21 Temmuz 2015 00:16

Aydınlanmanın göstergeleri

Aydınlanmanın göstergeleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son yazımda okurlarımdan destek isteyerek çağrıda bulunduğum “Özgecan Yasası” diye bilinen, oysa temelinde kadın-erkek eşitliğinden güç alan yasa taslağının uyandırdığı yankılar, sosyal medyada göründüğü kadarıyla geniş kitleler tarafından coşkuyla karşılandı ve benimsendi. Bir daha vurgulayayım: Kadın-erkek eşitliğini savunmak, aydınlanmanın başta gelen göstergelerindendir. Bu nedenle “Özgecan Yasası” taslağını hazırlayarak Meclise getiren Aylin Nazlıaka’yı ve ona destek çıkan kitleleri yeniden kutluyorum. Ve bu fırsatla size bugün adınlanma felsefesi üzerine kısa bir özet sunmak istiyorum:
Şu sorularla başlayalım: Nedir “aydınlanma”? Kim aydınlatılacaktır? Aydınlatılmak istenen nedir?
Kuşkusuz ki aydınlanmak isteyen, insanın kendisidir; aydınlatılması istenen de insan yaşamının anlam ve düzenidir. Adı üzerinde: “Aydınlanma”, insanoğlunun karanlıktan kurtulma yolunda dogmaları aşması, aklın ve bilimin egemenliği düzeyine ulaşması demektir. Bu tanımın bilim ve sanatta yaşama geçmeye başladığı tarih dilimi, 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa kültüründe yükselen “Rönesans Çağı”dır. Rönesans aydınlanması, Orta Çağ düşüncesinin çözülerek Yeni Çağ’ı oluşturacak ilkelerin ve düşüncelerin belirmeye başladığı dönemdir.
Ama düşüncenin hayata geçmesi anlamında “aydınlanma”, asıl 18. yüzyılda ışımıştır. Bu çağdaki aydınlanmanın ana özelliği, laik bir dünya görüşünün bilinçle temel alınması, laik görüşü hayatın her alanında tutarlı olarak gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Doğa bilimlerindeki gelişmeler paralelinde, Laplace’ın (1749-1827) gök mekaniğini aydınlatması, fizik biliminin ısı ve elektrik üzerine araştırmalarla büyük gelişmeler kaydetmesi, kimyanın Lavasier (1743-1794) ile gerçek bir bilime dönüşmesi, Dr. Jenner’in (1749-1823) aşıyı, Gabriel Fahrenheit’ın 1724’te sıcaklık ölçü birimini belirlemesi ve benzeri adımlar, insanın doğa karşısındaki egemenlik güdüsünü aydınlanma planında geliştirmiştir. Artık yapılacak şey, doğa karşısında başarı kazanan aynı aklı, kültür dünyasına da uygulamak, kültür dünyasını akılla aydınlatıp ona akılla egemen olmaktır. İşte 18. yüzyıla ‘Aydınlanma Çağı’ adını koyan bu düşüncedir. Aydınlanma, insanın bu düşünceyi gerçekleştirmesi, onu kültürün bütün alanlarında yürütmeye girişmesidir. Alman aydınlanmasının düşünürü Immanuel Kant, ‘Aydınlanma Nedir?’ (1784) adlı yapıtında şu tanımı getirir: “Aydınlanma, insanın kendi eksikliği ile düşmüş olduğu bir ergin olmayış durumundan kurtulup aklını kullanmaya başlamasıdır!”
Son ayların gelişmelerine bakarsanız Türkiye, aklını kullanmaya başlıyor biraz olsun…
Fazıl’a bir not: Müzik, “söz”den bağımsızlığını kurtardığı ölçüde bir “sanat dalı” olmuştur. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...