12 Kasım 2014 00:50

Rezil

Rezil

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Murathan Mungan’ın muhtemelen on yılları, bir ihtimal asırları kucaklayacak bir tespiti var Türkiye’ye dair. “Burada her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız.” demişti. Asla rezil olunmayan ülkenin, rezil olmama güvencesini almış insanları da kendi çizdikleri çizginin dışında hiçbir şey olmaya izin vermiyor.

2007’den beri Almanya’da her düzeyde genç milli takımda oynayan, Bayer Leverkusen’de St. Pauli’de iz bırakmış bir oyuncu Deniz Naki. İkinci bir Mesut Özil olur yorumları yapılmış hakkında. Orijinal Mesut Özil gibi, o da istikrar yakalamakta zorlansa da iyi oyuncu unvanını kalıcı olarak elde etmiş bir isim. Oynadığı St. Pauli tüm dünyadaki muhalif, solcu, anarşist tribünlerinin severek andığı bir Hamburg takımı. Gönüllerdeki yeri bambaşka.

Geçen sezonun başında, sosyal bir tarih vermek gerekirse Gezi  direnişinin hemen sonrasında Gençlerbirliği’ne transfer oluyor Deniz. Viva St. Pauli taraftar grubu Gençlerbirliği’nin sol eğilimli, antifaşist taraftar grubu KaraKızıl’a şu mesajı yolluyor:

“Merhaba KaraKızıl, Deniz Naki’nin gelmesine sizler kadar Viva St.Pauli Ailesi olarak bizler de sevindik umarım Gençlerbirliği hak ettiği yerlere gelecek”

Deniz Naki’nin futbolculuğunu bir türlü konuşamıyoruz Türkiye’de. Önce kolundaki Dersim 62 dövmesi gündeme geliyor. Spor kamuoyu her gün göz önündeki Melo’nun, Sneijder’ın, Meireles’in dövmelerini,  gayet normal bir yaklaşımla sorgulamamayı başarabiliyor. Hatta Meireles’in İstanbul dövmesi otoritelerden geçer not dahi alıyor, bu çılgın çocuğun Türkiye hürmeti takdirle karşılanıyor. Ancak aynı spor kamuoyu -rezil olunmayan ülkenin de  rahatlığıyla- utanmadan Deniz Naki’nin dövmesini didikliyor. Deniz’e bir tek dövme silme kliniği önerilmediği kalıyor. Çünkü Deniz’in kolunda Trabzon 61 değil, Dersim 62 dövmesi var. Çünkü Deniz Dersimli bir Alevi.

Daha da yetmiyor, Deniz’in Kobanê’deki direnişe destek vermesi yadırganıyor. Beklenen oluyor ve Ankara’da birkaç IŞİD destekçisi Deniz Naki’nin yolunu kesiyor. Şiddet uyguluyor, tehdit ediyor.  Deniz, Türkiye’den ayrılma kararı alıyor. Gençlerbirliği Kulübü bu ayrılığın tamamen profesyonel bir tercih olduğunu vurgulasa da gözün gördüğünü akıl da okuyor.

IŞİD’e destek verenler, kimlikleri “affedersin” ön ekiyle ananlar rezil olma kaygısı gütmüyor. Olan sporun ve toplumun renklerine oluyor. Her köşesinden ırkçılık, ayrımcılık fışkıran bu sahaları kim nasıl rehabilite edecek? Anadolu’nun bir ilçesini geçtim, Ankara’da bir oyuncunun kendini dövmesiyle ifade etme hakkını koruyamayan ülkede hangi dünya yıldızı neden gelip oynasın?
Tatsız bir saha içi futbol, e-bilet saçmalığıyla bomboş kalmış tribünler, sürekli komplo teorileri üreten bayat bir spor medyası. Heyecan yok. Renk kalmamış. Dünya futboluna 15 yılda bir değer hediye edersek seviniyoruz. Milli takım başarısız dönemlerine geri dönmüş. İmajı toplama umudu, hazırlık maçında Brezilya’yı yenmek. Sonuç ne kadar kötü olursa olsun, rezil olmama garantisi var nasıl olsa. Elimizde futbol namına kalanlar bunlar. Kimse işini layıkıyla yapmamaktan, karşıdakine yaşam hakkı tanımamaktan, ayrımcılıktan, ranttan utanmıyor. Spor, akşam pazarına dönmüş. Çürüklerle dolu bir tezgaha bakışıp duruyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...