22 Ekim 2014 00:09

İstikrar

İstikrar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de futbolun iyiye gitmediğine dair yazmak belki de işin kolayı. Alim olmaya gerek yok bunun için. Nereden tutsan elinde kalıyor. Geçtiğimiz haftalarda bunu n sebeplerinden bazılarına; ekol yaratamayışımıza, yapıcı futbol oynayamayışımıza, futbolun doğru ve dürüstçe yönetilemeyişine değinmeye çalıştım. Bu hafta daha basit bir konudan yaklaşacağım. İstikrar.
Son üç yılda Türkiye Futbol Federasyonunun uyguladığı yabancı kısıtlamalarını aldım federasyonun web sitesinden:
2012-2013: Kulüpler, istedikleri sayıda yabancı uyruklu futbolcu ile sözleşme imzalayabilirler. Müsabakalarda 8 yabancı uyruklu futbolcu 18 kişilik müsabaka isim listesine yazılabilir, ancak aynı anda en fazla 6 yabancı uyruklu futbolcu oynatılabilir.
 2013-2014: Kulüpler, en fazla 10 yabancı futbolcu ile sözleşme imzalayabilirler ve 6 yabancı uyruklu futbolcu müsabaka isim listesine yazabilirler.
2014-2015: Kulüpler, en fazla 8 yabancı futbolcu ile sözleşme imzalayabilirler ve 5 yabancı uyruklu futbolcu müsabaka isim listesine yazabilirler.
Anladığımız dile çevirecek olursak (6+2+sonsuz), (6+0+4), (5+3) şeklinde gidiyor. Yabancı oyuncu statüsü ne kadar sık değişebiliyorsa o kadar sık değişiyor. Sebepsizce.
2000 yılında, o yılın lig şampiyonu Fenerbahçe, hem de bir Beşiktaş derbisinde, o zaman 5+1 olan yabancı oyuncu kuralını yanlışlıkla (Yeni Türkiye’de yanlışlıkla yerine sehven kullanmak daha çok tercih ediliyor sanırım) ihlal etmişti. Zaten yabancı sınırlaması; Mirsad Güneş, Dündar Siz, Deniz Uygar, Melih Gökçek(Belediye başkanı değil futbolcu olan Melih Gökçek’ten bahsediyorum. Orijinal adıyla Tita. Tam adıyla Sidney Cristianodos Santos), Gökçek Vederson gibi hülle pasaport değişiklikleriyle aşılmaya çalışılan bir kural olmaktan öteye gidemedi. Bir yandan da futbolun gelişmesinin, milli takımın başarısının ideal yabancı düzenlemesinden geçtiği söylendi hep. Fakat ne ideal yabancı oyuncu sayısı bulunabildi, ne de bir istikrara kavuşuldu. Her yeni federasyon yeni bir yabancı düzenlemesi önerdi. Halbuki kusursuz bir sayı bulunamayacağı ortada. Uzun vadeli, istikrarlı bir düzenleme ile takımların en azından önünü görmesi sağlanabilirdi. Yapılamadı. Takımlar Avrupa Kupalarında farklı, ligde ise her sene farklı düzenlemeyle oynadılar. Her geçişle yabancılarını apar topar elden çıkarmak zorunda kaldılar ya da açılan kontenjana telaşla buldukları yabancıları doldurdular kadroya. Ne yerliler ne yabancılar hoşnut kalabildi. Aynı oyuncu, Türk pasaportuna geçip, yabancı kontenjanını doldurmadığı zaman değerini artırabildi.
Bu konuyu neden bu kadar uzattım biliyor musunuz? Ligin yerle bir olan futbol kalitesini, heyecanını Wesley Sneijder ve Demba Ba gibi iki oyuncu bir anda yukarı çekebildiler. Ama hiçbirimiz önümüzdeki yıl federasyonun yabancı kontenjanını kaç artı kaç yapacağını bilmediğimiz için, bu yıldızların Türkiye’de kalıp kalamayacağını öngöremiyoruz.
Yabancı uygulamasını geçtim, ligin statüsünü dahi mesnetsizce değiştirmediler mi bir anda? Ne işe yaradığını kimsenin anlamadığı bir Süper Final uydurdular. Her maçtan önce abuk bir dans gösterisi, buçuklu puanlar, çokluktan manasını kaybetmiş derbiler izlemedik mi?
Aynı tutarsızlık taraftarlara uygulanan düzenlemelerde de geçerli. Federasyon keyfi sebeplerle deplasmanı yasaklayabiliyor bazı takımlara. Veya bazı taraftarları stada almayabiliyor. Ya da sadece kadın ve çocukları stada alabiliyor. Bazen sadece deplasman takımını stada alıyor. Ya da tribüne alıyor ama sevmediği tezahüratları yapınca çıkarıyor. Sonra kafasına esiyor, bütün taraftarlar bir banka kartı çıkarsın da öyle girsin stada diyor. E-bilet uygulaması yüzündenTürkiye’nin en büyük derbisi Galatasaray-Fenerbahçe maçında tribünlerin 3’te 1’i boş. Adanaspor-AdanaDemirspor derbisinde 3’te 1’i ancak dolu. Bu e-bilet’in kaç hafta daha süreceği, ya da önümüzdeki hafta PassoLig değil de başka bir kart tekeline verilip verilmeyeceğini bilmiyoruz.
Günün birinde “Milletimiz, futbol sahasında sergilenen alınterinin mükafatının 3 puanla sınırlı kalmasını kabul etmeyecektir. Birtakım zihniyetler puan cetveli noktasında ısrarla 3 puan sistemini dayatma gayretindeler. Biz ise 3 puan değil, 4 puanlık, 5 puanlık, Allahın izniyle 6 puanlık maçlar düzenleyeceğiz.” sözleriyle futbolda 2023 hedefi tayin ederlerse şaşırmayacağımız bir yerdeyiz.
Futbolun zevki sonucunun bilinemeyişinde diyoruz da. Statüye, saha içine, tribününe dair bu kadar bilinmezle oynanan oyundan, hani çok ısrar ederek ancak mazoşist bir zevk almak mümkün.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...