliyor.
Her birinin ayrı sıfatları olan ama “spor gazetecisi” sıfatıyla orada duran yorumcuların önüne etler, pirzolalar getiriliyor.
Hakkını yemeyelim, Abdülkadir Durmaz itiraz ediyor, “Ya arkadaşlar olan var olmayan var, reklam arasında yesek…”. “Cemaatin” 3 Temmuz sözde “şike” operasyonu sürecinde, Mehmet Baransu ile birlikte spor medyasına “iliştirilen” Rasim Ozan yanıtlıyor: “Parası olmayan gitsin yarım ekmek döner alsın, biz öğrenciyken öyle yapardık.”
Bu arada canlı yayında “Öküz gibi yiyorsun”, “Kedi gibi mi yiyeyim?” cümlelerinin geçtiği müptezel diyaloglar ekranlara yansıyor.
Bu sakil sahnelerin yayımlandığı tarihten daha 2 gün evvel, “Cemaat” ile mücadele için ilan edildiği söylenen OHAL kapsamında çıkartılan kanun hükmünde kararname ile İstanbul Üniversitesinde uzun yıllardır tanıdığımız, meslektaşlarımız, arkadaşlarımız, dostlarımız gönül verdikleri mesleklerinden ihraç edilmişti.
Prof. Dr. Hakan Ongan, 1996’da beraber asistan olduğumuz yıllardan beri “Cemaat” benzeri yapılanmaların karşısında duran, bütün hayatını özgürlük, eşitlik, demokrasi üzerine kurmuş bir dost, bir meslektaş. 20 yıldır en büyük tartışmalarımızın Beşiktaş-Fenerbahçe üzerinden olduğu bir Beşiktaş sevdalısı.
Yr. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, öğrenciliğinden, öğretim üyeliğine kadar tanıdığım, demokrasi ve özgürlük aşığı bir genç akademisyen.
Ve adları bu sütuna sığmayacak kadar çok dost ve meslektaşlar. 
OHAL “Cemaat” ile mi mücadele ediyor? Yoksa zamanında “Cemaat”e karşı mücadele edenler mi tasfiye ediliyor?
Soru ortada…
Rasim Ozan’ın, Abdülkerim Durmaz’ın deyişiyle “öküz gibi” et yediği programın sabahı, artık bir elin parmaklarını geçmeyen bağımsız basın organlarından Cumhuriyet gazetesi kolluk kuvvetleri tarafından basıldı.
Güneş gözlüğü, saç topuzu ve montundan, Amerikan polisiye dizilerini çok seyrettiği belli olan bir sivil polisin 75 yaşındaki Aydın Engin’i ite kaka gözaltına alması hafızalara kazandı. Suçu neydi en saygın gazetecilerden biri olduğu karşıtları tarafından bile kabul edilen Aydın abinin?  
“Fetö ve PKK üyesi olmadan bu örgütlere destek olmak”. 
Yersen hazır klişe var.
Biz bu hikayeyi 3 Temmuz 2011’de Fenerbahçe başkanının “Ergenekon üyesi olarak şike yaptığı” başlığında da dinlemiştik. 5 yılda devir değişti. Şimdi karalama için “Ergenekon out”, “Cemaat in”, muhalif tasfiyesi ise “şahane”.
Aktörler değişse de sürekli aynı güne uyanan film kahramanlarına döndük.
Ha futbol nerede mi diyorsunuz?
Karabük maçında Mehmet Topal’a yapılan hareket penaltıydı.
Sakın Rasim Ozan’dan, Ahmet Çakar’dan alıntılarla tartışmaya başlamayın çünkü sistem hepinizin, 2011’de “Cemaate övgüler düzen”, 2016’da “Cemaate küfür eden” ama sürekli pirzola yiyen Rasim Ozan ve Çakar gibilerden olmanızı istiyor.
Bense salı sabahı Evrensel’in manşetine yerleşen cümleye inanıyorum: “Zifiri Karanlığı Birlikte Aşacağız”… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...