23 Mayıs 2014 00:11

AK Parti, kara yalan

AK Parti, kara yalan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sendika.org sitesi AKP’nin Soma yalanlarını tek tek yazdı.
Ama yalanların ardı arkası kesilmiyor.
Hatalarıyla yüzleşip sorumluluk almaktan ve hesap vermekten ölümden kaçar gibi kaçan AKP’giller, utanç duvarına her gün yeni bir tuğla eklemeye devam ediyorlar.
CHP’nin meclise sunduğu ve AKP oylarıyla reddedilen araştırma önergesinde “Soma’nın lafı geçmiyordu” dediler, halbuki geçiyordu. Yalan söylediler.
Maden kazası elektrik trafosundaki beklenmedik arızadan kaynaklandı dediler, yalan çıktı. Maden 2 aydır ısınıyormuş ve işçiler bunu işveren temsilcilerine söyledikleri halde tehlikenin gelişi dikkate alınmamış. İşçiler göz göre göre kendi mezarlarını kazmaya yollanmışlar.
Madende kaç kişi vardı? Vardiya değişiminde kaç kişi girdi, kaç kişi çıktı? Hepsi belirsiz, hepsi yalan.
AKP resmi haber ajansı AA, “Soma Kömür İşletmeleri, alınan en yüksek ve sürekli denetimde olan tedbirlere rağmen yaşanan kazaya anında müdahale gerçekleştirildi” diye tweet atarak hem şirketi hem iktidarı korumaya aldı.Yalan duvarına bir utanç tuğlası da o koydu.
Soruşturmada sorumluların bulunacağı ve onlardan hesap sorulacağını söyledi Başbakan. Ama ne patron ne de üst düzey yöneticiler gözaltına alındı. “İlk gözaltına alınacak amirler de işçilerle beraber ölmüş,” dediler. Ak değil, kara yalan.
Bir de şu “güzel öldüler” lafı var Başbakanın… Kömür ararken bedenleri kömüre dönüştürülen insanların ölümü nasıl güzel olabilir? Bu laf nasıl edilir?
“Madencinin fıtratında var” dediler. O da yalan. Tüm dünya madencileri yalanladı.
Başbakanın Müsteşarı Yusuf Yerkel yerlerde süründürerek tekmelediği protestocu için  “O Somalı değil, TGB’li provokatör” dedi. O da yalan çıktı. Cumhuriyet Gazetesinden Alican Uludağ o adamı buldu. Meğer Erdal Kocabıyık adlı resmi dayak mağduru Somalı bir maden işçisiymiş. Geçen sene Uyar Madencilik’te yangın çıkınca işyeri kapatılmış. Şirket iki aylık alacak hakkını vermemiş, ondan protesto ediyormuş.
Soma’da tarımı öldürdüler.
İnsanlara madene inmekten başka ekmek kazanma yolu bırakmadılar.
Aylık 1200-1600 lira arasında değişen maaşlar ve fazla mesailerle göz boyayıp, köleliğe mahkum ettiler. Asgari ücretin iki katı maaş alıyormuş “güya” madenciler. Çok mu? Aynı paraya başka iş imkanı olsa girerler miydi o ölüm çukuruna? Onu sormuyorlar tabii. İnsan hayatının değeri nedir ki gözlerinde, bilemiyoruz.
Sonra bankalar devreye girdi. Kefilsiz, bir imzayla maden işçilerine krediler verdiler.
Çocuklarınızı evlendirin, yuva kredisi verelim…
Evinize beyaz eşya alın, size özel kredi verelim…
Araba alın, borç verelim…
Yeni televizyon alın, kredi verelim…
Televizyon dizilerindeki mobilyalardan alın, kredi verelim…
Eğitim kredisi verelim… Tatil kredisi verelim… Cart kredisi verelim, curt kredisi verelim dediler.
Madenciyi boynundan tutup, borç içinde yaşamaya mahkum ettiler.
Kefilsiz, sorgusuz sualsiz bir günde kim kime kredi verir? Neoliberal düzenin bekçileri olan hırsız bankalar verir.
Sonra o borçları ödemesi için her gün mezar kazar gibi kömüre giden madenciyi sıkboğaz ettiler. Ödeyemediği gün, sırtına faizi bindirdiler. Maden işçisi hastalanamaz, sakatlanamaz, haksızlığa ses çıkartamaz, patron ne derse onu yapar, çünkü güvencesi yok, çünkü işsiz kalamaz, çünkü borçları var.
Taşeron şirketler ve sarı sendika ağaları da ellerinde kırbaç, kölelere emir yağdırıyorlar: AKP’ye oy vermezsen çıkışını veririz… AKP mitingine gitmezsen fazla mesaini ödemeyiz… İş güvenliği diye tutturursan işten atarız, borçlarınla ortada kalırsın…
Nasıl bir çıkmazdır bu Allahım… Nasıl çıldırtıcı bir zorbalıktır.
AKP propagandası için halka bedava dağıtılan kömür Soma maden işletmelerinden geliyor. Halkın malı olan devletin madeninde, yine halkı köle gibi çalıştırıp, ölümüne sömürüp, partinin bekası için o canları feda ettiler. Onlara insan değil, makine muamelesi yaptılar. Şimdi de utanmadan “fıtrat” diyorlar.
Hiçbir zaman varolmamış, varolsalar da birer canlı birey gibi yaşamamışlarcasına genellemelerle gömdüler o madencileri. Karabasanımız olsunlar!
Bunca inanılmaz kara yalanın yanında bir de sonuçta sorumluların ceza almayacağını biliyor olmamız… Hâlâ istifa etmeyen enerji ve çalışma bakanlarının olması… Bu haksızlık ve adaletsizliğin sessizce sineye çekilmesi… En çok da o koyuyor bana.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...