İki ayrı konu: romanlar ve liseli gençlerimiz
Fotoğraf: Envato
Anlaşılır nedenlerle CHP ve onun genel başkanının muhalefetteki zayıflığı üzerine yazdığım eleştirel yazılara ara vereceğim: Şu günlerde kimileri, faşizan bir kafayla Bay Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak onu geriletmeye çalışıyor. Okurlarım, bu tür insanlarla benim eleştirel yaklaşımımı aynı kefeye koyacak değildir, buna güvenerek CHP ve Kılıçdaroğlu eleştirisini erteliyor, başka konulara geçiyorum:
Gazetemiz Evrensel’in 11 Haziran 2016 Cumartesi günlü sayısında “Roman tütün işçileri” başlığıyla geniş ve önemli bir yazı yer aldı. Aslında bu başlık, Egemen Yılgür’ün araştırmaya dayanan yeni bir kitap çalışmasının adı. Söz konusu kitabı henüz almadım. Alıp okuyunca İstanbul’da yaşayarak bir zamanlar tütün işçiliği yapan ve kendi çevresinde sınıf bilincini geliştirmiş olan Çingene emekçiler üzerine Egemen Yılgür’den öğrendiklerimi de katarak çıkardığım sonuçlara göre bir yazı yazmak isterim. Dr. Şefik Hüsnü’nün parti sekreteri olduğu dönemde yaşanan 1951 TKP Tevkifatı’nda, parti üyesi olduğu için aylar boyunca işkenceden geçen ve yıllarca hapis yatan Çingene yurttaşlarımızın sayısını bilmiyorum, ama hapishanedeki bir grup komünist Çingene hakkında, özellikle Şevki Akşit Ağabey’imin anlattığı birçok hikâyeyi unutmadım. Onların çoğu tütün işçisiydi, onu da biliyorum. Diyeceğim, bu konu bana ilginç gözüküyor. Çünkü dünyanın hemen her yerinde özellikle müzik ve dans yeteneğiyle öne çıkan, ama gittikleri ülkelerde sığıntı olarak yaşadıkları için hep aşağılanan “Çingeneler” konusunu bir sosyalist olarak bilmek, onları anlamak istiyorum.
Değinmek istediğim ikinci konu şu: Liseli kuşakların gerici eğitim yöntemlerine, okutulan derslerin içeriğine, “yandaş” denen anlayıştaki okul yöneticilerine ve sonuç olarak iktidara karşı başlattığı çıkışları önemsiyorum. Öğrencilerin gazetelerde çıkan fotoğraflarında gördüğümüz bir de ana slogan var:
YANDAŞ DEĞİL ÇAĞDAŞ İDARE
İstanbul Erkek Lisesi’ndeki öğrencilerin “yandaş” denen müdüre topluca karşı çıkmasıyla başlayan olaylar, yalnızca İstanbul’daki birkaç liseyle sınırlı kalmayıp yurt yüzeyinde yayılmaya başladı. Ben de İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum. Bu okulun bir de “Mezunlar Derneği” vardır. Bir zamanlar yılda bir kez olsun, bir araya gelirdi eski mezunlar. Okulumuz hakkında şunu bilir şunu söylerim: İstanbul Erkek Lisesi, her zaman, her dönemde lâik eğitimin kalesi olmuştur. Günümüzde bu temel kavrayışın çözülmesine seyirci mi kalacağız?
- Veda yazısı 01 Nisan 2019 19:40
- İki konu bir de sav söz 11 Mart 2019 20:05
- Atabaş'ın ardından 04 Mart 2019 19:30
- Ceyhun Atuf Kansu 25 Şubat 2019 23:10
- Fenerbahçe’nin Hâl-i Pür Melâli 19 Şubat 2019 01:19
- Beyin Göçü 12 Şubat 2019 00:33
- ‘Selim Ağbi’yi hatırlarken 05 Şubat 2019 00:00
- İstanbul Müzik Festivali 21 Ocak 2019 23:40
- Fiyatlar yasayla düşer mi? 08 Ocak 2019 00:24
- Ankara’da yeni bir dönem mi? 01 Ocak 2019 00:34
- Erdal Erzincan'la halk müziğimiz üzerine (2) 25 Aralık 2018 00:05
- Erdal Erzincan’la halk müziğimiz üzerine (1) 18 Aralık 2018 02:47