05 Temmuz 2016 01:00

Mapusane yazın serin, kışın ısıcahtır

Mapusane yazın serin, kışın ısıcahtır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aydınlarımızın, özellikle sanatçıların hapis yatmasını bir yönüyle yararlı bulurum. Böylece bizde demokrasi, hukuk, adalet, insan hakları nedir, nasıl işler, kimler için vardır ya da kimler için yoktur, bütün bunlar halkla iç içe, bir güzel yaşanır mapusanede...       
Sanılmasın ki bütün tutuklama kararlarını yerinde bulan bir insanım! Birkaç dakika için de olsa, hatta "rol icabı", ya da şaka için de yapılsa, kimsenin hapis yatmasını düşünmek bile istemem. Hele hapse atılan o insan, bir DÜŞÜNCE SUÇLUSU ise…

Çağımızda "düşünce"nin suç olabileceği varsayımı, yalnızca ortaçağ benzeri geri toplumlarda, ya da insanlık ve hukuk tanımayan faşist diktatörlüklerde görülebilir. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu'nun kısa bir süre için de olsa şöyle bir keşif yapıp çıkmasının onlara pek bir zarar getirmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü yurdumuzda hapis yatmış olmak, "aydın" niteliğinin tescil edilmesi anlamına da gelir. Ağabeyim Balaban, "Dam" derdi mapusaneye. Mapus yatanlara da "Damdakiler". Ardından o incecik sesiyle koyverip guluverirdi.

Müzeye dönüştürülmüş olan Ankara'daki Ulucanlar Cezaevi'nde, Nâzım Hikmet'ten Bülent Ecevit'e, Hüseyin Cahit Yalçın'dan Yılmaz Güney'e kadar "damda kalan" şair, yazar ve gazetecilerden birkaçının daha adını versek, ülkemizin demokrasi tarihini de özetlemiş olmaz mıyız?

Beyhan Cenkçi, (gazeteci), Adnan Cemgil (felsefeci, çevirmen), Cüneyt Arcayürek (gazeteci), Fakir Baykurt (yazar), Hasan Hüseyin Korkmazgil, (şair, yazar), Metin Toker (gazeteci), İsmail Beşikçi (sosyolog), Yalçın Küçük (akademisyen, yazar), Sırrı Süreyya Önder (sinema sanatçısı), Muzaffer İlhan Erdost (yayıncı), Halikarnas Balıkçısı adıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı (yazar), Feride Çiçekoğlu (yazar, yönetmen), Süleyman Ege (yayıncı), Ahmet Arif (şair), Ahmet Emin Yalman (gazeteci) ve daha yüzlerce aydınımız…

Konuyu iyice değiştiriyorum: Ankara'daki Bilkent Senfoni Orkestrası'na başkemancı seçmek için, adayların uluslararası keman sanatçılarından oluşan bir jüri önünde sınavdan geçirilmesini adaletli ve yerinde bulduğumu yazmıştım. Önceki hafta bu sınav yapıldı. Sadece iki keman sanatçısının katıldığı sınavda jüri, adayların ikisini de "başkemancı" niteliğinde görmedi. Bu ilginç sonucu, Bilkent Senfoni Orkestrası'nın yöneticileri nasıl yorumluyor, merak ediyorum…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...