07 Ekim 2014 00:34

Kültürümüz ve Kültür Bakanlığımız

Kültürümüz ve Kültür Bakanlığımız

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İlk Kültür Bakanı Talat Sait Halman’la başlayan süreçte 100’ü aşkın kültür bakanı geldi geçti. 1990’lı yılların sonlarında, sadece bir yaz döneminde bu koltuğa dokuz bakanın oturup kalktığını hatırlarım. Sayının kabarık olması şu bakımdan dikkat çekicidir: Her bakanın kendince ve partisince bir “kültürel bakış”ı olduğuna göre, ülkenin kültür politikası fena halde zikzaklı bir yol izlemiş demektir. O yıllarda, değerli şairimiz Cahit Külebi, bakanların değişip durmasını önemsemez, şöyle derdi: “Türkiye zaten iki kültür bakanı tanımıştır: Birincisi Hasan Âli Yücel, ikincisi Hasan Âli Yücel.”     
AKP iktidarına kadar gelip geçen bakanların çoğunluğu, belirli bir kültür politikası uygulamak niyetinde değildi; bürokratik işlerin kazasız belasız yürümesi, böylece olumsuz yönleriyle komik duruma düşmemek, yetiyordu onlara. Kimileri ise kendi görüşleri doğrultusunda köklü bir kültür hareketi yaratmak amacıyla, örneğin “opera ve bale genel müdür yardımcılığı” görevine, Et ve Balık Kurumu mezbahasında “kesim şefliği”nden gelen bir bürokratı atamakta diretiyordu. Bu ilginç konuya 1990’lı yıllarda yazdığım Cumhuriyet gazetesindeki haftalık yazımda değinmiş, Devlet Opera ve Balesi’nin özel yasasına göre genel müdür ve genel müdür yardımcılıklarına atanacak kişilerin belirli sanatsal vasıflar taşıması gerektiğini, yapılan bu atamayla opera ve bale sanatları ile kesim şefliğinin bağdaşan taraflarını anlayamadığımı belirtmiştim. İlgili bürokrat, beni telefonla arayarak aydınlatıcı bilgiler vermek inceliğini göstermişti, sağ olsun: “Et ve Balık’ta kesim şefliğinden geldiğim doğrudur, ama biliniz ki ben şu anda Kültür Bakanlığı’nda daire başkanıyım, bu mevkiin bir üst kademesi ise genel müdür yardımcılığıdır, memuriyette hep yükseldiğim için operadaki bu göreve lâyığım, anlaşılmayacak ne var bunda?”
Kesim şefliği olayı bir “uç örnek”tir, genellenemez. Genelleyecek olsak kültür düzeyi açısından Hotanto kabilesinden beter durumda bulunduğumuz görülür. Oysa bizim toplumsal kültür birikimimiz, çoğu bakanın epeyce ilerisinde olan bir düzeyi sergiler: Tek başına şiir geleneğimiz, 20. yüzyılda uluslararası düzeyin başköşesine oturmuştur. Plastik sanatlarda ve müzikte, batı dünyasının yüzyıllar içinde başardığını biz cumhuriyet dönemine sığdırabildik. Edebiyatçılarımız, bestecilerimiz, çalgı ve şan sanatçılarımız, ressamlarımız, yontucularımız, tiyatrocularımız, sinemacılarımız ve çizerlerimiz, cumhuriyet dönemi kuşakları olarak sanatını yedi düvele kabul ettirdi. Onları hiçbir güç engelleyemedi.
Peki şimdi? Günümüzdeki durum, başka bir yazının konusu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...