18 Haziran 2014 00:01

Renksiz

Renksiz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu oyunu bir sürü başka şey kadar, gol için seviyoruz. Gol olmayan onlarca sıkı maç söyleyebilirim. Ama gollü bir maç, golsüz bir maçtan genelde daha iyidir. Sevdiğimiz Dünya Kupası, sevdiğimiz gollerle başladı. 2010’da gruplardaki ilk maçların sonunda, 16 maçta 25 gol görmüşken; şimdi gruplarda ilk maçlar dahi bitmeden 41 gol gördük bu yazının yazıldığı an itibariyle. Ölüm gruplarında, favoriler arasındaki maçların 0-0, 1-1 bitmesine alışmıştık. Son finalin kaybedeni Hollanda’nın şampiyon İspanya’yı beşlemesine,  Almanya’nın havalı Portekiz’i dörtlemesine şaşırmaz olduk. 2010’da vuvuzela sesleriyle çınlayan kupa, şimdiden gol diyen çığlıklarla kazındı aklımıza. Konuşmak için çok erken ama 1990’dan beri beş kupayı Brezilya-Fransa-İtalya-İspanya’dan oluşan Latin&Akdeniz ekürisi kazanmışken, bu yıl Kuzey Avrupalı Hollanda ve Almanya iyi başladı. Yanlarına Belçika’nın da sıkı geleceği söyleniyor.  İsveç, Ukrayna, Danimarka gibi sıkı kuzeylilerin katılamadığı bir kupa bu hem de.
Sadece İbrahimoviç’leri dışlamadı 2014 Dünya Kupası. Kendine ev sahipliği yapan Brezilya halkını da dışladı. Milyonlarca Brezilyalı Dünya Kupası’nın getirdiği ekonomik yüke karşı ayakta. Kapitalizmin kendi hesabından başkasını bilmeyişi bir yana, Dünya Kupası mevcut haliyle kapitalizmin kendisi için de iyi bir yatırım değil. Genelde 8 şehirde yapılıyor(Brezilya’da 12). 8 farklı şehire, 8 büyük stat bir sürü konaklama tesisi altyapı yatırımı demek bu. Ama ne o stadyumlar, ne konaklama tesisleri 30 günlük kupada maliyetini çıkaramıyor. Halkın ise altyapı yatırımının amortisman bedelini sıfırlamaya bekleyecek mecali yok. Açlık ve işsizlik almış yürümüş. Goller güzel ama karın doyurmuyor.
Olanca şaşaalı başlangıcına rağmen kimseyi de mutlu edemiyor kupa.  Herkes Tanrı’nın Eli gibi, Zidane’ın kafası gibi sert efsaneler bekliyor. Van Persie’nin uçmayı keşfetmesi, Robben’in futbol sahasında 100 metre koşu rekoru kırarak gol atması kesmiyor. Bu kadar golün içinde kaynayıp gidiyor. E tabii, İnternet öncesi günlerimizi yad ettiren bir gerçeğin de bunda etkisi var. Ertesi gün mesaisi olanların, gecenin son (bazen son iki) maçını izlemesi mümkün olmayabiliyor. Gazeteden, ya da Twitter’dan ertesi sabah öğreniyoruz maçta olup biteni. Kaçırdığın golün videosunu saniyeler içinde izlemeni sağlayan teknoloji artık yeni bir kavram değil. Yeni olan kale çizgilerindeki gol belirsizliğini çözen teknoloji. O da memnun etmiyor nedense izleyiciyi. Yapmacık geliyor.
Dev markalar Dünya Kupası’nın neden hepimizin kupası olduğuna dair reklamlar yayınlıyor. El ele tutuşan, dostça ama sıkı rekabet eden ama yüzünü boyayan seksi insanları öne çıkarıyor. Memleketinden kalkıp Brezilya’ya gidecek ekonomiye sahip insanlar haliyle seksi olmanın da sırlarını biliyor. Takıldığımız bu değil, tüketiciyi göklere çıkaran markaların kendisini var eden üretici gücün isyanına kulak tıkaması.
Dünya Kupası, güzel maçlarla bol golle başladı ama onu unutulmaz kılan kendisine karşı olanlara yönelik kibirli duruşu olacak gibi görünüyor. Tıpkı bizdeki gibi, statlar izole edilmiş. Sokağın sesi stada girmesin diye çaba gösteriyorlar. Sokaklar biber gazı ve şiddet kokuyor. Tek bir muhalif pankart, tek bir karşıt söz giremiyor Dünya Kupası’nın muazzam organizasyonunun içine. Biz devlet televizyonunda her aradaki besmele sesli reklamlar eşliğinde olup biteni izliyoruz. Siz nasıl hatırlarsınız bilmiyorum ama ben bu dünya kupasını HD kalitesindeki, 256 renkli TV’lerde izlediğimiz renksiz bir kupa diye hatırlayacağım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...