24 Mayıs 2014 00:10

Başbakan değil Kızıldere'ye, Kurbağalıdere'ye bile gidemez

Başbakan değil Kızıldere\'ye, Kurbağalıdere\'ye bile gidemez

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Beyefendinin ‘destan’ yazdırdığı emniyet, artık tam manasıyla, ‘mestan’ (savruk) hale geldi! Önceki gün, Soma katliamını protesto etmek ve Berkin’i anmak için Okmeydanı’da bir araya gelen gruba, polis gerçek mermilerle rastgele ateş açtı. Çıkan arbede sırasında, olay yeri yakınındaki cemevinde, bir arkadaşının annesini sonsuza göndermeye gelmiş olan Uğur Kurt, ensesinden vurularak kaldırıldığı hastanede, tüm müdahalelere rağmen maalesef kurtarılamadı. Her seferinde kurşun, hiç sekmeden gidip, bir Alevi ya da Kürt yurttaşımızı buluveriyor her nedense! Nasıl bir kin, nefret, intikam seferberliği sürüyor memlekette.

FEÇES DEĞİL GAİTA    

Işıklarda yatsın tek çocuk babası adamcağız. İnsanın boğazı düğümleniyor, yaşanan ve yaşatılanlar karşısında. Toprağa düşen her bir insanımızla, donanma gibi ‘ışıl ışıl’ oldu bu coğrafya! ‘Fesli, takkeli, tekkeli, cüppeli, sarıklı, kasklı faşizm’ aldı başını gidiyor. Ekmeğe, cenazeye, protestoya giden, tabutta geri dönüyor eve. Ne menem iştir bu ya? Önce helalleşip, sonra adımını atacaksın sokağa! Bir o kadar da biri ağır, yaralılar var. Başbakan Yardımcısı Bülent Hınç da çıkmış, Meclisteki kürsüden, “Balistik” diye sayıklıyor. Hani ‘plastikti’ asla ‘essah mermi’ kullanılmıyordu? ‘Feçes (dışkı) değil, gaita!’

MAKARNACI TAŞBAKAN

Umurunda mı ‘makarnacı Taşbakan’ın, yok yere yitirilen canlar, geride kalanlar, sakat bırakılanlar, tüm bu gaddarca zulümler, kalleşçe saldırılar, suçsuz gözaltılar, haksız yere tutuklamalar, düzmece iddialarla mahpushanelere tıkıştırmalar, türlü kepazelikler, sıra sıra rezaletler… Ulan ‘keyifli bir yazı yazalım’ diye geçiyoruz, bilgisayarın karşısına, mendil elde espri mi yapılır Allahaşkına! TOBB’nin 70. Genel Kurulunda CHP Genel Başkanına karşı sallıyor Başbakan Efendi: “Diktatör ifadesini kullanan kişiler var, karşımda  şu an oturuyor. Tayyip Erdoğan diktatör olsa, sen meydanlarda dolaşacaksın öyle mi?” Kürsüye gelen Kemal Kılıçdaroğlu da cevap veriyor: “Yasama ve yargı, benim için ayak bağı diyen, anayasayı çiğneyen bir kişiye ne denir?” Belli ki‘ayağı sürçmüş’ ustanın!

STRİPTİZLİ ELEŞTİRİ

İlahi Kemal Bey, muhterem sadece ‘diktatör’ mü? Aynı zamanda dedektör, hoparlör, kolektör, seperatör (ayrımcı), anketör, moderatör (yönlendirici), narratör (anlatıcı), numaratör, provokatör, dekoratör, desinatör, hatta ‘haute couture’ (Burada, kişiye özel tasarımlı ‘kefen’ bağlamında). Sıralamakla bitmez, geç yahu geç! Kılıçdaroğlu’nun, cumhurbaşkanı adayının sivillerden seçilmesi yönündeki açıklamasını, diline dolayan Takip Bey, tacize devam ediyor: “Sen nesin, sivil değil misin? Hadi aday ol. Ben de sivilim.” Zaten sivilleşe sivilleşe, don-gömlek, anadan üryan kalacağız! “Cüppeni çıkar da gel, ceketini as da geç karşıma, önlüğünü dür de konuş, gömleğini aç da bağır, pijamanı katla da söyle.” Ancak ‘striptiz’ yaparak mı eleştirebileceğiz muhteremi!

KAĞITLAR KARIŞMIŞ

Ford Otosan’ın Yeniköy Fabrikası açılış törenine de teşrif eden Re’cop Takip Bey, burada da ‘otomotiv sektörü’ üzerine derin saptamalarda bulundu:“Son bir yıl, herkes için ama iş dünyası için özellikle sıkıntılı geçti. Gezi ve 17-25 Aralık darbe girişimleriyle tehdit edildi. 30 Mart, bunlara cevap verdi. 30 Mart, Türkiye’de demokrasiden başka bir yol olmadığını herkese gösterdi. Soma’dan sonra, sokakların bir kez daha hareketlendiğini gördük.” Eline tutuşturulmuş bir metinden okusa, diyeceksiniz ki kağıtlar karışmış. Kalabalığı gördü ya, saydır, saydır, uydur, kaydır anlat, dinlesinler!

TAZİYEDE KIZ İSTEME

Toplantıyla, konuyla, mekanla, alakası olmayan kelam silsilesi. İki lafın belini kıralım muhabbeti! Soma katliamı için verdiği mülakatta da, ‘dünya maden tarihini’ anlatmaya kalktıydı ya hacı. “Ölümler, madenciliğin fıtratında var” adlı risalesinden de alıntılar nakletmişti. ‘Siyasetin fıtratında’ da muhalefete düşmek var be büyük usta! Takip Bey’in yaptığı; ‘Taziyeye gittiği ölü evinde, kız istemesi gibi bir şey!’

İSLAM SOSLU KAPİTALİZM

Maden işletme izin belgelerine, bizzat Erdoğan’ın mühür vurduğu malum. Hepimizi yasa boğan Soma katliamının meydana geldiği ocak işletmesinin, ‘hükümetin taşeronu’ olduğu ortaya çıktı. Kömürün maliyetini, 1 tonda 140 dolardan, 23.8 dolara indirmeyi, ticari başarı diye lanse eden açgözlü, kam emici, doyumsuz işletmeyle, TKİ’nin (dolayısıyla hükümetin)  ‘rödovansı’ ile ilgili gerçekler, ortalığa saçılmaya başladı. Hükümetin ‘Ne kadar üretirsen, o kadar alırız’ şeklindeki ‘içten pazarlığı’ bu faciaya neden oldu. ‘İslam’ soslu, pejmürde, külüstür, çarpık, çurpuk kapitalizm önünde ‘reverans vermeyi’ düstur edinen hükümetin, yandaş sermaye gruplarına da‘referans olması’ da, tabiatına hiç ters düşmüyor.

MASKELİ BALO

Amerikalı bir uzmanın ‘paçavradan hallice’ dediği, ‘Nuh nebiden’ kalma maskelerin, sadece karbonmonoksiti filtrelediği bilgisi, insanın içini daha fazla sızlatıyor. Yerin altında, maden emekçilerine ‘maskeli balo’ mu düzenliyordunuz, be hey, Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin, vicdansız, duyarsız, sömürgen vampirleri… ‘Neyin başıysa’, dayı başı, “Hadi…Hadi…” komutuyla, kazma sallattırmaya devam ettirtiyor. Heyhat!

PARAMÜSLÜMAN

Maden ocağı, Gezi Parkı gibi kapatılıp, 1 kilometre çaplı güvenlik çemberiyle çevrilerek, kimse yaklaştırılmıyor alana. Giriş, çıkışlar betonla örülüyor apar topar. TOMA’lar vızır, vızır, ilçeye gelenlerin yolu kesilip, çeşitli barolara kayıtlı avukatlar ile Çağdaş Hukukçular Derneği üyeleri, tartaklanıp gözaltına alınıyor teker teker. ÇHD’nin Başkanı, Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın kolu kırılıyor itiş kakışta. ‘Antiisyan timi’ mahreçli sarıklı, cüppeli ‘paramüslüman takımı’, ev ev, dükkan, dükkan dolaşıp vaazlar vererek, kışkırtıcılık yapıyor. Başbakanı aratmıyorlar hiç. Emekçilerin defnedildikleri mezarlığa ziyaretler, ancak polis eskortluyla yapılabiliyor. Bu ne korku, bu ne endişe, bu ne infial!

RTE-YERKEL İŞ BÖLÜMÜ

Re’cop Takip Bey, yüzlerce koruma eşliğinde, Soma’ya ‘Serbest piyasa yapmaya’ gitti. Tehditler, küfürler, efelenmeler, ‘Başbakan istifa’ tepkileri… Zatı şahaneleri, ‘üstten’ yumrukla çalışırken, müşaviri Yusuf Yerkel, ‘alttan’ tekmelemeyi tercih ederek bir ‘iş bölümü’ yapmışlar. Müşavir müsveddesi, utanmadan, yüzsüzce, ‘1 hafta iş göremez raporu’ aldı. Bir hafta dolduğuna göre, tekmelemelere başlar bugün yarın. AKP kamuflajcısı Hüseyin Çelik’ten alırız artık doğru haberi! Dünya siyaset literatüründe, ender rastlanan bir görüntüyle de karşılaştık Soma’da. Yakın korumalar, saldırıya geçen Başbakana karşı, halkın darbe almasını önledi! Yeraltında ‘dayı başı’, üstünde ‘hükümetin başı’, eleştirip, muhalefet edenlerin hepsi de, ustaya göre ‘nebbaş.’ (mezar soyguncusu)

