10 Nisan 2015 00:56

Almanya, Yunanistan’ın parasını nasıl ‘hiç’ etti?

Almanya,  Yunanistan’ın parasını nasıl ‘hiç’ etti?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Almanya ile Yunanistan arasında bir süredir alevlenen İkinci Dünya Savaşı döneminde el konulan krediler konusundaki tartışma, hakarete kadar vardı.

Başta Başbakan Angela Merkel ve yardımcısı SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel olmak üzere hükümet ve sermaye temsilcileri hep bir ağızdan Yunanistan’a bir tek sentlik tazminatın verilmeyeceğini ileri sürüyorlar.

En son Gabriel, Yunanistan’ın tazminat talebini “aptalca bulduğunu” söyleyerek, işi SYRIZA hükümetine hakarete kadar vardırdı.

Yani; Yunanistan’ın kendi parasını geri isterken aşağılanıp, hararete maruz kalıyor. Bu aynı zamanda Almanya’nın Yunanistan’a karşı küstahça yaklaşımının en somut ifadesi.

Peki, Yunanistan haksız şekilde, kendisine ait olmayan bir parayı, tazminatı mı istiyor?

Elbette ayır.

Bütün Alman gazeteleri, televizyonları ve resmi arşivleri Hitler faşizminin Yunanistan’ı 1941’de işgal etmeye başladıktan sonra binlerce insanı katlettiğini kabul ediyor. İşgal sırasında sadece Atina’ya iki saat uzaklıktaki Distomo köyünde, aralarında kadın ve çocukların olduğu 218 sivilin topluca katlettiğini bilmeyen yok.

Hitler faşizmi Yunanistan’ı işgal ederken halkın canına kıymakla, malına el koymakla kalmadı, aynı zamanda 1942’de Yunan Merkez Bankası’ndaki paralara da “borç” adı altında zorla el koydu.
Resmi kayıtlara göre İkinci Dünya Savaşı bitmeden 26 gün önce Almanya’nın Yunanistan Merkez Bankası’na borcu 476 milyon Reichmark’tı.

Başka bir değişle, o zamanki parayla 231 milyon dolar idi.

Savaş bittikten sonra, faizle birlikte Almanya’nın bugünkü parayla 11 milyar avro Yunanistan’a söz konusu “zorunlu kredi” için ödeme yapması gerekiyordu.

Ancak, aradan 70 yıl geçmesine rağmen Almanya bu parayı ödemeye bir türlü yanaşmıyor.

Bir tek 1961 yılında, Distomo ve diğer köylerde sivillere yönelik yapılan katliamlar nedeniyle 115 milyon Mark tutarında tazminat ödenmiş.

Tazminat konusu sadece SYRIZA değil, önceki hükümetler de zaman zaman gündeme getirmiş. Hatta önceki hükümet tarafından kurulan bir komisyonun 50 bin belge üzerinde yaptığı incelemelerde, Nazilerin Yunan Yahudilere ait yaklaşık 7.5 ton altına el koyduğu, bu altınların bedelinin şu anki parayla 235 milyon avro olduğu tespit edilmiş. 

Yunanistan Maliye Bakanlığı, hafta başında Almanya’nın ödemesi gereken toplam tazminat miktarının 278 milyar avro olduğunu kamuoyuna duyurdu. Bu elbette sadece “kredi” altında el konulan para değil, aynı zamanda işgal nedeniyle verilen bütün zararların karşılığını ifade eden bir tazminat miktarı.
Rakamı duyan Alman hükümeti üyelerinin beynine adeta kan sıçradı.

Hemen tepki açıklamaları yapıldı. Belirtilen rakamın Yunanistan’ın şu anda varolan borçlarına eşdeğer olduğuna göndermede bulunularak, tazminatla borç arasında paralellikler kuruldu. “Borç artınca aklınıza tazminat geldi” denildi.

Yunan Merkez Bankası’nda zorla alınan para iki Almanya’nın birleşmesinin yolunu açan “4+2 Görüşmeleri”nde (Federal Almanya, İngiltere, Fransa, ABD+SSCB ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti) resmen “hiç” edilmiş. Almanya ve dostları Yunanistan’ın el konulan parasını ödememesine karar verilmiş.
Hem de Yunanistan’ın onayı olmadan.

Halbuki, savaşın bitmesinden sonra Federal Almanya’nın bu kredileri ödenmesi gerektiği karara bağlanmıştı. Konuyla ilgili çalışmalar yapan Münihli tarihçi Hans Günter Hockerts şöyle diyor: “1953’te Londra’da imzalanan Borç Anlaşması kredilerin geri ödenmesini içeriyor ve bir sınırlandırmayı öngörmüyor. Bu nedenle Yunanistan’ın kredileri istemesinin hakkı var” diyor. (Berliner Zeitung)

Görüldüğü gibi Yunanistan ne hibe ne de borç istiyor. El konulan parasını talep ediyor.

Evet. Tazminatın miktarı bugün zor durumda olan Yunanistan için önemli. Ama burada meselenin maddi boyutundan çok siyasi, ahlaki boyutu çok daha büyük bir önem taşıyor. Alman hükümeti ve sermayesi, Yunan hükümetini ve halkını aptal yerine koyarak el koyduğu paranın üzerine yatmanın hesaplarını yapıyor. Bu ahlaki olmayan bir yaklaşımdır. Hele de İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin 70. yılının kutlanacağı bu yıl içinde böyle bir şeyi yapması kabul edilebilecek bir durum değildir. Almanya bunu yapmakla elbette içeride ve dışarıda ırkçılara, işgalcilere, faşistlere cesaret veriyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa