29 Eylül 2016 00:51

Futbol medyasının sefaleti: Aykut Kocaman ve Selçuk Şahin

Futbol medyasının sefaleti: Aykut Kocaman ve Selçuk Şahin

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’ye transfer olduğu 1988 sezonunda üniversite son sınıftaydım.

Ortaokul son ve lise yıllarında başlayan tribün maceramın olgunlaşmaya başladığı, futbolu sadece taraftarlık olarak görmeyip, sevilesi bir oyun olduğu için takip etmeye başladığım yıllar.

Aykut Kocaman 8 sezon boyunca, Fenerbahçeli bir futbolcu olarak, oyununu ve kişiliğini olgunlaştırırken, ben de tribünde futbol kültürümü ve kişiliğimi olgunlaştırıyordum.

1996 sezonunda, şampiyonluğun Trabzon’da Aykut ve Oğuz’un golleriyle kazanıldığı, o unutulmaz maçı tribünde canlı seyretme olanağı bulmuş ender Fenerbahçelilerden biriydim. O maça gidişimiz, maç esnasında yaşananlar, maç sonrası dönüşümüz ayrı bir hikaye, fırsat olursa o güzel macerayı da yazarım.

Ama o maçtan hatıralarımızda kalan en vurucu sahne, maçtan sonra Aykut Kocaman’ın, Oğuz Çetin’i de yanına alarak yaptığı açıklamaydı: “Bütün sezon uğraşıyorsunuz, bütün emekleriniz tek maçla heba oluyor, kendi galibiyetimize seviniyorum ama Trabzonlu arkadaşlarım için de üzülüyorum”.

Bu açıklama Aykut’un sadece iyi bir futbolcu değil, aynı zamanda iyi bir insan olduğunu, hayata emekten, soldan baktığını da ortaya koyuyordu.

Dönemin Ali Şen başkanlığındaki Fenerbahçe yönetimi, bu açıklamayı bahane ederek Aykut ve Oğuz’u takımdan gönderdi. Ancak Fenerbahçelilerin gönlündeki Aykut Kocaman sevgisini hiçbir zaman silemedi.

Nitekim 2010 yılında Fenerbahçe’nin başına, bu sefer teknik direktör olarak geçtiğinde, benim yaşlarımdaki Fenerbahçe camiasının büyük bir çoğunluğu “efsanelerine” yeniden kavuştular. Evrensel’de bu köşeyi yazmaya başladığım yıllarda gerçekleşen bu transferin ne kadar olumlu olduğunu, Aykut Kocaman’ın artık pek çok bilim alanından destek alarak ilerleyen futbolun en iyi temsilcisi olduğunu defalarca yazdım.

Aykut’un talihsizliği bu dönemde de devam etti. Bugün ‘FETÖ’ diye nitelendirilen, Fenerbahçelilerin 10 Temmuz’dan beri isimlendirmesiyle ‘FETOŞ’ yani “cemaatin” operasyonlarına rağmen, Aykut bana göre son derece başarılı oldu. Fenerbahçe’nin bütün tarihsel istatistikleri içinde en çok galibiyeti yakalayan Aykut hoca,  bütün bir sezonda 3 kulvarda oynanabilecek 65 maçın 64’ünü yani yarı finalde elendiği için UEFA finali oynayamayan ama sonuna kadar giden hoca, 28 yıl aradan sonra gereksiz Türkiye Kupası’nı iki defa kazanan kişi oldu.

Bütün bunları niye anlattım?

Aykut Kocaman, o dönemde koşu mesafesi, koşu kalitesi, dedikçe Erman’ından Ahmet’ine, Serhat’ından gereksizlerine bütün “sözde” futbol yorumcuları ne yazıyor ya da söylüyordu hatırlıyor musunuz?

Bu sefil medya ortamında, çok önemli başarıları olmasına rağmen, Aykut Kocaman “başarısız” gösterilmek için her şey yapıldı.

Futbolcular atlet miydi? Önemli olan koşmak değil, topu koşturmaktı. Dünyada futbolun ne düzeye geldiğini bilmeyen sözde yorumcular, bağlı oldukları sermaye grubunun ihtiyaçlarına, hatta taleplerine göre yorum üretiyorlardı. Bugün hepsi koşu mesafesi, koşu kalitesi, isabetli pas istatistikleriyle “akıllı tahtalarda” yorum yapıyorlar.

Sadece Aykut Kocaman için değil, hatırlayın o dönem birçok futbolcu için yapılan benzer yorumlar sonrası, hakkını yemeyelim tribünlerin tamamından değil ama özellikle gençlerin bulunduğu gruplar içinden futbolculara ve Aykut’a yönelik tepkiler yükselmeye başlamıştı.

Geldik bu yazının yazılma nedeni olan Selçuk Şahin’e.

Tepkilerden nasibini alan futbolculardan biri de, 2003 yılından beri Fenerbahçe’de oynayan ve o tarihten beri Fenerbahçe’nin başına gelen 9 teknik direktörden hiçbirinin vazgeçemediği Selçuk Şahin’di. Selçuk Şahin tabii ki bir Messi değildi. 

Her zaman hazır olması, hocalarının taktiğine uyum sağlamaya çalışması, yedek kalmayı sorun etmeyip, küsmeyip, takıma girmek için mücadele etmesi, arması için elinden geleni yapması, Selçuk’un özellikleri değil miydi? 

Daum, Zico, Aragones, Aykut, Ersun ne zaman ihtiyaç duysalar Selçuk Şahin oradaydı. İçinde bulunduğumuz 2016-17 sezonunun ilk beş hafta istatistikleri bu hafta yayınlanınca bütün medyada “helal olsun” Selçuk Şahin başlıkları ortaya çıktı. Bu sezon Gençlerbirliği’ne transfer olan Selçuk Şahin 35 yaşına rağmen, ilk 5 haftada en çok koşan ilk 5 futbolcudan biri olmuş.

Şaşırdım mı?

Hayır.

Medya sefillerinin lafıyla gaza gelip “koşu mesafesi” neymiş, Selçuk Şahin’de futbolcumu muymuş diyen, futbolu yukarıda yazılı hocalardan daha iyi bildiğini iddia edenler düşünsün. Ta ki bu “sefillerin” yorumcu olmadıklarını, bunların manipülasyonu ile hareket edenlerin ise taraftar olmadıklarını anlayana kadar düşünmeye devam…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa