04 Mart 2015 00:52

Koşa koşa

Koşa koşa

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta Antalya Maratonu’ndan, orijinal adıyla Runatolia’dan bahsetmiştim. Koşmanın benim de içinde bulunduğum bir çok insan için nasıl da hayata, doğaya geri dönüş anlamı taşıdığını, koşunun bir çok yerinde, azim ve dayanışma hikayeleri olduğunu ifade etmiştim. 

Runatolia 1 Mart 2015’te Antalya’da koşuldu.10 yıldır düzenlenen bir gelenek. (Son yılda ismi Runtalya’dan Runatolia’ya dönüşse de, çizgi aynı. Politik tabirle, aynı gelenekten geliyorlar.) İstanbul Maratonu’ndan sonra, Türkiye’nin en kalabalık ikinci maratonu. Onlarca ülkeden, binlerce sporcu. Profesyonel atlet de var, ilk kez koşan da. Güneşli Antalya havasında, bahara ait mart ayının ilk gününü renklendiren insanlar. 

Binlerce insan arasında ilk dikkat çeken, katılımcıların çok büyük çoğunluğunun tişörtündeki bir mesajla, üye olduğu sivil toplum örgütüne dair bir sembolle, bağış toplayarak, giysisindeki bir resimle mesaj vermesiydi. Daha doğrusu bu mesaj verme kaygısı genelde Türkiyeli katılımcılara özgüydü. Neredeyse dörtte birini  Türkiye dışı katılımcıların oluşturduğu bu uluslararası etkinlikte diğer çoğu ulus spor peşindeyken, Türkiyeliler sadece koşmak peşinde değildi. Kendisini ifade etmek istiyordu herkes. Görünen o ki, spor sahalarında mesaj vermeleri yasalarla engellenen, futbolu izlemeleri e-biletle zorlaşan, sosyal medyaya yazdıkları yüzünden üst üste dava açılan insanlar bu betonarme yapının neresinde bir çatlak varsa oradan mesajlarını iletiyordu. Tişörtse tişört! 140 karakterin sığdığı her yer Twitter, giysiye iliştirilmiş her fotoğraf bir pankart. Kadınların bir çoğu giysilerinde Özgecan Aslan’ı anan, kadına yönelik şiddete karşı duran mesajlar taşıyordu. Kadınlarla erkeklerin ayrı toplu taşıma araçlarında seyahat etmesi gerektiğini savunanların, taciz ve tecavüzde kadının giysisinin etkili olduğunu düşünenlerin tüm ezberlerini bozacak bir “kızlı-erkekli” yarıştı. Kadınlar için ayrılmış pembe bir parkur olmamasına rağmen her cinsiyetten insanlar dostluk içinde birlikte koşuyordu. Engellilerin kendisini engelli hissetmediği, trafiğe kapatılmış yollarda senede bir gün tekerlekli sandalyelerini sürebildikleri, koltuk değnekleriyle diledikleri hızda koşabildikleri özgür bir andı. Birçok sivil toplum örgütü üyesi, engellilerle birlikte koşuyor; dayanışma mesajını güçlendiriyordu. Sadece kadına karşı şiddet ve engelliler değil; eğitime, çevre bilincine, doğaya yönelik çalışmalar yürüten onlarca örgüt kendisini koşarak ifade ediyordu.

Ben de, geçen hafta duyurduğum bir kampanya ile Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği ile dayanışma amaçlı koştum. İçinde Evrensel okurlarının da bulunduğu onlarca bağışçının desteğini yüreğimde hissederek (Şanssız sağlık sorunundan ötürü biraz zorlansam da) 21.1 kilometrelik yarı maratonu bitirdim.
Bu uzun yol boyunca dayanışmanın her tonunu yaşamak, sporun gerçek amacını hatırlattı. Yorulan, koşmaya hafif ara veren tüm koşuculara; özünde rakip oldukları diğer koşucular yardım edip moral vermeye çalıştılar. Üzerinde Ali İsmail Korkmaz resimli Düşlerinde Özgür Dünya tişörtü olan bir gençle, hiç tanımadığı başka bir genç maratonun dönüş parkurunda karşılaşıp, bir saniyede ellerini çakarak birbirlerine destek olabiliyordu. Bu desteği gören onlarca diğer koşucu da alkışla anıyordu Ali İsmail’i. Yarışın 8. Kilometresi civarı, bir koşucunun sırtında tanıdık bir logo fark ettim. Hızlanıp yaklaştığımda, yaşça büyük bir ağabeyin “Evrensel” ve “Hayat TV” logolu bir tişört giydiğini gördüm. Sevindim, selam ettim. Ayak üstü, hatta koşar ayak sohbete başladık. Halil Ağabey yokuş mu çıkıyoruz koşuyor muyuz demeden anlattı. Bursa ve Tarsus koşularına gideceğini söyledi, beni de çağırdı. Nefes nefese Evrensel’den bahsederken arkadan bir hanım yetişti bize. Ben de Ankara’dan geliyorum, ben de Evrensel okuruyum dedi. Koşarak laflamaya devam ettik üçümüz birden. Güzel sohbeti o hızda sürdüremeyeceğimi anlayıp, ben sizin hızınıza yetişemem diye izin istediğimde, önümde farkı giderek açan Halil Ağabey bana dönüp “Ben 60 yaş kategorisinde koşuyorum haa!” dedi ve ilerledi. 

Güzel, dostça başlayan yarış; heyecan içinde bitti. Antalya güneşini ve güler yüzünü armağan ettiği koşuculardan bol bol sosyal mesaj ve dayanışma aldı. Her ikisi de kazandı. Binlerce kişi koşa koşa geldiği Antalya’dan,  dayanışmaya doyamayarak, gözleri arkada ayrıldılar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...