06 Mayıs 2014 00:11

Haşa… sümme haşa!

Haşa… sümme haşa!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sivil toplum örgütü Freedom House, her yıl yaptığı gibi bu yıl da 'Hangi ülkede basın özgürlüğü ne durumda?' diye bir araştırma yaptı ve bu araştırmayı rapor halinde yayınladı. Biliyorsunuz...
Ne olduysa Türkiye'yle ilgili tespitlerin de raporda yer almasıyla oldu.
Açıklamalar, itirazlar…
Bu raporu yorumlayanlar arasında Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu da yer aldı. Dedi ki:
"Türkiye'deki basın özgürlüğü bırakın o kategorideki ülkelerle karşılaştırmayı, kısmen özgür diye bahsedilen bazı ülkelerden çok daha ileridedir ve dolaylı olarak bazı kontrollerin yapıldığı özgür görünen ülkelerden de açıkçası çok daha köklü bir özgürlük temeline dayanıyor."
Hatta, Davutoğlu gazetecilerin bu raporu reddetmelerini beklediğini de söyledi.
İşte ben de bu açıklama üzerine, hayatı boyunca salt gazetecilik yapan biri olarak bu yazıyı yazmaya karar verdim.
***
Ne demek efendim?
Sen ne hakla Türkiye'yi kategorize edersin, Freedom House?
Son 15 yıldır ilk kez "Kısmen özgür ülkelerden" "Özgür olmayan ülkeler" kategorisine düşürmek ne demek?
Türkiye'nin özgürlük kategorisini "mor"a boyamak da neymiş?
Yani siz şimdi açıkça diyorsunuz ki; Türkiye'de basın özgür değilmiş de, Avrupa'da basını özgür olmayan tek ülkeymiş de,  aralarında Uganda, Tanzanya, Bangladeş gibi ülkelerin de bulunduğu 137 ülke basını ya özgürmüş ya da kısmen özgürmüş…
Öyle mi? Haşa…Sümme haşa…
            ***
Bir kere raporu 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne denk getirmen var ya, çok manidar!
Sen ki dünya çapında saygın bir kuruluş olarak bilinirsin, tanınırsın…    
Şimdi söyle bana, algı lobisinden misin bre Freedom House?
Senin işin gücün yok mu da Türkiye'deki basın özgürlüğünü incelersin?
                                              ***    
Şimdi bana hesap ver, Freedom House…
Türkiye'de hiç hapis yatan gazeteciler var mı?
Gezi olayları sırasında ve sonrasında ve halen medyaya hiç baskı yapıldı mı?
Hiç "Alo Fatih" denildi mi? Gazete sahipleri, ağladı mı?
Gazeteyi oluşturan genel yayın yönetmenleri, Ankara temsilcileri, haber müdürlerinin baskıyla istifaya zorlandıkları ya da işten atıldıkları oldu mu?
İşten atılan gazeteciler yerine bir siyasi iktidar tarafından medyaya atamalar oldu mu?
Medyada 'havuz' sistemi getirilerek onlarca yüzlerce gazeteci işten çıkartıldı mı?
Gazeteciler, güvencesiz güvenliksiz bir şekilde mesleklerini sürdürüyorlar mı?
Gazeteciler, sosyal güvenlikleri olmadan, çoğu yerde sendikasız, çok az yerde de görünürde sendikalı olarak çalışıyorlar mı?
Medyayı medya yapan ve sokakta koşturan muhabir, foto muhabiri, kameraman, canlı yayın araçlarında çalışan onlarca meslektaşım fazla mesai kavramı içerisinde ve üstelik bir eli balda bir eli yağdaymış gibi en uygar koşullarda ekmek parasını kazanmıyorlar mı?
Bütün televizyonlarda, gazetelerde 'objektif, tarafsız gazeteciler' olarak ilan edilen kişiler astronomik rakamlarla tüm köşe başlarını mı tuttular, her yerde aynı insanlar konuşturuluyor mu, her yerde bu insanlara mı yazı yazdırılıyor?
Gazeteciler ağızlarıyla kuş tutsalar, kaderleri, ekmek paraları patronun iki dudağı arasında mı?
Siyasi iktidara bağımlı gazetecilik mi yapılıyor?
Sokakta görev yapan meslektaşlarım, polisin direk ve medyayı düşman gören bazı sivil vatandaşların şiddetiyle hiç karşılaşıyorlar mı?
Daha neler var? Medyanın ve medya çalışanlarının özgürlüğünü ve konforunu yazmaya kalksam sayfalar yetmez.
***
Bak, Freedom House efendi,
Öyle Amerikalardan atıp tutmak kolay…
Bir gör, bir dolaş, ondan sonra yaz raporunu.
Ülke değil burası bir Cennet… Cennet.
Hele cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra burası daha başka 'Özgürlükler Cenneti' olacak.
Hem var burada şiş kebap deniz, güneş…
Sen Türkiye'ye gel de, burada yaşa…
Gelecek sene raporunda, 'Türkiye'de medya özgür medya' olarak yazmasan ben hiçbir şey bilmiyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...