30 Nisan 2016 01:00

Lütfen gazete okumayın! Yoksa...

Lütfen gazete okumayın! Yoksa...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Topkapı-Cevizlibağ dolmuşunun sağ ön tarafında cama asılmış, ön koltukta oturan yolculara seslenen bir uyarı levhası: ‘Lütfen gazete okumayın.’ ‘Emniyet kemerinizi bağlayın’ yazılı diğer levhanın hemen üstüne yerleştirilmiş. Ön koltukta gazetesini iştahla okuyan yolcunun çevirdiği sayfaların katlanıp açılan eni boyu, sağ aynayı şoförün görüşüne kapatmasın diye. Dolmuşun önünde oturup yolculuğunu gazete okuyarak sürdüren, bu levhanın asılmasını gerekli kılan kaç kişi var acaba? Her halükarda, gazete okumanın görüşü engelleyen bir gündelik pratik olduğu da gerçek. Uyarıyı akılda tutmakta fayda var.

Mesela Yeni Şafak gazetesinin dünkü ilk sayfasını görünce akla hemen dolmuşta asılı bu uyarı levhası gelmeli. ‘İsveç tarzı ırkçılık’ başlığıyla manşetten verilen haber, İsveç’te Müslüman siyasetçileri hedef alan ırkçı dalganın yükseldiğini söylüyordu: ‘İsveç, Türk ve Müslüman siyasetçileri temizliyor... Avrupa’nın özgürlüğü kendine...’ Hemen alttaki haberin başlığı ise şöyle: ‘Mecliste HDP terörü: Bir barikat eksikti.’ Habere konu olan Anayasa Komisyonu görüntülerine, bir gün önce meclis kürsüsünde konuşurken HDP Milletvekili Ferhat Encü’nün karşılaştığı tepkiyi, Meclis Başkanının Encü’ye ‘Temiz bir dil kullanın’ deyişini ve dokunulmazlık tartışmasının işaret ettiklerini ekleyince, Yeni Şafak gazetesinin hışır hışır katlanıp açılan sayfalarının görüşü engelleme işlevini net olarak görüyoruz. O halde Topkapı-Cevizlibağ dolmuşundaki uyarıyı hatırlamak lazım.  

Görüşümüz engellenmesin diye gazete okumasak da gözümüzün önündeki engellerden kurtulamıyoruz. Burnumuza dayanan farazi uyarı levhalarının arkası kesilmiyor. Dolmuştaki uyarı ‘her gazeteyi okumayın, bazı gazeteleri okursanız başınıza gelecek var’ şeklinde de okunabilir. ‘Lütfen haber yapmayın, yoksa...’ hatta ‘İfade özgürlüğünüzü kullanmayın, fena olur’ uyarıları da her geçen gün artıyor. Evrensel gazetesi hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla açılan dava buna örnek. Üstelik bu dava, doğru olmadığı anlaşıldığında siteden kaldırılmış aylar öncesine ait bir haber nedeniyle açıldı. Gazeteci Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’ya Charlie Hebdo kapağını köşelerinden paylaştıkları için verilen iki yıl hapis cezası ise tabela uyarılarına tekbir seslerinin karıştığı vahim bir başka örnek. Son günlerde sınır dışı edilen, gözaltına alınan uluslararası gazetecileri düşününce bu uyarı levhalarının İngilizce versiyonu da yapılmalı diyoruz.

İMC TV 5 YAŞINDA...

Geçenlerde bir sohbette sinema hocası bir arkadaşım henüz izlediği bir videodan heyecanla bahsetti. imc TV’nin ‘haberiniz olsun’ sloganı ile yayımladığı tanıtım videolarından birinde dikenli tellerin altından sınırı geçen bir grup mülteci görüyoruz. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, ellerinde torbaları, kim bilir neleri geride bırakarak bir bilinmeze doğru gidiyorlar. Onlar uzaklaşırken kamera dikenli tellerde kalıyor, seyirci mülteci grubun arkasından bakarken video ‘Haberiniz olsun’ sloganıyla kapanıyor. Arkadaşım videonun görselliğini ve yarattığı etkiyi uzmanlığı kapsamında uzun uzun anlattıkça meraklandım. Tekil bir görsel metin olarak bir tanıtım videosunun böyle etki yaratması mümkün mü? Yoksa ‘Haberiniz olsun’ sloganı ve tanıtım videoları imc TV’nin beş yıldır ısrarla sürdürdüğü habercilik anlayışının sade bir tezahürü mü?

Yarın imc TV’nin beşinci yaş günü. 1 Mayıs 2011’de yayın hayatına başlayan imc TV’nin varlığı Türkiye’deki hakim medya ve haber kültürü düşünülünce coşkuyla kutlanası bir durum. Evrensel habercilik ilkeleri doğrultusunda, ötekine ses açma, görülmeyene kamerayı çevirme, duyulmayana mikrofonu uzatma iradesinde ısrarcı olmak ve ilkelerden ödün vermeden kaliteli televizyon yayıncılığını ilk günkü heyecan ve tevazuuyla sürdürmek herkesin harcı değil. Sadece haberlerle değil, kuşaklar ve programlarla da farklı perspektiflere alan oluşturmak, toplumsal tartışmaların derinleştirmesine mecra olmak, bunu yaparken egemen fikirlerin perçinlenmesine vesile olan bir objektiflik anlayışı değil eşitlikçi bir nesnellik pratiği ortaya koymak hiç kolay değil. Ne dikenli telden sınırı geçen çocuğun sesi, görüntüsü olmak, ne her gün defalarca o sınırı haber peşinde katetmek, ne de doğru haberi onca engele rağmen izleyiciye ulaştırmak kolay. İşte o yüzden kutlu olsun. Nice güzel senelere...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa