25 Ekim 2016 00:50

İlhan Kalaylıoğlu

İlhan Kalaylıoğlu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen gece rüyamda, Ankara’daki “68 Gençliği” içindeki özel yeriyle unutamadığım, ama yıllar önce yaşamdan ayrılmış olan değerli dostum İlhan Kalaylıoğlu’nu gördüm. Çağırdı beni. Ne diyebilirdim? “Acele etme, daha birkaç yıl buradayım, iki kitap daha var elimde” dedim. 

İlhan, olgun davranışlarıyla ayırt edici kişiliği olan bir arkadaşımızdı. Sabah kalktığında, “Bugün hangi yaramazlığı yapalım” havasında olan ve sabah sabah dışarı o niyetle çıkan genç arkadaşlardan farklıydı. Aslında o da coşkulu bir gençti, ama yapılması gerekeni tartmadan, enine boyuna ölçüp biçmeden hiçbir işe yönelmezdi. Ona göre, bilinçle yükselen bu gençlik hareketi, paldır kültür girişilen “vur kaçlar”la geçiştirilemezdi.

“Tabii” diye söze başlardı İlhan, “boş duracak değiliz, fakat yapacağımız eylem, tarihe geçecek olayın bir parçası olmalı!”

Genç arkadaşlar arasında, bu tür ağırlığı olan sözleri ancak İlhan gibi birkaç kişi söylerdi. Öyle olunca da öteki gençlerin gözünde İlhan, kendine “Hocam” dedirtecek kadar devrimci bilgi ve görgüye sahip “öncüler” kategorisine girerdi.

Onunla 12 Mart 1971 darbesini izleyen yaz aylarında Mamak’taki Askerî Cezaevinde aynı koğuştaydık. Derken bir gün, İlhan’ın da aramızda olduğu 80-90 tutukluyla birlikte askeriyenin zırhlı taşıtlarına bindirildik ve Ankara’da adını ilk kez duyduğum “Kazıkiçi Bostanları” denen boş bir arazide askerî hapishane olarak hazırlanan ve “Yıldırım Bölge” diye tâbir edilen yerde, dikenli tellerle çevrili barakalara götürüldük. Buraya aktarılmamızın nedeni açıktı: Mamak Cezaevi artık tıka basa dolmuştu ve dalgalar halinde gelen yüzlerce ve yüzlerce yeni tutukluyu yatıracak yer kalmayınca böyle bir çare bulunmuştu. 

Hatırladığım kadarıyla bizim barakada, eskiden beri tanıdığım arkadaşlar şunlardı: Yayıncı Muzaffer Erdost, hikâyeci Erdal Öz, Veteriner Fakültesi mezunlarından “İgor” dediğimiz Mustafa İşler, Şaban İba (Zapata), Mustafa Kaçaroğlu ve İlhan Kalaylıoğlu…

İlhan’ın bacağında, dizinin yan tarafında müzmin bir derin yara vardı. Yıllardan beri iyileşmeyen bu lânet yara, hapishane yaşamında akla gelmedik zorluklar yaratıyor, fakat İlhan sızlanmak şöyle dursun, bu yarayı herkesten saklamaya çalışarak gık bile demiyordu. Onun hapishane yıllarında çektiği çileyi çok az insan bilir.

Uzun yıllar geçti, belki yarım yüzyıl dolayında bir zaman geçti ve geçenlerde beni telefonla arayan eski bir dost, İlhan üzerine bir kitap çıkarmak istediklerini, bu kitaba benden de bir yazı girmesi gerektiğini söyledi…

Okuduğunuz bu köşe yazısında, İlhan Kalaylıoğlu üzerine hazırladığım yazıdan alıntılanmış sadece birkaç paragraf bulunuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...