29 Temmuz 2014 06:58

Sevda Şener ve Verda Erman

Sevda Şener ve Verda Erman

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin çok değerli iki sanat insanını daha yitirdik. “Onların yeri nasıl doldurulacak?” sorusunu kafamda evirip çeviriyorum: Verda Erman, müzikal ifadeyi kendi duygu süzgecinden bilinçle geçirerek dinleyicisine sıcacık ileten ender piyanistlerimizdendi. Sevda Şener’i ise Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı dostum Üstün Akmen, “Tiyatro filozofu” olarak tanımlıyor. Onu yakından tanıyan değerli tiyatro yazarımız Ayşegül Yüksel de Sevda Hanım’ın “Kendisinden sonraki kuşaklar için kusursuz bir model oluşturduğunu ” belirtiyor.
Sevda Şener Hocamız, benim gibi Ankara’da otururdu ve önemsediğim hangi sanat etkinliğine gitsem onunla karşılaşırdım. Bana öylesine bir yakınlık gösterirdi ki, bu tavır karşısında eziklik hissederdim. Bir kez, beni görüp yine oturduğu yerden ayağa kalktığında, dayanamayıp ona şöyle dedim:
“Sevda’nım, gösterdiğiniz yakınlığı hak eden biri değilim: Ben çapulcunun tekiyim!”
“İşte onun için ayırt ediyorum sizi! Matematikçi babanız da çapulcuydu, bilirim. Şimdi üçüncü kuşak çapulcu geliyor; hiçbirimizin yapamadığını yapıyor o...”
Bu bembeyaz saçlı, alçak gönüllü, güler yüzlü tiyatro devinin bıraktığı boşluğu nasıl dolduracağız?
Verda Erman’ın ölümüne inanmak istemiyorum. Cumhuriyet gazetesine Ankara’dan haftalık müzik eleştirileri yazdığım 1990’lı yıllarda, Cumhurbaşkanlığı Senfoni’nin konserlerini kaçırmazdım. İyi hatırlıyorum: O hafta Verda Erman’dı solist ve ben, geçirdiğim ağır grip hastalığının 39 derece ateşiyle bu konsere gitmiştim. Sonra ne mi oldu? Ateş mateş kalmadı bende, iyileşerek döndüm eve.
Onlar, ışıklar içinde yatadursun, estirdikleri rüzgarı uzun yıllar duyumsayacağız…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...