27 Mart 2015 01:02

Var mı bana yan bakan cumhuriyeti

Var mı bana yan bakan cumhuriyeti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ünlü televizyoncu ve söyleşi erbabı Sedef Kabaş yakın zaman önce sosyal medyada paylaştığı bir hükümet eleştirisi nedeniyle gözaltına alınmış ve sorgulanmıştı. Kabaş, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarına takipsizlik kararı veren savcıyı eleştiren tweeti nedeniyle şimdi 5 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Ayrıca, bu tweet nedeniyle evine aramaya gelen polisleri kapıda beklettiği için de bir 5 yıllık dava daha açılmış kendisine. Geçenlerde katıldığı bir TV programında ülkemizin içler acısı hukuksuzluk hallerinin çetelesini çıkarmış; milletin hakkını, hukukunu, adaletini, vicdanını parsel parsel satanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşırken kendisi gibi birkaç satırla eleştiri yazanların başına gelen felaketleri özetlemiş (https://www.youtube.com/watch?v=BW1kFaYH6uI). 

Sedef Kabaş’ın başına gelen bir ilk değil kuşkusuz; ama bu gidişle son da olacağa benzemiyor. Attığı tweet yüzünden sorgulanıp okuldan atılarak hayatı karartılan öğrenciler var ülkemizde. Yine bir tweet nedeniyle oynadığı dizideki başrolünü kaybeden oyuncu da… İnsanlara sosyal medyada yazdıkları her satırın suç unsuru olabileceği düşündürülüyor artık. Otosansür sıradanlaştı. Korku dağları sardı. Çünkü ülkemizde bir şeyin suç olması için gerçekten yasaların suç saydığı bir fiil olmasına gerek yok. Yönetenlerin o fiilin suç oluşturduğu kanaatine kapılması yeterli. 

Söz gelimi, bir karikatürdeki el çizimine bakıp “Bana şunu mu demek istedin?” diye karikatüriste  dava açılabiliyor. Penguen Dergisi Çizerleri Özer Aydoğan ve Bahadır Baruter’in başına gelenler bundan ibaret. Karikatürde cumhurbaşkanının karşısında ceketini ilikleyen adamın elleriyle ‘kastettiği’ şeye takmış bu sefer hukuk. Akıllara seza. Çoğumuz kırk yıl düşünsek düğme ilikleyen iki parmağın ne anlamlara gelebileceği konusunda böyle fanteziler kuramayız, ama bizi yönetenlerin hayal gücü maşallah çok güçlü. Bir karikatürdeki parmak çizimi nedeniyle karikatüriste 11 ay ceza. “Yahu, nasıl olur da olur bu anlamadık” diyen bir başka karikatüriste 7 bin lira para cezası… Olan bitene şaşırmıyoruz; gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarına seviniyoruz. Böylesine hasta bir ülke oldu Türkiye. 

Ülkede hukuk kalmamış. 

Hukuk “Var mı bana yan bakan?” diyerek dolaşan bir reisin emrine amade kılınmış. 

Ülkemizde hukuk artık haklıyı, mağduru korumuyor; tam tersine, haklı hakkını ararken cezalardan ceza beğeniyor.  

Türkiye, artık gerçekten bir ‘hasta adam’. Ya da ‘hasta adam’ Türkiye… Ne derseniz deyin. 

Bu ülkede ülkeyi yönetenleri görme biçimi, algı düzeyleri ve kişisel hassasiyetleri bireyleri özgürlük alanlarına karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor. 

“Kastetmek” diye bir hassasiyetleri var bizi yönetenlerin. Sen onu kastettin, öbürü bunu kastetti diye davalar açılıp ceza konfetileri dağıtılıyor.  

Hukuk, darbe dönemleri hariç, hiçbir zaman bu derece keyfe keder kullanılmamıştı. Hiçbir zaman bu derece kör gözüm parmağına “Var mı bana yan bakan?” diye dolaşan yöneticilerin hizmetine sokulmamıştı. 

Düğme ilikleyen parmağı yöneticilerimizin beğeneceği şekilde çizemeyen(!) karikatüristin şokunu atamadan bir de Instagram adlı fotoğraf paylaşım sitesine yüklediği Newroz fotoğrafları nedeniyle hesabı kapatılan gazeteci haberi düşüyor gündeme. Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Ahmet Şık’ın Newroz kutlamaları sırasında Diyarbakır’da çektiği fotoğraflar nedeniyle Instagram hesabı aksıya alınmış. Neden mi? Çünkü o fotoğraflarda halkın ellerinde taşıdığı Abdullah Öcalan posterleri görünüyormuş. Gerçek balçıkla sıvanmaz, ama sansür baskıcı rejimlerin vazgeçilmez silahı… Sonradan öğreniyoruz ki Ahmet Şık’ın başına gelen bir ilk değilmiş; daha evvel Gazeteci Melis Alphan’ın da Diyarbakır’dan geçtiği birkaç fotoğraf ‘zararlı’ görülerek Instagram’a sansürletilmiş. ‘Birileri’ şikayet ediyor, Instagram da harekete geçiyor, sansür uyguluyor. O fotoğraf paylaşım sitesi de bizim ülke kadar hasta kanımca. 

Dedik ya, ülkede artık her şey hukuksuz. Her şey yöneticilerin bekası için yeniden kurgulanıyor. 
Grev haberi yapan gazetemiz Evrensel’e 50 bin liralık tazminat dava açılıyor. Gazete haber yapmayacak da ne yapacak? Şen dumurlar ola, deyip geçiyoruz artık. 

Cumhuriyet gazetesine haberleri nedeniyle 1 milyonluk, BirGün gazetesine yine eleştirel haberleri nedeniyle 350 bin liralık tazminat davaları açılmış durumda. Bu davaları açan savcılar da artık hukukun sadece güçlüler için çalıştığının farkındadır. 

Karısını, sevgilisini boğan, parçalayan, yakan, öldüren erkeklere ceza indirimi veren sistem, kendisine silah zoruyla tecavüz eden adamı öldüren kadına müebbet hapis cezası veriyor. Hasta ülkemizde hukuk bir de erkeğe hizmet ediyor. Ama bunları yazmak, söylemek bile suç kapsamına girebiliyor. 

Gerçekten de ‘Tımarhaneye hoş geldiniz’ kıvamına geldik. 

Elimize, dilimize hakim olmamız, sarayın mutlak otoritesine itaat etmemiz ve reise yan gözle bile bakmamamız gerektiği her fırsatta hatırlatılıyor. 

‘Var mı Bana Yan Bakan Cumhuriyeti’nde olaylar bu minvalde devam ediyor. 

Haziran seçimlerinde halk biraz da bu delilik halinin devamı veya sonlanması için oy kullanacak gibi görünüyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...