06 Ağustos 2014 00:07

Değişim

Değişim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yanıtına ulaşmakta zorlandığım bir soru var: Futbol dinamik bir oyun mu, yoksa muhafazakar bir kurguda mı? Değişim mi kazanır futbolda, istikrar mı?
Eğer oyun sistemleriyse söz konusu olan, 4 yılda bir dünya futboluna damga vuran hakim oyun stili değişiyor diyebiliriz.1934-1938’deki İtalya’nın ve 1958-1962’deki Brezilya’nın dublelerinin ardından Dünya Kupası’nı peş peşe alabilen bir takım yok. Gerçekten de hakim futbol ekolünün dört yıllık periyodlarla yeni bir karaktere büründüğünü görmek mümkün. Dünya Kupası’nı alan futbol ekolü, tüm dünyada binlerce takımın ilham kaynağı oluyor. 1970’lerin Hollanda’sının Total Futbol’u, 1990’ların Almanya’sının 3-5-2’si 4 yıldan daha uzun süreler damgasını vurduysa da futbola,  modern futbolun sahaya diziliminde bahsedebileceğimiz değişim 4  yıllık periyotlarla gerçekleşmekte. Dört yıl uzun bir periyot mu, kısa mı? Bir futbolcunun verimli spor yaşamı 18 sene diye düşünürsek, uzun bir süre. 2-3 farklı ekol yaşayabiliyor bir futbolcu en fazla.
Yok eğer oyun sistemleri değil takımlar ya da kulüplerse oyunun ruhunu yakalayan, bunda periyotlar daha kısa. Hiçbir krallık uzun sürmedi. Belki 1950’lerin Puşkaş’lı Di Stefano’lu Real Madrid’inden beri dört beş yıllık hükümranlıklar yok. Ne Bayern’ler, Barça’lar, Real’ler, Manchester’lar talip oldu da başaramadı. Futbol en tepedekinin ayağını çabucak kaydırıyor.
Seyirciler ise daha az değişken. Taraftar grupları, tribünde sözü geçen isimler genelde çakılmış kalmış isimler oluyor. Efsane tezahüratlar aynı, yeni besteler eskileri eskitemiyor bir türlü. “Edirne köprüsü taştan var mı büyük Beşiktaş’tan?” pankartı herhalde tribünde on yıllar mertebesinde vakit geçirdi herhalde. Tribünde durağanlık kazanıyor.
Son kalan da, belki en önemlisi. İsimler. Yönetimler, teknik direktörler, futbolcular. Futbolun saha içindeki ve sosyal düzeydeki dinamizminin göstergesi. Kan değişikliği dendiğinde akla gelenler, başarıda asla terk etmemesi, başarısızlıkta derhal istifa etmesi istenenler. Onlar değişince, tüm kader değişecek sanılanlar.  Bir yandan da istikrarlı olması istenenler. Paradoksumuzun başrol oyuncuları.
Prandelli, Galatasaray’a gelince ilk işi Sabri Sarıoğlu’nu kampa götürmemek oldu. Sabri tepki gösterdi haliyle, bu kararı anlamadığını belirtti. Prandelli ise nazikçe “Bu kararı hep birlikte aldık. Değişim zamanı geldi” diye yanıtladı. Daha da ileri gitti kaptanlığını aldı Sabri’nin.
Galatasaray kadrosundaki, en eski Galatasaraylı olan futbolcudan bahsediyoruz.Sabri  beş şampiyonluk yaşamış Galatasaray’la.  Türkiye’nin neredeyse tümünün hemfikir olduğu bir görüş var.  Sabri’nin yeşil sahada yaptığı en iyi hareket üçlü çektirmek.Prandelli Sabri’nin Galatasaray’daki 10. hocası. Sabri sahada kendisini,  maçtan sonra videolarını izlese değişim kararının haklılığını anlayabilecektir eminim. Hatta 9 hocanın makasından bir biçimde kurtulduğu için belki şanslı da hissedecektir. Limitli futbol kabiliyetlerine rağmen  12 sene Galatasaray gibi üst düzey bir takımda barınması, iyi kötü bir istikrar sağlaması, kaptanlığa kadar yükselmesi Sabri için hoş bir sürpriz olsa gerek. 12 yıldır istikrarla oynuyor gibi yapıyor ama pek bir şey üretmiyor.
İşte baştaki soruya geri döndük. Futbolda değişim mi iyidir istikrar mı? Her sene el değiştiren üst düzey kupalar mı doğruyu söylemektedir, yoksa istikrarla kadroda kendisine yer bulan Sabri Sarıoğlu mu?
Bu sorunun mutlak bir yanıtı olmadığı aşikar. Zaten amacım da buna ulaşmak değil, bunu tartışmış olmak. O rahatlıkla şunu söylüyorum. Prandelli’nin Sabri’yi gönderme kararı, Guardiola’nın kendi yarattığı efsanevi Barcelona’dan ayrılma kararı gibi radikal değişimi simgeleyen hareketler futbola istikrardan daha büyük katkı yapıyor. Değiştirebilme cesareti, sonunda ne çıkacağından bağımsız oyuna bir renk getirmiş oluyor. Sabri Reyiz’in futbolseveri en çok heyecanlandırdığı an, gidişi olacak. Futbolda hiçbir isim, hiçbir marka kalıcı olamıyor. İstikrar fikren iyi durmakla beraber  fiilen değişime yeniliyor. Değişimin fikri dahi, 12 yıllık istikrarlı bir üretimsizlikten daha çok heyecan doğuruyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...