30 Eylül 2016 01:00

Yine lağım taştı, bez getir

Yine lağım taştı, bez getir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Medya mahallesinde yine lağım taşmış.
Büyük medya baronunun iş bitirici damadıyla, cumhurbaşkanının bakan olan damadı arasındaki kirli pazarlıklar ortaya dökülmüş.
Ortalık çok pis kokuyor.
Yalakalık, iktidara yaranma cambazlıkları, şirket içi gizli bilgi sızdırma, gazetecileri güce yaranma konusunda derecelendirme gayreti diz boyu.
Büyük medya baronunun damadı bu kirli raporlama ve pazarlıkları siber güvenlikte devrim yarattığını iddia ettiği kendi internet firmasının e-posta adresi üzerinden yapıyor. Redhack adlı siber korsan grubu ise o pek güvenli sanılan ağı delip geçiveriyor. Ortalık hem pis kokuyor, hem de o kokuda gülme gazı saklı sanki. Pis kokular arasında bir gülme geliyor insana.
Büyük medyanın yayın yönetmeni veya yayın koordinatörü kisvesi altına gizlenmiş iş bitiricileri medya mahallemizde yeni değil. Zavallı demokrasimiz elverdiği kadar gelişebilen zavallı gazetecilik dünyamızda 1980’lerden sonra yeşeren yeni “üst düzey” gazeteci tipi bu. Onlar gerektiğinde gazeteci gibi afra tafra yapacak, ama asıl olarak kağıt, reklam, arazi ve kredi işleri için iktidar seçkinleriyle yalaka ilişiler kuran insanlardan seçiliyor. Gazetecinin seçkinleşmesine, aşırı zenginleşmesine, halktan kopup üretim araçlarını ve siyasi gücü elinde bulunduranlarla dost olmasına artık halkımız da alıştı. Aydın Doğan’ın bir farkı var, o iş bitiricilerini damat olarak seçiyor. Böylece, bir damattan diğer bir damada kurulan iletişim ağıyla, gelecek güzel günlere doğru bir aile saadeti kurulmuş oluyor. Birinin Bedrettin Dalan’la, diğerinin ANAP’lı Güneş Taner’le ihale, pazarlıkları bugünkü gibi ortaya dökülen Ertuğrul Özkök ve Mehmet Barlas’ın böyle bir şansları yoktu mesela.
Dediğimiz gibi, medya mahallemizde lağım yukarıdan akmaya başlayınca ortalık gerçekten çok pis kokar.
RedHack’in sızıntıları yayımlanmalı mı?
Elbette yayımlanmalı. Çünkü halka mektup yazdıklarını, yani kamu çıkarı için habercilik yaptıklarını iddia eden büyük medya grupları kuran sermayedarlar ve onlar için çalışan gazeteciler aslında sadece iktidarlara ve güç odaklarına mektup yazıyorlar ve bu yanlışın kamu tarafından bilinmesi gerekiyor. Halkın büyük medya grupları tarafından nasıl aptal yerine konduğu ve gazetecilerin nasıl kişiliksiz bir şekilde, para ve güç için mesleklerine ihanet ettikleri herkes tarafından bilinmeli. Eğer bu ihanet birileri tarafından belgeleriyle ortaya konuyorsa, işlerini doğru yapan gazeteciler o belgeyi mutlaka yayımlamalı. İhanetin belgesinin ortaya çıkmasını istemeyenler, kendilerine güvenli birer e-posta hesabı açmalı ya da güvercinle haberleşmeli. Çünkü günümüz siber dünyasında saklı kalabilen çok az şey var.
Redhack tarafından sızdırılan mesajlaşmaları yayınlayan medya organlarına yönelik saldırı ve kapatma girişimleri gösteriyor ki, eldeki belgeler doğru. İhanetin belgesi birilerini rahatsız edince, akıllarına ilk gelen şey bir iki yayın organını kapatmak, konu hakkında yayın yasağı getirmek, yetmezmiş gibi, birkaç kişiyi daha cezaevine yollamak. Hoşlarına gitmeyen haberler yayımlanınca o haberi yayımlayan gazetecilere eziyet ederek, yalan ve komplolarla üste çıkmaya çalışan bazıları için hayat çok eğlenceli olabilir. Ama deniz bitiyor. Bu kadar pis koku, hukuksuzluk ve ahlaksızlığın olduğu bir ülke daha ne kadar, nereye gidebilir? Bu lağım diz boyundan enseye kadar yükseldi, enseyi karatmanın vakti çoktan geldi geçiyor.
Sunum yapan gazeteci
Redhack’in sızdırdığı mesajlar arasında bazı gazetecilerin iktidar partisi bakanlarına kamuya kapalı “sunumlar” yaptığı, politik akıl verdiği yönünde belgeler de var. Gazeteci, iktidar ve güç odaklarına gizli kapaklı (off the record) sunum yapar mı? Onlara politik danışmanlık verir mi? Cevap veriyorum: Hayır. Gazeteci, bildiği, öğrendiği, araştırdığı şeyleri habere dönüştürerek kamuyla paylaşan, bu paylaşımı da şeffaf bir biçimde yapan kişidir. Gazetecilerin politik bir aktör gibi iktidarlarla gizli toplantılara katıldığı ülkeler bizim gibi demokrasisi az gelişmiş olan, sorumluluk, etik, hesap verirlik gibi mesleki kavramların da altüst edildiği ülkeler. Bu tür ülkelerde demokrasi ne kadar gelişmişse, gazetecilik faaliyeti de o kadar olur. Otoriter ve baskıcı hükümetler ne demokrasinin ne de gazeteciliğin gelişmesini istemedikleri için, gazeteciden sunumcu yaparken, demokrasinin de her daim pis kokmasına neden olurlar.
Gazetecilik dünyamız çok pis, çok kötü kokuyor, arada bir lağım taştığı için pisliğin boyutlarını belgeleriyle görüyoruz. Çok ciddi temizlik gerekiyor. Hep dediğim gibi, bu ülkede gazetecilik mesleğinin ve gazeteci kimliğinin yeniden tanımlanması lazım. Mevcut koşullar altında bu temizliğin yapılması zor görünüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...