29 Aralık 2015 01:00

Olan bitenler

Olan bitenler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Seksenbir yıllık hayatımın en kötü, en karamsar aylarını yaşıyorum. Değerli oyuncumuz Haluk Bilginer de aynı duyguları yaşadığı için olacak, güneydoğu illerinde günlerce devam eden sokağa çıkma yasağı dolayısıyla temmuz ayından günümüze uzanan süreçte hayatını kaybeden 41 çocuk ve gencin tek tek adını vererek SÖZÜN BİTTİĞİ YER diye yazmış.
Evet, çocuklar bile öldürüldükten sonra ne konuşacağız, neyi konuşacağız?
Yazar ve fotoğrafçı Mehmet Özer ise duygularını, “Utançtan kahroluyorum, nefes alamıyorum; çocuklar göktaşı gibi toprağa düşüyor ve insanlar buna karşı sadece susuyor” diyerek açıklamış.
Çocukluk günlerinden tanıdığım şair ve yazar Akif Kurtuluş ise “Söylenecek söz kalmadı gerçekten. Yaşananlara sessiz kalan herkes, bu katliamın bir parçası olarak tarihe geçecektir” demiş.
Bu duyarlı arkadaşlara, sanatçı Feryal Öney şu sözlerle katılmış: “Yaşanan tablo, ne insan hakları açısından ne de anayasa açısından kabul edilebilir düzeydedir, insanlar kapı önüne çıktıklarında hayatları ellerinden alınıyor. Bu büyük bir suçtur.”
Bense dönüp dönüp şu soruyu soruyorum kendime: Çocukların ölümünden sorumlu bir yığın adamdan biri ben olsam ne yapardım? Bana taş atan çocuklara ateş edebilir miydim?
Ben kimileri gibi karıncaezmez tiplerden değilim, ama çocuklara silahımı çevirip ateşleyecek kadar da insanlıktan çıkmış bir yaratık değilim.
Başka bir konuya geçiyorum:
Tutuklu gazeteciler için Silivri Cezaevi önünde başlatılan “Umut nöbeti”ni geçen haftanın bir gününde türkücü dostum Edip Akbayram ve eşi Ayten Akbayram devraldı. Burada gazetecilerin tutuklanmasına ve medyaya yönelik baskılar üzerine konuşan Edip kardeşim şöyle dedi:
“Türkiye’de basın özgürlüğüne karşı yoğun baskı var. Bunun en somut örneği, Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımız. Ayrıca hâlâ tutuklu olan birçok basın emekçisi arkadaşımız bulunuyor. İnsanların haber alma özgürlüğü, üçüncü dünya ülkelerinde bile bu kadar kısıtlanmıyor. Can Dündar, Erdem Gül ve öteki tutuklu onlarca gazeteci kardeşimizin inançları, düşünceleri ne olursa olsun Türkiye’deki bu ayıbı bir an önce kaldırmak gerekir. Her akşamın bir sabahı vardır…”
Akbayram, tutuklu gazeteciler için, Sabahattin Ali’nin Sinop Cezaevi’nde yatarken yazdığı “Aldırma gönül” türküsünü söyleyerek “Silivri’de yatan gazeteci arkadaşlarımıza armağan olsun” dedi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa