10 Haziran 2014 07:10

Evrensel gazetecilik...

Evrensel gazetecilik...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Evet, biliyorum. Ülkenin gündemi yine fokur fokur kaynıyor. Daha doğrusu ülkenin gündemi son on yılda olduğu gibi hiçbir zaman böylesine kaotik, böylesine marjinal olmamış, bu ülkede yaşayan tüm insanları bu kadar germemiş ve umutsuzluğa itmemişti. Bırakınız bu ülkenin geleceğini belirleyecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Kürt sorununun çözümündeki yöntemleri ve Lice olaylarını; bir hayat pahalılığı, çevre sorunu, işsizlik, kişilerin hak ve özgürlüklerine yönelik devletin baskısı ve daha birçok sorun bile bunların hepsi aylarca tartışılacak gündemler... İyi de, bu gündemdeki konuları sağlıklı tartışabiliyor muyuz? Kamuoyu gerçekte bütün olasılıkları biliyor mu? Elbette hayır. Neden? Çünkü genel medyanın varlığı tartışılır hale gelmesi bıktırıcı oldu, hatta meşruiyetini yitirmesine neden oluyor. Çünkü korkuyorlar, bir haber yapmak için o medya yöneticileri, siyasi iktidar yöneticilerinin ağızlarının içine bakıyorlar, sanki. Televizyonlarda ve gazetelerde yazılan haberler, yayımlanmadan önce haber değeri var mı yok mu o kontrol edileceğine içinde hükümeti sorgulayan bir tek cümle geçiyor mu geçmiyor mu, bunlar kontrol edilmeye başlandı. İnsanlar medyaya güvenmiyor, artık. Güvenmediği için de halk da adeta kendi medyasını yaratmaya, adeta kulaktan kulağa haber almaya çalışıyor, var gücüyle sosyal medyaya ve yabancı medyaya yükleniyor, oralardan haber almaya çalışıyor. Hatta ana akım medya da buraları haber kaynağı olarak kullanıyor. Bu durum bile içler açısıdır. Medyanın düştüğü durumun somut halidir.
***
Bu gündeme rağmen bu yazıyı yazmamın iki nedeni var. Biri 7 Haziran 1995’de yayın hayatına başlayan Evrensel gazetesinin 20 yaşına basması, diğeri Başbakan Erdoğan’ın Hükümete yakın olan medyanın genel yayın yönetmeleriyle yaptığı tiraj toplantısı. Bir haber sitesinde yayımlanan habere göre, bu genel yayın yönetmelerinin tirajlarını şişirdikleri ortaya çıkması üzerine Erdoğan, genel yayın yönetmenlerine çuvalla para akıtılmasına ve desteğe rağmen tirajlarını neden çok düşük olduğuna dair fırça çekti. Bunun nedenini ben söyleyeyim. Artık o kurumlar medya kurumları olmaktan da çıktı ondan. İstendiği kadar para akıtılsın.Yazarların, yorumcuların istediği gibi yorumlar yapabilir, hatta yayın politikanı istediğin gibi belirlesin, çalışanlar buna rıza gösterir, çalışır. Ancak yine haber yapmak zorundasın. Eğer gazetecilik yapacaksan haber yapacaksın. Oysa, bunlar yaptıkları haberlere kendileri bile inanmıyor. Çünkü yaptıkları ne gazetecilik ne de yayınladıkları haber. Nasıl hukuk herkes için lazımsa gerçek gazeteciliğe de herkesin her zaman ihtiyacı vardır. Gazeteciliğin evrensel kuralı var. Muhalif olacaksın. Her şeyi sorgulayacaksın. Yıllarca fakültelerde ders verdim, öğretim görevlisi olarak çalıştım, sokaklarda haber peşinde koştum. Hep savunduğum ve yaptığım tek bir şey vardı. Soru sorarak haberleri hazırladım. Özce iktidarda kim olursa olsun, hangi parti olursa olsun gazetecinin görevi budur: Soru sormak.  Ha… Söylemeden de geçemeyeceğim. Bu etiğe göre davranan gazetecileri de  “muhalif, sol gazetecilik” diye tanımlamanın da artık demode ve basit bir savunma aracı olduğunu da söylemek gerek. Tersine haber yaparken gazeteciliğin ilkelerine ve etiğine sımsıkı sarılmayanların bırakın yandaş gazeteci diye çağrılmalarını, kendilerine gazeteci bile deme haklarını olmadığının açık açık dillenmesi gerek. İyi ki hâlâ onca baskıya ve saldırıya rağmen haberciliğin ilkelerine sadık olan medya kurumları var, iyi ki hâlâ para yerine onurunu seçerek gazetecilik yapmaya çalışan insanlar var. İyi ki Evrensel Gazetesi gibi gazeteler var, hâlâ… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...