YOĞURTÇU PARKI’NDAN SERDAR BAL

Soma’ya giden Kadıköy-Yoğurtçu Parkı Forumu’ndan, arkadaşım Serdar Bal’a kulak verelim: “Servis maliyetini düşürmek için aynı evden, aynı mahalleden işçiler toplamışlar hep. Vardiyaları bile aynı köyden, denk getirmişler. Acılar bir araya yoğunlaşmış bu yüzden. Yoksulluk sinmiş her yere. Çorbalarını, soğanlarını, somunlarını, bizle paylaşacak kadar da gönülleri zengin. Yarın ne bulup, ne yiyecekleri meçhul. (Zırlaya zırlaya, böyle köşe mi yazılır ya!) Gittiğimiz hiçbir Alevi köyüne devlet namına kimse ayak basmamış. Her taraf uçsuz bucaksız arazi. Kasıtlı olarak tarımı bitirmişler ki, herkes mecbur kalıp madene insin. Aklım onlarda kaldı, önümüzdeki hafta yine gidiyoruz oraya.” Yolun açık olsun sevgili kardeşim.

KÖMÜRLER SÖNSÜN BİR

Grubunda konuşan HDP Eş Başkanı Ertuğrul Kürkçü, “Sadece bu maden değil, Türkiye’deki bütün madenler, ILO’nun normlarına uygun biçime getirilinceye kadar çalışmalarına ara vermelidir” dedi.
Evet, Soma’da çalışmalara ara verildi ama ‘İçin için yanan kömürler tamamen sönsün!’ amacıyla. Kürkçü, Re’cop Takip Bey’den hiçbir zaman yapamayacağı bir öneride de bulundu: “Madem kaderse, Tayyip Erdoğan 1500 koruma almadan, benim gibi Kızılay’da tek başına bir yürüsün, alnını karışlarım.”

BARET IŞIĞI

Sevgili Ertuğrul Kürkçü, Başbakan tek başına, ne Kızılay’a, ne Kızıldere’ye, ne de Uludere’ye gidebilir. Kurbağalıdere’ye bile adımını atamaz alimallah. Ama tahtına binip, solaklarıyla, mitingden, mitinge seğirtebilir. Başbakanın Soma’ya yardım için tek adres olarak gösterdiği AFAD da şaibe altına girmez umarım.  Deniz Feneri’den sonra, bir de başımıza ‘baret ışığı’ çıkmasın da!

MERKEL PSİKİYATR MI?

Soma ahalisi, ilçeyi abluka altına alıp, kasıp kavurmuş Recop Takip Bey’den arındı. Sıra Almanya’ya geldi. Avrupa’nın, tarihte, ‘Türkler geliyor’ alarmı, evrilerek, ‘Eyvah Erdoğan, buraya damlayacak’ endişesine dönüşmüş. Almanya Başbakanı Angela Merkel, daha önce planlanan ikili görüşmeyi, tek taraflı iptal ederek, başından savdı. Elin başbakanı, ‘psikiyatr’ değil ki. Cumhurbaşkanları Gauck’a edilen hakaretlerin rövanşını da almış oldular böylece. ‘Papazı buldun’ diye her aklına geleni yumurtlayamazsın ki

SEMAHLI KARŞILAMA

Başbakan Erdoğan, Alman siyasetçileri ve basını tarafından da adeta, ‘persona non grata’ (İstenmeyen adam) ilan edildi. ‘Gelse de ortalığı karıştırmadan, bir an evvel çekip gitse’ diye bakıyorlar. Zaten pazar günü ( yarın), Avrupa Parlamentosu Seçimleri var ülkede. Muhteşem Erdoğan da, ayakaltında, Köln’de miting düzenliyor, buyurun bakalım! 6 bin polisle korunacak olan Başbakana, Almanya’da yaşayan Aleviler de ‘Ne iyi ettin de geldin’ diye ‘semahlı karşılama’ yapacak!

MESH, TAKUNYA

Radyasyonlu Enerji ve Gayritabii Kaynaklar Bakanı Taner Çuvaldız, yaşamını kaybedebilecek emekçiler için son tahlilde “301-302’yle kapatırız burayı” diye tahminde bulunuyordu. Borsada seans kapatıyordu sanki. Soma’da yaşanılan, emekçilerimize reva görülen bu katliama isyan eden, kendilerini sokaklara, meydanlara, bu kederli ilçeye atanlar, sloganlarıyla, mumlarıyla, baretleriyle, kömür parçalarıyla üzüntülerini yansıtanlar, iktidarı hedef alıp, hükümeti aşağılıyor, istiklalimizi, birliğimizi tehdit ediyordu! Bunlara ‘pabuç, mesh, takunya’ bırakılamazdı.

HER ÖLÜYE TÖREN Mİ?

Soma’daki maden ocağında ölen işçi kontenjanıyla, 5237 sayılı Yasa’nın 301. maddesi (Devletin kurum ve organlarını aşağılama) ile 302. maddesi (Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak) birebir örtüşüyordu! Ne buyuruyordu dün, il başkanlarını içtimaya çektiği konuşmasında R.T.E: “Her ölüm hadisesinde tören mi düzenleyeceğiz?” Öyle ya, kimse kusura bakmasın!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...