20 Eylül 2016 01:00

'Ve acılar' derken bir de iktidara soru

'Ve acılar' derken bir de iktidara soru

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tarık Akan’la ancak iki kez doyasıya konuşma fırsatı buldum. İkisi de kalabalıkça bir yemek masasındaydı; ama ikisinde de yanımda oturduğu için, hem dünya ahvali üzerine hem de yurdumuzun sorunları üzerine konuşmuştuk. Fazıl’ın arkadaşı olan bu genç dostun bende bıraktığı izlenim, sâkin, kültürlü, ağırbaşlı, biraz içe dönük ve alçakgönüllü sağlam bir aydın olmasıydı. Kitaplardan konuştuk. Sonra konu, çocuk kitaplarına dönüştü ve ortak dostumuz Erdal Öz’ün bu alandaki büyük katkısını anlattı bana. Çocuk kitapları hakkında bu denli geniş bilgiyi nasıl edindiğine şaşmıştım. O akşam ayrılırken konuyla ilgili olarak kitaplığımdan birkaç kitap gönderebilmek için adresini istedim. Kartviziti yoktu, “Okula gönder” dedi. Durakladığımı görünce Bakırköy’deki okulun adresini verdi.  
Onun bir okulu olduğunu böylece öğrendim. Eğitimcilik tutkusunu bu yoldan karşılıyor, parasını da bu doğru yolda harcıyordu.
Tanıdığım Tarık Akan, böyle iyi, çok iyi bir insandı…
16 Haziran 2016 Cuma günü ise Çetin Öner’i uğurladık Ankara’daki Karşıyaka Mezarlığı’ndan.
O da ölümünü garipsediğim insanlardandı, çünkü Çetin benden sekiz yaş küçüktü!
1960’lı yılların başlarında, yeni bir tiyatro hareketini başlatan Ankara Sanat Tiyatrosu’nun oyuncularındandı. Esprili, hazırcevap, cin gibi bir genç aydınımızdı. Kalemi güçlü olduğu için, zor bir işe soyunup çocuk kitapları da yazdı! Yıllar geçti, bu kez Edebiyatçılar Derneği’nin basın bültenlerini onun bürosundaki faks denen yeni icat aletten yollar idik…
Sonra birden n’olduysa oldu, Çetin erken bunamaya tutuldu! Şimdi bu hastalığa dilimizde “Alzhaymer” deniyor. Belleğin sekiz yıl boyunca giderek zayıflaması ve bilinç dışı yaşamayı getiren bu hastalık, giderek tırmandı! Ve gitti bizim Çetincik!
*
İnsanoğlunu koyun gibi dinleyen, eşek gibi büyüyüp de semeri küçülen bir varlık mı sanıyorlar?
Burası güzelim Anadolu! Doğu vilâyetlerinde hayvancılık, batıda ise bağcılık, tütüncülük de yapılır, bunu bilmeyecek ne var? Tütününü tüttüren bir halk değil miyiz?
Hayır, artık pek değiliz!
Ektiği tütününü tüttürüp de keyfini süren kaldı mı dersiniz?
On beş yıl önce, altı yüz bin olan tütün üreticisi sayısı, bugün düşmüş altmış bin üreticiye!
Bu ne biçim memleket ki, tütün ekicileri 2000 yılından günümüze onda bire düşüyor? Tütün üretimi ise 208 bin tondan 69 bin tona… Neden? Dur şunu iktidara bir de biz sormuş olalım…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...