21 Mayıs 2016 01:00

Zamanın ilerlemediği bir kara delik

Zamanın ilerlemediği bir kara delik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

O isim mi bu isim mi derken, Binali Yıldırım’ın yakında başbakan olacağı nihayet ilan edildi. Ertesi gün Sabah gazetesi manşette ‘Bayrak 22 Yıllık Dava Arkadaşına’ diyerek Yıldırım’dan ziyade Cumhurbaşkanını odağa alıyordu. Vatan, Yıldırım’ın Cumhurbaşkanıyla ‘Uyum İçinde Çalışacağız’ sözlerini sevmiş olacak ki manşette bu sözlere yer veriyordu. Akşam, ‘Yeni Kaptan’la Başkanlığa,’ Takvim ‘Yıldırım Gibi,’ Milat ‘Yıldırım Dönemi,’ Akit ‘Haydi Bismillah’ diye manşet attı. Havuz medyasındaki bu coşkulu ifadeler kainatın bir kara deliğindeymişiz de zaman ilerlemiyor ve gördüklerimize bildiklerimize rağmen sürekli başladığımız yerde duruyoruz hissi veriyor.

Sosyal medyada ise Binali Yıldırım’ın müstakbel başbakanlığı geçmişten süzülerek gündem oldu. Dört dönem sürdüğü için Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığını iyi bildiğimiz Binali Yıldırım’ın 17-25 Aralık’ta ortaya çıkan havuz ilişkisi, bilişim teknolojileriyle ilgili sarf ettiği ‘Fazla kafa yormayın yoksa çıldırırsınız’ vizyonu, döneminde yaşanan Pamukova faciası, başkanlıkla ilgili hevesli sözleri gibi hatıralar sosyal medyada acı esprilerle konuşuldu. Önümüzü göremediğimiz şu günlerde hatıralar gelecek günlerin ruh haline ışık tutuyor. Geçmişe bakarak gelecekten daha da emin olmak isteyenler için mülksüzleştirme ağlarının Ulaştırma Bakanlığı’nın İlişkiler Ağı başlıklı çalışması çok faydalı. Çalışmaya buradan ulaşılıyor: https://graphcommons.com/graphs/cddf5d34-c49f-46d5-8963-86a11b5bdc9f.

ENGELLEME, CEZA, SORUŞTURMA

Bu hafta DİHA’nın web sitesine 40. kez erişim engeli getirildi. Artık rutin oldu, DİHA’nın engellenme sayısı haftada bir artıyor. Gazetecilere yeni bir tür ceza ise MİT TIR’ları soruşturmasında savcıların savunmalarını haberleştiren Arzu Yıldız’a verildi. Yıldız’ın çocuklarıyla ilgili velayet hakkı, yaptığı haber nedeniyle elinden alındı. Haber yaptığı için verilen 1 küsur yıllık hapis cezası yetmemiş olacak ki, Arzu Yıldız anneliği üzerinden cezalandırılmaya hatta aforoz edilmeye çalışıldı. Gazeteci Mehmet Baransu’nun tutukluluğunun devamına karar verilmesi de bir başka çelişki olarak bu haftanın medya gündeminde yerini aldı. Hakimlerin, savcıların çelişkilere mahal vermeyecek şekilde peşinde oldukları yegane dert ise, görünen o ki Kürt basını. Internet sitesi tutarlı bir biçimde engellenen DİHA’nın cezaevinde tutuklu muhabir sayısı ise an itibariyle 13.

Yargının Kürt basınına karşı tutarlı yaklaşımından olsa gerek, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma için yayın yönetmenliği nöbetine katılanlar hakkında soruşturma açılması şaşırtıcı olmadı. Bu tutarlılık karşısında zamanın akmadığı bir kara delikteymişiz hissi ağırlaşıyor. Soruşturmanın neden açıldığını anlamaya çalışmak anlamsız bir çaba olabilir ama nöbet neden başladı onu hatırlayarak kara deliğin bizi içine çekmesine karşı koyabiliriz. Gazetenin editörlerinden Günay Aksoy nöbeti şöyle anlatıyor: “Gazetemizin Eş Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin’e soruşturma ve davalar sonucunda yurt dışı yasağı ve ağır para cezaları verildi. Tam da bu süreçte gazetede dayanışma adına ne yapılabilir diye düşünüyorduk. Özgür Gündem ilk defa böyle bir saldırı dalgasıyla karşılaşmıyor. Gündem, binaların bombalandığı muhabirlerinin öldürüldüğü bir tarihten geliyor. Ama en zor dönemlerimizde dahi gazetenin etrafında her zaman bir dayanışma örüldü. Bu dayanışma ile baskılara karşı mücadele edildi ve basın üzerindeki baskılar ile teşhir edildi. 1994’te gazetemiz bombalanırken İstiklal Caddesi’nde Orhan Pamuk’tan Zülfü Livaneli’ye Altan Tan’a farklı kesimlerden aydınlar gazetemizi dağıtarak dayanışma gösterdi. Bu dayanışmalar nefes aldırdı ve gazetemiz kesintisiz yayın hayatını sürdürdü. Bugün çok daha zorlu bir süreçten geçiyoruz. Saldırının hedefinde sadece Kürt basını yok... Yalnız değiliz, yalnız olmadığımızı çok iyi biliyoruz... Dayanışmayı daha güçlü örebilirsek bugünleri de aşacağız...”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa