13 Ocak 2015 01:00

Emperyalizmin Ortadoğu politikası

Emperyalizmin Ortadoğu politikası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bakıyorum da devletin en üst kademesinden sokaktaki yurttaşa kadar Charlie Hebdo katliamını kınamayan kalmadı. Kimi sanat ve sanatçı kuruluşları, olayı lanetlemek adına, kenarda duran benden bile imza istediler. Ben böyle istekleri kırmam, basarım imzayı. Ancak, bir gülmece dergisinden on bir karikatür sanatçısıyla bir koruma polisinin öldürülmesi, öyle imzayla falan geçiştirilemez gibime gelir.
 Yazar dostum Alper Akçam, mektubunda şöyle yazıyor:
  “Bu katiller, büyük olasılıkla batılı istihbarat servislerinde, ya da onların Ortadoğu’daki uzantısı olan bir istihbarat servisinde yetiştirilmiş, eğitilmişti.”
 Olabilir, ama bence terörist yetiştirme konusunda o kadar uzağa gitmeye gerek yok: Günümüzün birçok Avrupa ülkesinde yetimhaneler, ıslahevleri, hapishaneler ve nice karanlık yuvalar, terörist yetiştirme kampları gibi görev yapıyor.
 Akçam’a göre Charlie Hebdo katliamı, emperyalizmin “Şark”ı beyinsiz bir sömürge olarak tutma programının ve kendi halklarına “Terörcü İslam”ı işaret ederek yürüttüğü bir politika malzemesinin kanlı fotoğrafıdır. Bu yargıya katılıyorum. “Tavşana kaç, tazıya tut!” numarası, emperyalizmin bilinen bir stratejisidir: Teröristleri kullanmak üzere yetiştiren de emperyalizmdir, öte yandan uygar dünyaya, “Bak bu uygarlık dışı teröristleri görüyor musunuz? Onları yok etmeliyiz!” diyen de…
 Yazarımız, Napolyon’un 2 Temmuz 1798 günü Mısır’ı işgal etmek üzere İskenderiye’ye çıktığında söylediği çok ilginç bir sözü de alıntılayarak hatırlatıyordu: “Biz, gerçek Müslümanlarız!” Napolyon bu sözüyle aslında yeni bir entrika belirlemiş, Mısır’dan ayrılırken yerine bıraktığı vekili Kleber’e şu talimatı vermişti: “Mısır’ı, şarkiyatçılar ile yanına çekebildiğin din liderleri aracılığıyla yönet!” Kaynak da gösteriyordu Akçam: (Edward Said, Şarkiyatçılık, sayfa 92.)
 Ve mektubunda soruyordu dostum: “II. Dünya Savaşından sonra, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da Fransa ile İngiltere’nin yerini alan Amerika, 1996 yılında doğrudan ABD Başkanı’na bağlı olarak kurulan ACRFA (Advisory Commitee on Religious Freedom Abroad = Dış Ülkelerde Din Hürriyeti Danışma Komitesi) elemanları aracılığıyla “Siyasal İslam” üzerinden oyunlarını sürdürmemiş miydi?”
 Ben bu konuların acemisi olmama karşın, Akçam’ın görüşlerinden doğrusu etkilendim. Sözü uzatmak istemiyorum:
 “Şeytan Amerika” ve yandaşları, insanları çıldırtıyor, (Tabii, çıldırmaya müsait olanları…) Bu sefer de kabak, Charlie Hebdo’nun değerli karikatürcülerinin ve Yahudi bakkalın dükkanına o sırada alışverişe gelen müşterilerin başına patladı, iyi mi?
Fransız gizli servisinin yönlendirdiği Fransız jandarmasının da bu tür olaylardaki tutumunu gördük: Sanıkları bayıltıcı bombalar ya da başka yöntemlerle sağ ele geçirip yargıya teslim etmek yerine, acele tarafından öldürmeyi yeğlediler. Neden dersiniz?            

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...